Çetin Ünsalan Yazdı: ‘Faiz kararında enflasyon vurgusu…’
17 Ekim 2024Merkez Bankası faiz kararını beklentiler doğrultusunda açıkladı ve yüzde 50’lik politika faizini sabit tuttu. Ama bundan önemlisi, ekonomi yönetiminin aksine enflasyonla ilgili çekincesini ortaya koymasıydı.
Aslında Merkez Bankası çok uzun zamandır bu söylemi tekrarlıyor. Gerek enflasyon raporu toplantılarında, gerekse Para Politikası Kurulu Toplantısı’nın tutanaklarında enflasyon ile ilgili sorunun halledilemediğini sık sık dile getiriyor.
Son faiz kararının ardından paylaşılan bilgi notunda da “Enflasyondaki iyileşmenin hızına dair belirsizlik ise son dönemdeki veri akışı ile artmıştır” vurgusuyla her şeyi ortaya koydu. Bir kez daha altını çizdi ki, enflasyondaki gevşeme öyle zannedildiği gibi olumlu bir seyirde değil.
Zaten bunun olabilmesi de mümkün değil. Zira bir tarafta talebin dibe dayanmış hali, talebin daha fazla azalmasının olanaksız kılarken, TL bazında artan maliyetler ve gerçek hayatta dur durak bilmeyen enflasyon artış hızı sıkıntının boyutunu büyütüyor.
Bu nedenle faiz indirimi bekleyenlerin, açıklanan ile yaşanan arasındaki uçurum nedeniyle en azından bu yıl fazla ümitlenmemeleri gerektiğini düşünüyorum. Çünkü sahadaki baskı, kâğıt üzerindeki rakamlarınızı yener.
Buna rağmen bir hamle yaparsanız da, hiç ummadığınız sonuçları ülkenin gündemine getirirsiniz. Çünkü bu sefer enflasyon ile ilgili algı tamamen kırılır ve fiyatları tutabilmek tamamen olanaksız hale gelir.
Hele ki buna yılbaşıyla birlikte gelirlere yapılacak artışların güdük halini de eklediğinizde, satın alma gücünü tamamen yitiren vatandaş, ona mal satmaya çalışan reel sektör ve kur ile kemikleri kırılan ihracatçı, bu sefer gemisini kurtarmaya yönelir.
Bunu üretici cephesinde yurtdışına kaçış ya da faaliyeti sonlandırma olarak görürüz, vatandaş nezdinde de merdiven altı ürünlere eğilim şeklinde yaşarız. Her ikisinin de kayıt dışı ekonomiyi besleyeceğini düşünürseniz, haksız rekabetin boyutu büyütür, vergi gelirlerinin çökmesine neden olur ve piyasa dengelerini alt üst ederken, bu sefer de kayıt dışı piyasada fiyatların tutturulabilen kıvamına gelmesine yol açar.
Tüm bunları alt alta değerlendirdiğinizde, 2025 yılının son derece zor geçeceği açık gözüküyor. Yani öyle söylendiği gibi en zoru geride kalmış falan değil. Aksine yapılan yanlışlar nedeniyle birikmiş faturalarla birlikte yaşayacağımız bir döneme giriyoruz.
Rasyonelleşme diye kapıyı açtığında Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’e yönelik ne yazmıştık? Verilerinizde gerçeklerle yüzleşmediğiniz sürece rasyonelleşme şansı olmaz ve dünyanın en iyi niyetli politikalarını bile uygulasanız, büyük faturalar doğuracak sonuçları önünüzde bulursunuz.
Ne yazık ki ekonomi yönetimi verilerle yüzleşmek istemedi ve bunun bir algı yönetimiyle istenen noktaya gelebileceği gibi bir hayale kapıldı. Şimdi de akla hayale gelmeyecek başlıklardan para toplamaya çalışıyor. Durum tatsız, ama ne yazık yaşanan sürpriz değil.