Çetin Ünsalan Yazdı: Beğenmediğiniz işçi maliyetiniz mi?
6 Haziran 2024Türkiye İhracatçılar Meclisi Başkanı Mustafa Gültepe, ekonomiyi değerlendirirken aynı konuşmanın içinde çelişkili bir tavır sergiledi. Öncelikle asgari ücretten bahseden ve arttırılması halinde üreticinin perişan olacağını dile getiren Gültepe, bu değerlendirmeyi yaparken satın alma gücünü, insanların enflasyon karşısında yok oluşlarını göz ardı etti.
Ardından mesele kura gelince, enflasyon kadar değer kaybetmemiş TL’nin rekabet güçlerini ortadan kaldırdığını ve bunun mutlaka değerine getirilmesinin zorunlu olduğunu vurguladı. Şimdi tek tek değil de, bir arada okuduğunuzda çelişkiyi görüyorsunuz. Burada bir nalıncı keseri sendromu var.
Reel sektörün şu an istihdam maliyetlerinin yüksek olduğunun farkındayım. Fakat bunu yaşam kalitesi açlık sınırının altına düşmüş, hadi fazla verse, yoksulluk sınırının yarısını bulmayan rakamlardaki çalışanları üzerinden konuşursa ve aynı konuşmada aşırı değerli TL ile rekabet edemediğinden yakınırsa şık olmaz; olmadı da…
Bunun yerine iç piyasa için de kaçınılmaz olarak arttırılması gereken gelirlerden, insanların nefes alması için asgari ücrete artışın zorunlu olduğundan, kurun yükselmesinden değil, değerine gelmesinden bahsederek, bu süreçte de reel sektörün yalnız bırakılmadan desteklenmesinden bahsedip, aksi takdirde kayıt dışının besleneceğinden, ihracatın düşeceğinden ve işsizliğin artışından söz etmesi gerekir.
Bugün kiminle konuşsanız hem çalışanı beğenmiyor hem ücretten yakınıyor; hem de dönüp nitelikli personel açığı olduğundan bahsediyor. Peki hangi çalışanı beğenmiyor?
TÜİK’in son verisine göre: “Sanayide 2024 yılı ilk çeyreğinde çalışan kişi başına üretim çeyreklik bazda yüzde 3,57 arttı. Çalışılan saat başına üretim ise yüzde 5,97 arttı.”
Demek ki ortadaki verimsizlik çalışandan değil, üretim yöntemlerinden, süreçlerinden ve işletmelerin yönetim biçiminden kaynaklanıyor. Sürekli yakınan, ama iyileştirmeler için de çalışan için de para harcamak istemeyen, yükselen maliyetlerde de dönüp ekonomi yönetimine konuşması gerekirken, iş arkadaşlarından fedakarlık isteyen bir reel sektörün sürdürülebilirliği yoktur.
Çünkü bir kişi sanayide çalışıyorsa, zaten az ya da çok bir kalifikasyonu var demektir. Sizin beğenmediğiniz işçiye dünya talip. Neden mi?
“Ernst & Young’un (EY) EMEIA Yönetim Kurulu Öncelikleri 2024 araştırmasına göre, AB’de şirketlerin yüzde 75’inden fazla ilgili pozisyonları doldurmak için gerekli becerilere sahip profesyoneller bulmakta zorlanırken çalışanların yüzde 34’ünden fazlası da 12 ay içinde iş değiştirmeye istekli olduklarını ve asıl endişelerinin ücret olduğunu belirtiyor.”
Vize problemi mi? İnanın bana nitelikli iş gücünün göçü için hiç sorun olmayacaktır. Şimdi şapkanızı önünüze koyup tekrar düşünün.
Beğenmediğiniz, verimsiz bulduğunuz ve açlık sınırının genellikle, bir miktar da üzerinde ama yoksulluk sınırının yarısında çalıştırmaya uğraştığınız insanların AB’ye gitmesine hazır mısınız?
Günü birlik düşünmeyi, tek taraflı bakmayı, sorunlar karşısında muhatabınız olan ekonomi yönetimine konuşamayıp, sürekli iş arkadaşlarınıza dönmeyi ve 20. yüzyılın kafasıyla, 21 . yüzyılın işletmesi olabileceğiniz hayallerini bırakın. Dost acı söyler. Gerçek bu.