Sosyal Medya

Ekonomi

Financial Times’dan yeni Türkiye analizi

Adam Samson tarafından kaleme alınan makalede, Türkiye'de kurumların (şirketlerin) artık ekonomi politikasında acı reçetenin sıkıntılarını görmeye ve yaşamaya başladıkları belirtildi.

Financial Times’dan yeni Türkiye analizi

 

Financial Times’ta Adam Samson son yazısında, “Türkiye’de kurumlar, nihayet Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın yıllardır uyguladığı alışılmadık ekonomi politikalarından radikal bir şekilde ayrılmasının acısını hissediyor. Yani, yeni normalden herkes memnun değil.” değerlendirmesini yaptı.

TÜRKONFED Başkanı Süleyman Sönmez’in “İş dünyası, nakit bolluğu olduğu, faiz oranlarının düşük-krediye erişimin kısıtlı olduğu dönemden; nakit kıtlığı olan-kredi faizlerinin yüksek olduğu ve krediye erişimin daha da sınırlandığı bir döneme geçiş yaptı” sözlerine yer veren makalede, bir zamanlar yüksek faiz oranlarını “tüm kötülüklerin anası” olarak nitelendiren Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Mayıs 2023’te yeniden seçilmesinin ardından, birçok Türkiye gözlemcisine göre, neredeyse hayal bile edilemeyecek türden bir geri dönüş yaptığını ve bunun ekonomiyi soğuttuğu belirtildi.

Makalesinden Mehmet Şimşek ve Fatih Karahan’a da değinen Adam Samson’ın yazısı şu şekilde:

 

Eski Fed ekonomisti Fatih Karahan tarafından yönetilen Merkez Bankası, geçen haziran ayında yüzde 8,5 olan faiz oranını Mart ayında yüzde 50’ye yükseltti. Daha önceki alışılmışın dışındaki önlemlerle kesintiye uğrayan para politikasının ekonomiye aktarım mekanizması şimdi daha işlevsel görünüyor, yani bir zamanlar kolay olan finansal koşullar sıkılaşıyor.

Türk Girişim ve İş Dünyası Konfederasyonu (TÜRKONFED) Başkanı Süleyman Sönmez, “İş dünyası, bol nakit ve düşük faizli ancak krediye erişimin sınırlı olduğu bir dönemden, kıt nakit ve yüksek kredi faizli ve krediye erişimin daha da sınırlı olduğu bir döneme geçiş yaptı” dedi.

Makalede Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) Başkanı Mustafa Gültepe’nin, yakın zamanda düzenlenen bir basın toplantısında söylediği “İhracatçılar da geçen yıl reel efektif döviz kurundaki yüzde 20’lik artış karşısında giderek daha fazla hayal kırıklığına uğruyor. Türkiye, dolar bazlı fiyatlandırma açısından rakiplerinden en az yüzde 40 daha pahalı. Sonuç olarak, Türkiye rekabet gücünü kaybediyor,” sözlerine yer verildi.

Yazıda ayrıca üst düzey bir Türk bankacının, kredi verenler de koşullar sıkılaştıkça sorunlu bireysel kredilerde potansiyel bir artışa hazırlanıyor, ifadesi yer aldı.

Makale şöyle devam ediyor:

“Karahan enflasyonla mücadele için “ne gerekiyorsa” yapacağına dair defalarca söz verdi. Fiyat artışları yavaşlamaya başlamazsa, işletmelerin sonunda talebi azaltan uzun süreli bir sıkı politika dönemine hazırlanmaları gerekebilir.

Tüketici talebi, geçen yılki seçim öncesi ‘hediyelerin’ devam eden etkileri ve hanehalkı borç seviyelerinin diğer gelişmekte olan piyasalara kıyasla düşük kalması nedeniyle güçlü kalmaya devam etti. Bu talep, birçok işletmenin 2022’nin sonlarında yüzde 85’in üzerine çıkan ve geçen ay yüzde 72’ye gerileyen enflasyon oranı konusunda şaşırtıcı derecede iyimser olmasının bir nedeniydi. İhracatçılar ayrıca, Türk mallarının rekabet gücünün bir ölçütü olan reel döviz kurunda 2018’in başından Mayıs 2023’e kadar yüzde 33’lük bir düşüşle desteklendi.

Yine de tüketimdeki hızlı büyüme soğuyor ve ekonomistler, politika yapıcıların yıl ortasında asgari ücret artışından kaçınmasının ardından daha fazla yavaşlama bekliyor.

FactSet’in anketine katılan ekonomistler, enflasyona göre düzeltilmiş üretimin bu yıl yüzde 3 büyümesini, 2023’e kadarki on yılda ise ortalama yüzde 5,2 büyümesini bekliyor. Bu mütevazı yavaşlama yine de bazı şirketler için sismik bir değişimi temsil ediyor.

TURKONFED Başkanı Sönmez, “Büyümedeki yavaşlamanın enflasyonla mücadele sürecinin ayrılmaz bir parçası olduğunun farkındayız” dedi.

Ancak perde arkasında, iş dünyasında artan bir hoşnutsuzluk duygusu var. Eski bir üst düzey ekonomi yetkilisi, politika değişikliğinin üzerinden bir yıldan fazla zaman geçmesine rağmen enflasyonun hala istikrarlı olmaktan uzak olduğunu ve birçok şirketin “bekle ve gör” modunda sıkışıp kaldığını, bunun da uzun vadeli kararlar almayı zorlaştırdığını belirtiyor. Eski yetkili, iş dünyasında Şimşek’in mesajlarının, yıllardır uzak durdukları Türk lirasına ve iç borç piyasasına geri dönen uluslararası yatırımcıları cezbetmeye çok fazla odaklandığına dair bir his olduğunu da söyledi. Birçok işletmenin, koşulların bu yazdan itibaren gevşemeye başlamasını beklediğini ve sabırlarının tükenmeye başladığını da sözlerine ekledi.”

BAKMADAN GEÇME

Benzer Haberler