Çetin Ünsalan Yazdı: ‘Gerçek ile hayalin söylemi…’
11 Temmuz 2024TÜSİAD Yüksek İstişare Toplantısı’nda konuşan Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in konuşmasının tamamını dinledim. Temenniler manzumesine devam ettiği bu konuşmada, yarın ilişkin ‘nasıl’ sorusunun yanıtını vermeden herkesin altına imza attığı dönüşüm gibi başlıklara da değindi.
‘Bazıları inanmıyor ya da inanmak istemiyor’ diye bir ifadenin dışında güncel beklentilere, TÜİK üzerinden veri tartışmasına ve para odaklı yaklaşımlara, bütçe uygulamalarına, kur tartışmalarına doğru düzgün ya değinmedi ya da geçiştirdi.
Aynı gün içinde Merkez Bankası Başkanı Fatih Karahan da JP Morgan’ın toplantısında bir konuşma yaptı. Enflasyonda ana eğilimin gerilediği belirtti, yine bildik hedeflerden söz etti ama o da TÜİK üzerinden yapılan meseleye değinmedi.
Oysa bir gün öncesinde İstanbul Sanayi Odası Başkanı Erdal Bahçıvan, TÜİK Başkanı’nın aşırı kârlar nedeniyle enflasyonun körüklendiği meselesine yüksek perdeden itirazlarını dile getirmişti.
Bu konuşmaların yapıldığı gün de Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu’nun net bir beyanı oldu. Reel sektörü suçlamadan önce herkesin kendi işini doğru yapması gerektiğini söyledi.
Dikkatinizi çekerim İSO Başkanı da TOBB Başkanı’na açıklamalarında son derece kibar bir üslupla TÜİK’in verilerinin gerçeği yansıtmadığı, işini doğru yapmadığını net ifadelerle ortaya koydu.
Peki tüm kurgusunu bu rakamlar üzerine oluşturduğu bilinen, ekonomi yönetiminin iki önemli isminden herhangi bir açıklama geldi mi? Hayır… Suçlamalara ilişkin bir değerlendirmeleri oldu mu? Hayır…
Bitmedi… Şimşek’in bulunduğu toplantıda konuşan TÜSİAD Başkanı Orhan Turan da son 10 yılda nasıl bir fakirleşme yaşandığını, hiç eğip bükmeden, rakamları ve araştırmaları ortaya koyarak ilk ağızdan dile getirdi. Hatta son 10 yılı kayıp yıl olarak tanımladı. Şimşek’ten bir değerlendirme geldi mi? Hayır…
Açıklamalar bununla da neticelenmedi. Türkiye İhracatçılar Meclisi Başkanı Mustafa Gültepe, kur değerlendirmesinde 37 rakamını telaffuz ederken, nasıl rekabetçiliğin yitirildiğinin altını çizerek, esasen kurun baskılandığını net bir şekilde tekrar ortaya koymuş oldu.
Üstelik bu baskılanma, yüzde 71 enflasyon rakamını gerçekçi buluyorsanız geçerli. Anlaşılan o ki, kimsenin inanmadığı enflasyon rakamında bile bir değerlemeye razı olacak duruma gelmiş halde.
Peki tüm bunları alt alta koyduğunuzda ortaya nasıl bir fotoğraf çıkıyor? Hayatın içinde yaşayan, taşın altında eli olanlar başka, ekonomiyi yönetenler başka bir ülkeden söz ediyor. Sonuç mu? Hayallerin değil, hayalperestliğin hakim olduğu bir ülkede fatura giderek ağırlaşıyor.
Tüm Yazarlar
