Dünya Ekonomisi
EY Küresel Ekonomik Görünüm 2024 raporu yayımlandı
Uluslararası danışmanlık, güvence, kurumsal finansman, strateji ve vergi hizmetleri şirketi EY (Ernst & Young), Küresel Ekonomik Görünüm 2024 raporunu yayımladı...
Uluslararası danışmanlık, güvence, kurumsal finansman, strateji ve vergi hizmetleri şirketi EY (Ernst & Young), Küresel Ekonomik Görünüm 2024 raporunu yayımladı. Yıl ortasındaki küresel görünüme ve verilere dayanan rapora göre, küresel olarak 2024’te %3,1’lik GSYİH artışı beklenirken, bu oranın 2025 yılında %3,2’ye yükseleceği öngörülüyor.
Rapora göre, küresel enflasyonun 2024’te %4,6’ya gelmesi ve 2025’te %3,5’e düşerek soğuması bekleniyor. Ayrıca rapor; iş liderlerinin başarılı olmak için benimseyeceği dört stratejinin altını çiziyor. Bu stratejilerin; dünya çapındaki belirsizliklere rağmen işletmelere büyüme, dayanıklılık, yenilikçilik, çeviklik ve kârlılık anlamında yardımcı olacağı belirtiliyor.
Şirketlerin, 2024 ve 2025 yılında ekonomik açıdan karşılaşacağı fırsatlar ve zorluklar karşısında gelişmesi için dört stratejiye dikkat çeken EY Küresel Ekonomik Görünüm 2024 raporu, aynı zamanda iş liderlerine rehber niteliğinde önemli veriler sunuyor.
Raporda, küresel ekonominin faiz oranlarındaki önemli artışa rağmen dikkat çekici bir dayanıklılık gösterdiği görülüyor. Buna göre; 2024’te gayri safi yurt içi hasılanın (GSYİH) %3,1 oranında ılımlı olarak büyümesi ve 2025’te biraz yükselerek %3,2 oranına çıkması öngörülüyor. Gelişmiş ekonomilerde 2023’te %1,5 oranında gerçekleşen gayri safi yurt içi hasılanın (GSYİH), 2024’te %1,6 ve 2025’te %1,8 olacağı yönünde bir büyüme hızı öngörülürken, gelişmekte olan piyasalarda ise 2023’teki %4,2’lik oranın, 2024 ve 2025’te %4,1’e inmesi bekleniyor.
Gelişmiş ekonomilerdeki büyümenin temel nedenleri arasında, özellikle Avrupa ve İngiltere’de, kademeli olarak daha serbest bir para politikası izlenmesi ve enflasyona göre düzenlenmiş gelir büyümesinin toparlanması görülüyor. Gelişmekte olan piyasalar için ise Çin’deki yapısal yavaşlamanın Hindistan’daki güçlü ivmeyi dengelediği söylenebilir. Ek olarak, 2025 yılına kadar Latin Amerika ile Orta Doğu ve Kuzey Afrika (MENA) bölgelerinde hafif bir büyüme ivmesi öngörülüyor.
Öte yandan, küresel enflasyonun 2023’te %6,2’ye kadar sıçramasının ardından, 2024’te %4,6’ya ve 2025’te %3,5’e düşerek soğuması bekleniyor. Gelişmiş ekonomilerde enflasyonun daha hızlı gerilemesi ve 2025 yılında Merkez Bankası hedeflerine yaklaşması tahmin ediliyor, çünkü istikrarlı hizmet enflasyonu yavaş yavaş dağılırken çekirdek enflasyonun baskınlığı gelişmekte olan piyasalardaki görünümün önemli bir özelliği olmaya devam ediyor. Tüm bunlar doğrultusunda riskler yukarı yönlü olsa dahi, tedarik kısıtlamalarının hafifletilmesi, iş gücü eksikliğinin azaltılması, enerji fiyatlarının düşürülmesi ve ılımlı seviyede talep büyümesinin, enflasyonu kontrol altında tutması bekleniyor. Rapor verileri ışığında, küresel çapta enflasyondaki düşüş devam ederken, merkez bankalarının para politikasını kademeli olarak gevşetmesi öngörülüyor.
Yeni normalde uyum sağlanması gereken temel başlıklar
Tüm bu beklentiler ve gelişmeler doğrultusunda EY Küresel Ekonomik Görünüm 2024 raporu, şirketlerin başarılı olması için ekonomik faaliyet, yetenek, enflasyon, merkez bankaları, mali politika ve jeopolitik gibi birkaç temel alanda yeni normalin gerçeklerine uyum sağlaması gerektiğini ortaya koyuyor.
Ekonomik faaliyet: Raporda, talebi doğrudan etkileyen faktörlerin tedarik koşulları nedeniyle ekonomik faaliyetleri yönlendirmede giderek daha önemli bir rol oynayacağı belirtiliyor. Politik ve jeopolitik faktörler tedarik faaliyetlerini giderek daha fazla etkiliyor. Ekonomik senkronizasyonun bozulması, küresel görünümün öne çıkan konusu olacağını gösteriyor. Ortak iş döngülerini paylaşan bölgelerin ve sektörlerin birdenbire farklılaşan güçlere maruz kalması, iş liderlerini daha geniş bir ekosistemi göz önünde bulundurmaya zorluyor.
Yetenek: Pandeminin ardından işe alım, eğitim ve çalışanı elde tutma konusunda zorluk çeken iş liderlerinin iş gücüne yaptığı yatırım göz önüne alındığında; süreç verimliliği ve üretken yapay zekâ (GenAI) gibi yeni teknolojilerin benimsenerek daha fazla verimlilik ile ücret artışını dengede tutması, maliyetleri nasıl yöneteceğine giderek daha fazla odaklanması ve iş gücünü korumaya çalışması gerekiyor.
Enflasyon: Küresel enflasyonun azalma süreci 2025’e kadar devam ederken, önümüzdeki beş yıl içinde yapısal faktörler, enflasyonun merkez bankalarının hedeflerinin çok az üzerinde gerçekleşmesine yol açacaktır. Bu faktörler; demografi, borç, riskten arındırma, dekarbonizasyon ve dijitalleşme olarak öne çıkıyor. Yaşlanan nüfusun daha fazla özel ve kamusal harcama gerektirmesi, kamu harcamalarının yükseltilmesi, jeopolitik belirsizlikler nedeniyle riskten kaçınılması ve dayanıklılığa daha fazla odaklanılması, karbon emisyonlarını azaltmak için daha fazla harcama yaparak küresel ekonominin daha yeşil hale gelmesi ve GenAI’yi geliştirmek için sermaye yatırımının yapılması gibi konuların, enflasyonu yapısal olarak artırması bekleniyor.
Merkez bankaları: Enflasyonun rahatlaması ve ekonomik ivmenin yavaşlaması, merkez bankalarının önümüzdeki birkaç yıl içinde para politikasını kademeli olarak gevşetmesine neden olacağı tahmin ediliyor. Ancak hala döngüsel enflasyonun yeniden canlanmasına dair korkuların devam etmesi ve yukarı yönlü yapısal enflasyon riskleri de göz önüne alındığında, önümüzdeki yıllarda merkez bankalarının politika duruşlarında dikkatli ve ölçülü bir tavır sergilemesi öngörülüyor. Belirgin bir ekonomik yavaşlama olmadığı takdirde, politika faiz oranlarının, 2007-2009 küresel mali krizinden önce gerçekleşen, daha yüksek seviyelere yaklaşması bekleniyor.
Mali politika: Yüksek borç seviyeleri ve konjonktür yanlısı bütçe açıkları devlet finansman maliyetlerinin artmasına; sosyal programlar, savunma, iklim ve dijitalleşme gibi verimli hükümet yatırımlarının, borç faiz ödemelerine kaymasına ve finansal istikrar risklerinin artmasına neden olacağı için endişe vericidir. Maliye politikası için yeni normalin, mali konsolidasyonu zorlayan piyasa baskılarına karşı hükümetlerin sanayi politikası talepleriyle birlikte daha fazla sosyal harcama için popülizm kaynaklı talepleri dengelemek zorunda kalacağı tahmin ediliyor.
Jeopolitik: Sınır ötesi ticaret ve yatırım trendleri yavaşlarken, maliyet baskılarının artması, üretkenliğin azalması ve verimlilik kazanımlarının yavaşlaması riskleri artıyor. Bu durumda sanayi politikasının, uzmanlaşma ve küresel ölçek ekonomilerinden elde edilen kazanımları engellerken, belirli sektörlerde azalan rekabeti kolaylaştıracağı tahmin ediliyor. Aynı zamanda jeopolitik açıdan istikrarsız devletlerin ve daha küçük oyuncuların artan etkisinin de daha karmaşık çoklu jeopolitik dünya yaratacağı öngörülüyor.
Değişen dünyada başarılı olmak için 4 strateji
EY Küresel Ekonomik Görünüm 2024 raporu, iş liderlerinin yeni normalde başarılı olmak için benimseyeceği dört stratejiyi gözler önüne seriyor. Rapor bu stratejilerin, belirsizliklere rağmen işletmelerin büyüme, dayanıklılık, yenilikçilik, çeviklik ve kârlılık sağlamasına yardımcı olacağına dikkat çekiyor.
Dayanıklılık için; geçmiş krizlerden ders çıkararak stratejileri düzenli olarak gözden geçirmek ve portföyleri değişen ekonomik ve jeopolitik görünüme uyarlamak gerekiyor. İş gücünü, tedarik zincirlerini ve teknoloji uygulamalarını; yeni tedarik koşullarına ve jeopolitik etkilere karşı daha dayanıklı hale getirmeye odaklanmanın altı çiziliyor.
Yenilikçilik tarafında; geleceğin işletmesini inşa etmek için üretken yapay zekâ (GenAI) ve dönüştürücü teknolojilere önemli ölçüde yatırım yapmak, teknolojik gelişmelerin bir adım önünde olmak, verimliliği artırmak ve maliyetleri düşürmek için dijitalleşmedeki küresel eğilimlere uyum sağlamak ve karbon emisyonunu azaltmak gerekiyor.
Çeviklik kısmında; çeşitli ekonomik senaryolara ve piyasa koşullarına hızla uyum sağlayabilen esnek planlama süreçleri geliştirilmesi öneriliyor. Stratejiler üzerinde dinamik fiyatlandırma modellerinin uygulanması ve jeopolitik gelişmeler hakkında bilgi sahibi olunması önem teşkil ediyor.
Kârlılık için ise farklı bölgeler ve sektörlerde oluşabilecek ekonomik senkronizasyonun etkisi göz önünde bulundurularak, gelecek dönüşümleri finanse etmek adına maliyetlerin düşürülmesi ve süreç verimliliğinin artırılmasına odaklanmak gerekiyor. Gerekli olması durumunda stratejik karar alma ve elden çıkarmalar yoluyla finansal operasyonların optimize edilmesi gerektiğine dikkat çeken raporda; mali politika baskılarını sosyal, savunma, iklim ve dijitalleşme alanlarında yatırım ihtiyacı ile dengelenmesi gerekliliği belirtiliyor. Aynı zamanda piyasaların ve tedarik zincirlerinin çeşitlendirilerek jeo-ekonomik parçalanmaya uyum sağlaması gerektiği vurgulanıyor.
İş liderlerinin değişen dünyaya uyum sağlaması için belli stratejileri önceliklendirmesi gerektiğini söyleyen EY Türkiye Strateji ve Kurumsal Finansman Bölüm Başkanı Özge Gürsoy Büyükavşar şunları belirtti: “EY Küresel Ekonomik Görünüm 2024 raporuna göre; gelişmiş ekonomilerde daha gevşek para politikası ve enflasyona göre düzenlenmiş gelir büyümesi öngörülürken, küresel gayri safi yurt içi hasıla (GSYİH) büyümesinin 2024 ve 2025 yıllarında yüzde 3’ün biraz üzerinde gerçekleşmesi tahmin ediliyor. Tedarik kısıtlamalarının hafifletilmesi, iş gücü eksikliğinin azaltılması, enerji fiyatlarının düşürülmesi ve ılımlı talep büyümesi gibi faktörlerin enflasyonu kontrol altında tutabileceğini söyleyebiliriz. Mali koşulların rahatlaması, yüksek getirili yatırım fırsatlarını ve işlem hacimlerini desteklerken, sermaye harcamalarını sınırlayabilir. Tüm bu beklentiler ve gelişmeler doğrultusunda da iş liderlerinin başarılı olmak için ekonomik faaliyet, yetenek, enflasyon, merkez bankaları, mali politika ve jeopolitik gibi temel alanlarda yeni dünya gerçeklerine uyum sağlaması gerekiyor.”
Raporun Tamamına Buradan Ulaşabilirsiniz