Dünya Ekonomisi
Financial Times: Avrupa’da Elektrikli Araç Krizi
Avrupa Otomotiv Sektöründe Kriz: Volkswagen Fabrikalarını Kapatmayı ve Maaşları Kesmeyi Düşünüyor Avrupa otomotiv endüstrisi, talebin düşmesi ve elektrikli araçlara geçişin…
Avrupa Otomotiv Sektöründe Kriz: Volkswagen Fabrikalarını Kapatmayı ve Maaşları Kesmeyi Düşünüyor
Avrupa otomotiv endüstrisi, talebin düşmesi ve elektrikli araçlara geçişin getirdiği maliyetler nedeniyle zorlu bir dönemden geçmektedir. Volkswagen, 87 yıllık tarihinde Almanya’daki hiçbir fabrikasını kapatmamış olmasına rağmen, şu anda üç fabrikayı kapatma ve çalışan maaşlarını %10 oranında azaltma planlarını değerlendirmektedir. Bu planlar, VW’nin güçlü işçi kurullarının başkanı tarafından bir çalışan toplantısında açıklanmış olup, şirket tarafından henüz doğrulanmamıştır. Volkswagen, çarşamba günü açıklanacak üçüncü çeyrek sonuçlarını rapor edecektir.
Dünyanın ikinci büyük otomobil üreticisi olan Volkswagen, Audi, Škoda ve Seat markalarını da bünyesinde bulundurmaktadır. Şirket, bu yıl iki kez kâr uyarısında bulunmuş ve Almanya’daki fabrikaların kapatılmasını önceden düşünülmez adım olarak işaret etmiştir. Volkswagen, sadece Avrupa’nın değil, aynı zamanda diğer büyük otomobil üreticilerinin de derin ve tartışmalı geri çekilmeyi değerlendirdiği bir dönemde bulunmaktadır.
Stellantis, Avrupa’daki Opel, Fiat ve Peugeot markalarının sahibi olan grup, İtalyan politikacıları ve sendikalar tarafından, satışların düşmesine rağmen Turin’deki en eski Fiat fabrikasını açık tutma konusunda yoğun baskı altındadır. Fransa’da montaj hatları, daha düşük maliyetli olan Fas ve Türkiye gibi ülkelere kaydırılmaktadır. Bu ayın başlarında, Paris Motor Show dışında Bosch gibi tedarikçilerden binlerce Fransız işçi protesto gerçekleştirmiştir.
Avrupa’nın otomotiv sektörü, yaklaşık 14 milyon kişiyi istihdam etmekte ve AB GSYİH’sının %7’sini oluşturmaktadır. Bu sektör, iç ve dış pazarlarda araç talebinin düşmesiyle birlikte, içten yanmalı motorlardan elektrikli tahrik sistemlerine geçiş sürecinde riskli ve maliyetli bir dönüşümle karşı karşıyadır. Bu sorunlar, Çin’in agresif pazar rekabeti ve yüksek kaliteli, düşük maliyetli elektrikli araçların Avrupa’ya artan ihracatı ile daha da derinleşmektedir.
Çin ile hem rekabet hem anlaşma
Avrupa Birliği, Çin’den ithal edilen araçlara yönelik tarifeleri artırarak ABD’nin uyguladığı korumacı politikaları takip etmiştir. Ancak Stellantis CEO’su Carlos Tavares ve BMW CEO’su Oliver Zipse gibi sektör liderleri, korumacılığın tüketiciler için araç fiyatlarını artıracağını ve Avrupa’daki fabrikaların kapanmasını hızlandıracağını belirtmektedir. Zipse, geçtiğimiz günlerde Paris Motor Show’da yaptığı açıklamada, Avrupa otomobil üreticilerinin Çin rekabetinden fazla korkmaması gerektiğini ifade etmiştir.
Otomobil üreticileri, hükümetlerden şarj altyapısının yaygınlaştırılması ve elektrikli araçlar için mali teşviklerin yeniden uygulanmasını talep etmektedir. Ancak bu önlemler, kıtaya dışarıdan ihracatı canlandırmada yeterli olmayacaktır. Çinli otomobil üreticileriyle işbirliği yapmak, yüksek kaliteli elektrikli araçları daha düşük maliyetle üretme konusunda öğrenilen bilgiler sayesinde Avrupa’daki rekabeti artırabilir.
Stellantis, Çinli start-up Leapmotor ile ortaklık kurarak elektrikli araçları daha hızlı ve düşük maliyetle geliştirmeyi hedeflemektedir. Bu işbirliği, Leapmotor’un Avrupa’da 200 bayi aracılığıyla satışını desteklemekte ve Stellantis’in fazla kapasitesini değerlendirmesine olanak tanımaktadır. Ayrıca, Renault’un Volvo Cars sahibi Geely ile gerçekleştirdiği işbirliği, daha gelişmiş içten yanmalı motor teknolojilerinin inşasını desteklemektedir.
“Görünmez hale geleceksiniz”
İtalyan Otomotiv Endüstrisi Derneği başkanı Roberto Vavassori, Çin’in otomotiv sektörü üzerindeki etkisini “odadaki fil” olarak tanımlamış ve Çinli üreticilerin hem en büyük tehdit hem de en büyük müşteri olduğunu belirtmiştir. Tavares, Avrupa otomobil üreticilerine ve politikalara basit bir soru yöneltmiştir: “Yarışmak istiyor musunuz?” Adım atmayanlar için ise “görünmez hale geleceksiniz” uyarısında bulunmuştur.
Avrupa’daki otomobil üreticileri, iç pazardaki satışların pandemi öncesi seviyelere geri dönmemesi ve yüksek faiz oranlarının talebi olumsuz etkilemesi nedeniyle evde sorun yaşamaktadır. Ayrıca, mevcut mevzuat gereği 2035 yılından itibaren benzinli veya dizel araç satışı AB’de ve İngiltere gibi pazarlarda imkansız hale gelecektir. Elektrikli araçların yüksek üretim maliyetleri, özellikle batarya maliyetlerinin yüksek olması nedeniyle Avrupa’da hala pahalıdır. Tüketiciler daha ucuz elektrikli araçlar ve daha fazla şarj istasyonu talep etmekte, bu da satışların yavaşlamasına neden olmaktadır.
Avrupa otomobil üreticileri, Çinli rakiplerle yerel üretim ve teknoloji işbirliklerine yönelerek rekabet avantajı elde etmeyi hedeflemektedir. Volkswagen, Çinli start-up Xpeng ile ortaklık kurarak elektrikli araçları daha hızlı ve düşük maliyetle geliştirmekte; Renault ise Geely ile yaptığı işbirliğiyle daha gelişmiş motor teknolojileri inşa etmektedir. Stellantis’in Leapmotor ile yaptığı ortaklık, Çinli markanın Avrupa’da daha hızlı büyümesini sağlamaktadır.
Öte yandan, BMW’nin Zipse’si, Avrupa otomotiv endüstrisinin daha tutarlı bir sanayi çerçevesine ihtiyaç duyduğunu vurgulamıştır. Geçmişte elektrikli araç teknolojisinde öncü olan Avrupa üreticileri, stratejik planlama eksikliği nedeniyle Çinli rakipler karşısında geride kalmıştır. Uzmanlar, Avrupa otomotiv sektörünün kendi iç dinamikleri nedeniyle Çin’in başarılarını tekrarlayamadan rekabet edemeyeceğini belirtmektedir.
Avrupa Birliği, sektörün geri kalmaması için yılda 800 milyar euro yatırım yaparak rekabet gücünü artırması gerektiği yönünde çağrılmaktadır. Bu yatırımların, AB’nin ABD ve Çin ile rekabet edebilmesi için kritik olduğu ifade edilmektedir. Otomotiv sektöründeki bu dönüşüm süreci, Avrupa ekonomisinin geleceğini şekillendirecek önemli bir faktör olarak görülmektedir.