Piyasa
Mustafa Karalioğlu: AKP’nin yapısal reform vaadi gerçekçi mi?
Ülke bir finansal uçurumun eşiğinde olduğu için üçe beşe bakmadan ekonomide son dönemde yapılanları nasıl olumlu görüyorsak; maksadı ne olursa olsun hukuk ve demokraside atılacak en küçük adıma dahi itiraz edecek durumda değiliz.
Hafta içinde AKP Genel Başkanvekili Efkan Ala, parti içinde gerçekleştirilecek reformların mesajını verdi. Ala, “Ekonomide öngörülebilirliği, adalete güveni artıracak reformları gündemimize aldık” kapağıyla sunulan açıklamada
“Reformlar birçok alanda yapılacak. Eş zamanlı, çok alanlı, ince işçilik gerektiren reformlar olacak. Örneğin Ekonomi Koordinasyon Kurulunda tarımda hangi reformları gerçekleştireceğimizi konuştuk. Malların serbest dolaşımı, iş kurma hakkı ve serbestisi, sermayenin serbest dolaşımı, şirketler hukuku, mülkiyet hukuku, rekabet politikası, mali hizmetler, imar kanunu, tüketici korunması, tüketicinin sağlığının korunması, rekabetçilik ve kapsayıcılık, dijital dönüşüm ve medya, ekonomik ve parasal politika, sosyal politika, istihdam, işletme ve sermaye politikası, bilim, araştırma, eğitim, kültür, gümrük birliği, tarım ve kırsal kalkınma, gıda güvenliği, bitki sağlığı, balıkçılık, bölgesel politika ve yapısal araçların koordinasyonu çalışma yapılan alanlar” vaatleri sıralandı.
Bu vaatler gerçek mi? KARAR Gazetesi yazarı Mustafa Karaalioğlu “Reform… Olsun da taştan olsun” başlıklı makalesinde reformların zor olduğunun altını çizdi. Ama, ümitsizliğe de kapılmamak lazım.
Karaalioğlu şu mesajı verdi:
Dün, Fehmi Koru “Duyduk duymadık demeyin” nidasıyla yazdı. Ak Parti Genel Başkanvekili Efgan Ala’nın demecinden yola çıkarak iktidarın yeniden reform niyetinde olduğunu ve birçok alanda birden harekete geçileceği haberini ustalıkla değerlendirdi. Yazının sonunda da “Sözün kısası, AK Parti yetkilisi ile bakanının ‘reform’ beklentisine, AK Parti’ye yakın medya nasıl duyarsız kalıyorsa, gerçekleşeceğine parti içerisinde de inanan çıkacağını sanmıyorum” diyerek umutsuzluğa yakın bir yere demirledi. Haksız sayılmaz zira, Efgan Ala gibi kamuoyu tarafından “pozitif gündem”le eş tutulan bir isim açıklasa bile Ak Parti’nin eskiye dönme vaadini hemen kabullenmek kolay değildir.
İktidardan hukuk ve demokrasi başlıklarından olumlu hamle beklemenin önünde çok büyük manialar var Birkaçı şunlar:
1- Türkiye, son on yılda birçok alanda düşünülemeyecek kadar geri gitti. O kadar ki, yargının siyasallaşmasında rekorlar kırdı ve sonunda Anayasa Mahkemesi’nin otoritesini tanımaz bir noktaya demir attı. Denetim, şeffaflık, hukukun üstünlüğü yerle bir oldu.
2-Kurumsallaşma ve kurumlar ağır hasar aldı. Böylelikle, kamu idaresinde ortak tecrübe kayboldu. Birçok meselede, sanki daha önce hiç yaşanmamış gibi sil baştan yapmak devletin normali oldu.
3-Afra, tafrayla yürütülen dış politika, sonunda bugün artık ülkenin gücünün altında bir etkiye sıkıştı. İsrail-Gazze meselesinde görüldüğü gibi ne bir masada bulunabiliyoruz ne de bir masa toplayabiliyoruz.
4-İktidar, ekonomiden dış politikaya, eğitimden yargıya kadar bütün alanlarda kötü yönetimin sebeplerini anlaması gerekirken sadece 31 Mart’ın sonuçlarını anlamaya çalışıyor. Tabiatıyla bu eksik, yanlış ve sonuç alınamaz bir analiz biçimidir. Bu da bırakın reform kapasitesini gerçeklerden kopuşu gösteriyor.
5-Yaygın, baskın ve tahammül edilemez bir seviyesizlik sorunumuz var ve bizatihi iktidar, “standartsız siyasi standartları” ve çelişkili icraatlarıyla bunun sorumlusudur. Liyakatsiz ve ehliyetsiz kadrolar da malum, bu seviyesizliğini gölgesinden yaşamaktadır.
İyimser senaryo mümkün mü?
Sadece yüksek faize gelen sıcak paradan gayrı “biraz da yatırıma gelsinler” diye yapılan reformun faydası olmaz; buna zaten reform da denmez.
Bütün bunlarla beraber, artık gidecek yer olmadığı için ve ülke bir finansal uçurumun eşiğinde olduğu için üçe beşe bakmadan ekonomide son dönemde yapılanları nasıl olumlu görüyorsak; maksadı ne olursa olsun hukuk ve demokraside atılacak en küçük adıma dahi itiraz edecek durumda değiliz. Kötü yönetimle geçen yıllar, en iyisini umma lüksünü elimizden aldı.
Standart o kadar düştü ki daha kötüsünden uzaklaşmak da kendi çapında bir reform sayılır oldu. Olsun, olsun da taştan olsun!