Ekonomi
Enflasyonun nedeni asgari ücret mi, kar hırsı mı?
Dr Osman Berke Duvan, tüm ekonomistlerin hararetle tartıştığı konuyu ekonometrik olarak araştırdı. Enflasyonun başlıca nedeni ücret zamları mı, yoksa şirketlerin genişleyen kar marjı mı? Dr Duvan’ın bulguları şöyle:
Dr Osman Berke Duvan, tüm ekonomistlerin hararetle tartıştığı konuyu ekonometrik olarak araştırdı. Enflasyonun başlıca nedeni ücret zamları mı, yoksa şirketlerin genişleyen kar marjı mı? Dr Duvan’ın bulguları şöyle:
Türkiye’de asgari ücretlere 2025’te beklenen enflasyona göre zam yapılmasının tartışıldığı şu günlerde, ücretlerin mi yoksa kârların mı enflasyon için daha belirgin bir öncü gösterge olabileceğini incelediğim “Türkiye’de Şirket Kârları ve Enflasyon: Adam Smith Haklı mı?” isimli makalem Uluslararası İktisadi ve İdari İncelemeler Dergisi’nin son sayısında (Ekim) yayımlandı. Çalışmanın bulgularını özetleyecek olursak:
👉Türkiye’de son çeyrek yüzyılda “yurtiçi enflasyon” yüzde 22,9 olurken, bu enflasyona en yüksek katkıyı “birim kâr” yapmıştır. Bu dönemde ortalama enflasyona “birim kâr” katkısının 14,1; “birim işgücü maliyeti” katkısının 6,3; “birim vergi” katkısının 2,5 puan olduğu tespit edilmiştir.
👉Çalışmada birim kâr ve birim işgücü maliyetlerindeki artışlarla yurtiçi enflasyon arasındaki ilişkinin derece ve yönünü anlayabilmek amacıyla korelasyon analizine başvurulmuştur. Bulgular; Türkiye’de yurtiçi enflasyonla “birim kâr” ve “birim işgücü maliyeti” artışları arasında güçlü ve pozitif bir korelasyon bulunduğuna işaret etmektedir. Bununla beraber yurtiçi enflasyonun birim kâr artışıyla ilişkisi, yurtiçi enflasyonun birim işgücü maliyetindeki artışlarla ilişkisinden daha kuvvetlidir.
👉Çalışmada birim kâr artışının mevcut değeri ile yurtiçi enflasyonun üç çeyrek sonrasına kadar olan değerleri arasındaki korelasyon oldukça yüksek bulunmuştur. Bu, birim kâr artışının yurtiçi enflasyon için “öncü gösterge” olduğuna işaret etmektedir. Aynı şekilde yurtiçi enflasyonun son iki çeyrekteki geçmiş değerleri mevcut birim kâr artışıyla yüksek korelasyona sahiptir. Bu iki yönlü pozitif ve güçlü ilişki Türkiye’de bir “kâr-fiyat spirali” dinamiğinin daha çok sorgulanması için önemli bir ipucu sunmaktadır.
👉Türkiye’de yurtiçi enflasyonla birim işgücü maliyeti arasında da güçlü ve pozitif bir ilişki bulunmakla beraber enflasyonun geçmiş değerlerinin birim işgücü maliyeti üzerinde daha belirgin etkiye sahip olduğu anlaşılmıştır. Enflasyonun geçmiş dört çeyreği kapsayan değerleri ile mevcut birim iş gücü maliyetinin artışı arasında kuvvetli bir korelasyon gözlenmiştir. Buna karşın mevcut birim işgücü maliyeti sadece bir çeyrek sonrası yurtiçi enflasyonla kuvvetli bir korelasyona sahiptir. Bu da geçmiş enflasyon değerlerinin mevcut birim iş gücü maliyeti için daha güçlü bir öncü gösterge olduğuna işaret etmektedir.
👉Bulgular Türkiye’de enflasyonu tetikleyen herhangi bir şokun (TL’de değer kaybı, küresel emtia fiyatlarında artış vb.) şirketlerin fiyatlama davranışlarını bozduğunu ya da kârlarını korumak isteyen şirketler kesimini harekete geçirdiğini, şirketlerin birim kârlılığındaki artışın ise enflasyonu yeniden beslediğini düşündürtmektedir. Ücretlilerin reel ücret ve maaşlarını koruma gayretleri ise ancak enflasyonun sıçramasından sonra ortaya çıkmaktadır. Bu, ekonomi yazınında çokça tartışılan “çatışma mekanizması” dinamiğinin Türkiye’de de geçerli olabileceğini düşündürtmektedir.
Dr Osman Berke Duvan Linked-In paylaşımı, izniyle yayınlandı