Çetin Ünsalan Yazdı: Emekliyi 1 yıldır oyalıyorlar!
27 Mayıs 2024Geçen yıl Temmuz ayında asgari ücret ve emekli maaşlarına gelen düzenlemelerle başlayan tartışma bugüne zorluk düzeyini arttırarak taşındı. Yapılan maaş artışlarında çırak çıkarılan emekliler, düzenlemede eşitlik isteyince ‘en kısa sürede’ ifadesi kullanıldı.
Hatta o dönem Cumhurbaşkanı çıkıp meydanlarda ‘benim emeklime kim artış yapmıyor’ diye bile sordu. Ardından kök maaş oyunu oynandı ve 7 bin 500 TL olan en az emekli maaşı, zam yapılarak tekrar 7 bin 500 TL ödenmeye devam etti.
Bakıldı ki olmuyor, Kurban Bayramı’na doğru ikramiye ile avutulmaya başlandı. O bitti maaş artışı yine gelmedi. Cumhuriyet’in 100. yılında ikramiye verileceği söylendi. Fakat maaş artış talebi kesilmiyordu.
Birden bire çalışanlar, çalışmayanlar ayrımı yapıldı ve maaş artışı gündemin dışında tutulmaya çalışılarak tartışma körüklendi. Dünyanın en saçma yaklaşımıydı. Emekliye ‘neden çalışmak zorundasın’ diye sormayanlar, çalışanlara ceza kesmeye kalktılar.
Tartışma bir iletişim çalışması olarak yürütüldü, talepler maaş artışından kaydırıldı. Sonrasında da çalışanlara da verileceği müjde olarak duyuruldu. Elbette açlık sınırının epey altında yaşayan bu kesim, tartışmalar söndükten sonra tekrar maaş meselesini gündeme taşıdı.
Bunun üzerine Bakan’dan Cumhurbaşkanı’na herkes ‘çalışıyoruz, yılın başında mutlaka aradaki mağduriyeti kaldıracağız’ söylemini geliştirdiler ve oyalama taktiği yılın başına taşındı.
Elbette yılın başında da enflasyon değil, hedef enflasyon söylemi devreye sokuldu. Bunun üzerine yüzde 65’lerde açıklanan bir enflasyon olmasına rağmen, hedef olan yüzde 36’ya ‘gönlümden koptu’ kriteriyle yüzde 49 sunuldu. Enflasyonun altında maaş zammı aldığını fark etmeyenler, zam oranını yükselttiklerini sandılar.
Lakin yine negatif ayrışan bir emekli vardı. Onlara yüzde 36 layık görülmüştü. Tartışma yeniden alevlenince en az emekli maaşını 10 bin TL yapanlar, yine kök maaş oyunuyla 10 bin TL vermeyi sürdürdüler.
Bu 10 bin TL seçime giden bir yapı için siyasi intihardı ve öyle de oldu. Buna karşılık verdiklerinin yeterli olduğunu iddia edenler, kamu zamlarına, dolaylı olarak da ürün maliyetlerine üç rakamlı zamlar yapmaktan imtina etmediler.
Şimdi yılın ortasında yine hem asgari ücrette, hem de emekli maaşlarında zam talebi dozunu arttırarak varlığını koruyor. Bu yılı tek maaş zammıyla geçeceğini söyleyen ekonomi yönetimi ise, enflasyonun düşeceği masalından, ürünlerin ucuzlayacağı gibi gerçek dışı bir söyleme kadar her şeyin ardına sığınıp, sonra da baskı üzerine kamuda içeriği bomboş bir tasarruf paketi açıklamak durumunda kaldı.
Lakin açlık sınırının 17 bin 750 TL’ye ulaştığı ülkede iki kişiden biri 17 bin TL asgari ücret, 10 bin TL de emekli maaşı alınca, enflasyon da gerçeği yansıtmayınca maaşlara artış talebi yükseldi. Hatta yapılan bir araştırma çalışanların yüzde 52’sinin yıl ortasında zam almaması durumunda işini değiştireceğini beyan ettiğini ortaya koydu.
Emeklilerin ise kaçak noktası yoktu. Ne vardı? Yaklaşan Kurban Bayramı nedeniyle ikramiye… İşte Bakan Vedat Işıkhan çıkıp tekrar aynı oyunu oynayacağını gösterdi. Emekli ikramiyelerinin bayramdan önce hesaplarda olacağını müjde olarak verdi.
Verilen müjde ne? 3 bin TL… Yani bu ay 13 bin TL ellerine geçecek. Sonra? Orada da bir ay imkanlar ölçüsünde kamu misafirhanelerinde tatil olanağı verecekler. Peki sonra? Sonrası yok. Oyalama ve aldatmaca devam ediyor ve insanlar büyük bir fakru zaruret içinde yaşamaya devam ediyor.
Bir de son not. Her sıkıştığınızda EYT meselesini gündeme taşımaktan vazgeçin. O bir imtiyaz değildi. Yıllarca gasp edilmiş bir hakkın iadesiydi. Yani kimseye yapılan bir iyilik yok. Maliyetini konuşacaksak, 20 yıldır verilmeyen maaşların kullanılmasından kaynaklanan faizi ve satın alma gücü kaybını hesap etmek lazım. Oyalamayı bırakın, mevzuya gelin. Soru basit: Bu insanlar nasıl geçinecek?