Genel
Emre Balıca: Bir arpa boyu
Biz de oturmayan ekonominin mali disiplin sorunları da var. Kamunun üstüne düşen ama hiç gerçekleşmeyen tasarruf sorunu da var. Daha kasada dolması gereken rezerv sorunu da var. Sadece kredi kartlarını sıkı tutalım diyerek çözemeyeceğiniz ve elimizde patlayacak işsizlik sorunu da var
Merhaba sevgili okurlar,
Saya saya dibine geldik. Seçime kaldı son hafta.
Heyecan dorukta.
Piyasaları sardı ayrı bir ateş.
Mart sonrasına çıkıyor muyuz yoksa patlıyor muyuz düşüncesinden gözüne uyku girmeyen insanlar tanıyorum.
Bana kalsa mart sonunu kestirmek yıl sonunu kestirmekten daha kolay.
Şöyle düşünelim, geçtiğimiz hafta TCMB beklenmeyen ama isteneni yaptı. Piyasa beklentisi pas geçmek üzerine kurulu olan faiz kararını 500 baz puan arttırarak aslında enflasyon ile mücadele de olması gereken kararlılığını gösterdi.
Mevduat faizlerinin bileşiklerde 60’ın üzerinde bir seviyeye yaklaştığını düşünürsek, faiz akıl çelici bir unsur haline geldi. Dövizden çıkışa destek olacak güçlü bir adım attı. TL ‘ye hücum her an başlayabilir.
Eee o zaman sorun çözüldü demektir. Mart sonrasında sonuç ne olursa olsun TL değerlenecek, yabancı girişi hızlanacak ve döviz dibi vuracak. Muhtemelen Goldman ve Fitch puan üstüne puan verecek ki, bizi AAA notu ile kıskanan Almanya bir kez daha hüsrana uğrayacak.
Hadi o zaman yürüyün toz pembe yeni hayallere. Valla bu sefer Ay’a sert iniş bekliyorum.
Buraya kadar okuduysanız, kendimce küçük düzeltmeler ile devam edeyim.
Öncelikli olarak,
Evet. TCMB olması gereken en doğru kararı aldı. Faiz arttırılmalıydı ki, gerçekten piyasa enflasyon ile mücadelenin devam ettiğine olan inancını yitirmesin. Çünkü hatırlayın ocak ayından sonra faizi pas geçen TCMB bu kararı alırken “Parasal sıkılaşmanın sonuna geldik.” diyerek inceden bir “YUH” dedirtmişti. Bu karardan hızlı dönmesi hem de seçim öncesinde olabilecek malum her baskıya rağmen yapmış olması gerçekten sevindirici.
Sonra, sonra ne oldu. Dövizde keskin bir düşüş gördük mü?
Hayır.
Görür müyüz?
Sanmıyorum.
Yabancı yatırımcı koşarak gelir mi?
Sanmıyorum.
Sorunlar çözüldü mü?
Hayır.
Ekonomide enflasyon büyük derdimiz. Bu kesinlikle doğru. Ama tek derdimiz değil. Bizim ekonomide derdimizi oluşturan sebepler sadece ekonomi unsurlarına ait değil ki. Politik güven unsuru yerini sağlamlaştırmamışken biz enflasyonu rakamsal olarak zaten düşürüyoruz bir şekilde. TÜİK sayesinde bunu senelerce yaptık.
Hayır gerçek enflasyon tartışmasına girmeyeceğim. Biz de sorun sadece faizleri arttırarak çözülecek bir durum değil onu anlatmaya çalışıyorum. Ya da belirli bir kitlenin talebini ölümüne boğarak çözebileceğimiz bir enflasyon sorunu yok sadece. Biz de oturmayan ekonominin mali disiplin sorunları da var. Kamunun üstüne düşen ama hiç gerçekleşmeyen tasarruf sorunu da var. Daha kasada dolması gereken rezerv sorunu da var. Sadece kredi kartlarını sıkı tutalım diyerek çözemeyeceğiniz ve elimizde patlayacak işsizlik sorunu da var. Kaçak işçilerin sorunu da var. Kaçak nüfus ile hesaplanan milli gelir sorunu da var. Her şeyi toz pembe gösteren idari bir yönetim ve buna destek olan ekonomi yönetimi de var.
Hala 2024 son çeyreğinde faiz indirimi yapabileceği tartışılan bir TCMB var.
Yapısal sorunları için bir arpa boyu ilerleyememiş bir ülke var. Faizi arttırdıkça bir süre sonra daha da tıkanacak reel iş insanları var. Banka kredisi bulamayan bulamayınca halka arzdan kendine para bulmaya çalışan gerçeklikten uzak firmalar var.
Bak bu cümleyi bir daha yazıyorum. Yanlışlıkla yazdığımı düşünmeyin.
Yapısal sorunları için bir arpa boyu ilerleyememiş bir ülke var.
Hatırlar mısınız?
Bir dönem ekonomi de paket üzerine paket açıklanıyordu. Hani tutmayan hedefleri olan paketler.
O paketlerden birinde ne vardı biliyor musunuz?
Paketin adı “YEP” di. Paketin içinde bir de sürpriz vardı.
“Kamu maliyet ve denetim ofisi” kurulacaktı.
Heh işte o.
O.
Yahu ne oldu bu paketi açıklayana.