Dünya Ekonomisi
S&P500’e yeni tehdit: ABD bütçe açığı ve dev kamu borcu
Bridgewater Associates'in kurucusu Ray Dalio birkaç gün önce Financial Times'a, artan ABD borç seviyelerinin devlet tahvillerini "özellikle ABD borç tablosu ve olası yaptırımlardan endişe duyan uluslararası alıcılar açısından" daha az çekici hale getireceğinden endişe duyduğunu söylemişti.
CNBC.com’a göre, Kovid salgınının ilk günlerinden bu yana neredeyse yüzde 50 oranında artan devlet borcu, hem Wall Street’te hem de Washington’da yüksek düzeyde endişe yaratıyor. Federal borç şu anda 34,5 trilyon dolar, yani Mart 2020’deki seviyesinden yaklaşık 11 trilyon dolar daha yüksek. ABD GSYIH’a kıyasla oran şu anda %120’nin üzerinde.
Bu tür göz kamaştırıcı rakamlara ilişkin endişeler, büyük ölçüde Capitol Hill’deki politikacı ve Federal Bütçe Analizi Dairesi (Partiler üstü, bütçe analizi yapmakla yükümlü devlet krumu) gibi gözlemcilerden gelen kaygı ifadeleriyle sınırlıydı. Ancak son günlerde borç ve bütçe açığı endişesi hükümet ve finans dünyasının önde gelen isimlerine de sıçradı. Önde gelen Wall Street firmaları Fed’in faizleri yüksek tutuğu bir gelecekte, bütçede payı süratle yükselen finansman giderlerinin S&P500’ün yükselişi için önemli bir risk oluşturup oluşturmadığını tartışıyor.
Fed Başkanı Jerome Powell, Salı günü Amsterdam’da bankacılardan oluşan bir dinleyici kitlesine yaptığı konuşmada, “Büyük yapısal açıklarla karşı karşıyayız ve bununla er ya da geç başa çıkmak zorunda kalacağız. “Er” geç olmasından çok daha acısız olur” dedi. Powell, bu tür konular hakkında yorum yapmaktan titizlikle kaçınırken, izleyicileri ülkenin mali durumuna ilişkin Kongre Bütçe Ofisi’nin (CBO) son raporlarını okumaya teşvik etti.
“Herkes ABD bütçe açığıyla ilgili yayınları okumalı ve bu sorunun seçilmişlerin bir an önce halletmesi gereken bir mesele olduğu siyasi sisteme anlatmalı” dedi.
Borç ve açıklar tarihi zirvelerde
Kamu borcu ve açıkların uzun vadede olası seyrini özetleyen CBO tahminleri çok kaygı verici. Kuruluş, şu anda toplam 27,4 trilyon dolar olan (hükümet içi yükümlülükleri arındırıyor) kamu borcunun, önümüzdeki on yılda GSYİH’nın %99’undan %116’sına çıkacağını tahmin ediyor. CBO, en son güncellemesinde bunun “ülkenin tarihindeki en büyük miktar” olacağını söyledi.
Artan bütçe açıkları borcu artırıyor ve CBO bunun daha da kötüleşmesini bekliyor. Kuruluşa göre, 2024 mali yılında 1,6 trilyon dolarlık bir açık öngörüyor – bu rakam ilk yedi ayda 855 milyar dolar seviyesindeydi – bu rakamın 2034 yılına kadar 2,6 trilyon dolara yükseleceği öngörülüyor.
Raporda, “Büyük Buhran’dan bu yana, bütçe açıkları ancak II. Dünya Savaşı, 2007-2009 mali krizi ve koronavirüs salgını sırasında ve hemen sonrasında bu seviyeyi aştı” denildi.
Küresel bir perspektiften bakıldığında, Avrupa Birliği üyesi ülkeler, Bütçe açığının GSYİH’nın yüzde 3’ü düzeyinde tutulması gerekiyor.
Borcun potansiyel uzun vadeli sonuçları, JPMorgan Chase CEO’su Jamie Dimon’un Çarşamba günü Londra merkezli Sky News’e verdiği röportajın konusuydu.
ABD’nin bilanço bazında en büyük bankasının başkanı, “Politikacılar, mali açık sorunlarımıza biraz daha fazla odaklanmamız gerektiğinin farkında olmalı ve bu dünya için önemli” dedi. “Bu açıklar bir tarihte sorun yaratacak; neden bekleyesiniz ki?” diye ekledi Dimon. “Sorun piyasalara bulaşırsa, uğraşmak zor ve muhtemelen şimdi çözüm bulmaktan çok daha pahalı olacak.”
Benzer şekilde, Bridgewater Associates’in kurucusu Ray Dalio birkaç gün önce Financial Times’a, artan ABD borç seviyelerinin devlet tahvillerini “özellikle ABD borç tablosu ve olası yaptırımlardan endişe duyan uluslararası alıcılar açısından” daha az çekici hale getireceğinden endişe duyduğunu söylemişti.
Şu ana kadar durum böyle olmadı: Hazine Bakanlığı’nın Çarşamba günü yayınladığı verilere göre, ABD federal borçların yabancı takası Mart ayında bir yıl öncesine göre %7 artışla 8,1 trilyon dolara ulaştı. Risksiz Hazine tahvilleri hala nakit park etmek için cazip bir yer olarak görülüyor ancak ABD mali başıbozukluğu dizginlemezse bu durum değişebilir.
Piyasalara etkisi kötü olabilir
Daha acil olarak, artan tahvil getirilerinin hisse senedi piyasalarına yansıyabileceğine dair endişeler var. Wolfe Research’teki analistler yakın tarihli bir notta, “En bariz sorun, ABD federal borcunun artık hiç bir senaryoda sürdürülemez uzun vadeli bir yörüngede olmasıdır” dedi. Firma, artan faiz maliyetleri diğer zaruri harcamaları sınırlarken, ABD mali yapısını düzene sokmadığı takdirde tahvil yatırımcılarının greve gideceğinden endişe ediyor.
Wolfe analistleri, “Bizim düşüncemiz, Kongre piyasa bu sürdürülemez duruma karşı sert tepki göstermeye başlayıncaya kadar mali disiplini ciddi bir şekilde ele alma konusunda isteksiz olacak” diye yazdı. “Politika yapıcıların ve piyasanın büyük ihtimalle geleceğe yönelik net faiz ve finansman giderlerini gerçekleşmesi muhtemel düzeyin altında tahmin ettiğine inanıyoruz.”
Federal Rezerv’in faiz artırımları borç durumunu karmaşık hale getirdi. Mart 2022’den Temmuz 2023’e kadar merkez bankası kısa vadeli borçlanma faizini 11 kez artırarak toplam yüzde 5,25 puana yükseltti; politika sıkılaştırması Hazine getirilerinde yol açtı.
Devlet borç ödemelerinden yatırım gelirinden elde edilenlerin çıkarılmasıyla elde edilen net borç faizi, bu mali yılda toplam 516 milyar dolara ulaştı. Bu, hükümetin ulusal savunma veya sağlık harcamalarından daha fazla; ve eğitime harcadığının yaklaşık dört katı.
Cumhurbaşkanlığı seçimi mali durumda büyük farklılıklar yaratabilir. Borç, Başkanlar Donald Trump ve Joe Biden dönemlerinde hızla yükseldi.
Goldman Sachs ekonomistleri Alec Phillips ve Tim Krupa bir notta, “Seçim orta vadeli mali görünümü değiştirebilir, ancak potansiyel olarak tahmin edilenden daha az olabilir.” dedi.
Cumhuriyetçi Parti (GOP) ve Trump’ın kazanması 2017’de uygulamaya koyduğu, süresi dolan kurumlar vergisi kesintilerinin uzatılmasına yol açıp bütçe açığı sorununu iyice içinde çıkılmaz hale getirebilir. Demokratların zaferi ise vergi artışlarına yol açabilir, ancak “bunun büyük bir kısmı muhtemelen yeni harcamalara gidecek,” ” dedi Goldman ekonomistleri.
Kaynak: CNBC, Soaring debt and deficits causing worry about threats to the economy and markets