Ekonomi
Prof Burak Arzova yazdı: Düğünde Sadece Gelin Beyaz Giyer
Değerli ekonomist ve YouTube içerik üreticisi Prof Burak Arzova, “İçimden Geldiği Gibi” adını verdiği yeni blog sitesini “Hayata İlişkin…
Değerli ekonomist ve YouTube içerik üreticisi Prof Burak Arzova, “İçimden Geldiği Gibi” adını verdiği yeni blog sitesini “Hayata İlişkin Her şey Kendi Gözümden” alt başlığı ile tanıtıyor. Arzova’nın ilk blogu Enflasyon Raporu ve giden-gelen TCMB başkanları üzerine. Beğeniyle takdirinize sunarız:
8 Şubat 2024 Perşembe günü, 2024 yılının ilk Enflasyon Raporu sunumuna şahit olduk. Raporun sunumu birçok açıdan ilkleri de barındırdığı için ilgi çekiciydi.
Herhalde dünyada bizden başka hiçbir ülkede bu türden teknik konuları barındıran sunumlar bizdeki kadar ilgi çekmez.
2024 yılının ilk enflasyon raporuna yeni Başkan Fatih Karahan katılacağı için önemliydi. Zira kendisini hiç tanımıyorduk. Bildiğimiz New York Fed’den ülkemize geldiği, çok iyi bir özgeçmişe sahip olduğu ve benim de çok sevdiğim Washington Eski Büyükelçisi Murat Mercan’ın yeğeni olduğuydu.
Burak Arzova’nın blog sitesini bu linki tıklayarak ziyaret edin
Raporun içeriği kadar toplantının bütününde yeni Başkanın konuya hakimiyeti, basın ve ekonomistlerle olan iletişimi, soru cevap kısmında vereceği cevaplar hep merak konusuydu.
En baştan beri yeni Başkanın konuya hakimiyeti hakkında benim en ufak bir şüphem olmadı. Bizde CDS nedir bilmeyenler Bankaların bağlı olduğu kurumların en tepesine kadar sırf siyaset kimliği ile yükselebilirken, Amerika’da, Avrupa’da böyle olmuyor. Bilgi, birikim bu yerlere girmek ve kalıcı olmak için şart. O nedenle bilgi, birikimi hakkında şüphe duymak saflık olurdu. Kaldı ki okuduğu okullar kendi alanında dünyanın en iyilerinden.
O nedenle Fatih Karahan’dan liyakatli olması dışında başkaca ne bekleniyordu bilemiyorum.
Giden eski Başkan Hafize Gaye Erkan da bize benzer özelliklerle sunulmamış mıydı? Bugün gidenin arkasından atış serbest iken geldiğinde övgüler peşi sıra sıralanmamış mıydı?
Aslında övgüler yeni de değildi. Belli ki bizlerin çoğunun gözünden kaçmış.
Boğaziçi Üniversitesi’ni bitirdiğinde 05.Temmuz.2021 Tarihinde Star Gazetesi, Hafize Gaye Erkan’ın Amerikan Üniversitelerinin kendisine burs vermek için sıraya girmesine karşılık Türkiye’de kendisine ücretsiz staj yaptıracak firma bulamadığını ‘Türk Övün Çalış GüvenME’ başlığı ile manşetine taşımıştı. Kaç kişiye nasip olur üniversiteyi bitir bitirmez gazete manşetlerinde olmak?
İş insanı Leyla Alaton, 2014 yılında Twitter (Şimdi X) hesabından yaptığı bir sosyal medya paylaşımında Hafize Gaye Erkan için “Adını not alın. Kendisi bir gün bu ülkede bakanlık yapacaktır. Bundan hiç şüphem yok” ifadelerini kullanmıştı. İlginç işler.
Bizde geleni fazlası ile övmek gidenin de arkasından sövmek âdettendir. Gerçi sövme kısmına katkıyı hem kendisi hem de ailesi fazlası ile yaptı. Orası da ayrı bir konu.
Gelelim Enflasyon Raporu sunumuna.
Yeni Başkan göreve atanır atanmaz hazırda bekleyen yabancı kurumlar, Fatih Karahan’ın ‘Şahin olacağı’ kehanetinde bulundular. Selefi politika faizini yüzde 8,5’den yüzde 45’e kadar getirmişti. Onu şahin saymayıp hiç bilmedikleri bir başkanı neden ve nasıl şahin gördüklerini bizler içeride anlayamadık.
Gerçi anladık da belki konduramadık.
Parayı verecek olanlar istedikleri faizi de artık raporlar yoluyla iletmeye başladılar ya da müşterine faiz artacak diye taahhütte bulunanlar terste kalmasınlar diye rapor üzerinden mesaj geçtiler diye yorumladım ben.
Rapor sunumunda yeni Başkan aslında bir önceki Para Politikası Karar Metninde bahsedildiği şekliyle ‘dezenflasyonun tesisi için gerekli parasal sıkılık düzeyine ulaşıldı’ diyerek ısrarlı yabancı taleplerine karşılık daha önce konulmuş noktayı yeniden koydu.
Şahin olacağına yönelik beklenti bir kez yıkılmış olsa da parasal sıkılığın kararlılıkla korunacağına yönelik ifadesi ‘Şahinimsi’ olarak adlandırıldı. Oysa bunların hepsi zaten bir önceki Başkanın katıldığı son Para Politikası metninde de vardı. Gözler nasıl bakmak isterse öyle görüyor sanırım.
Benim kişisel gözlemim yeni Başkanın nazik biri olduğu şeklinde. Hitaplarda ve cevaplarda belirli bir nezaketi hep korudu. Eski Başkan daha ilk toplantıda üstten bakmacı ve nobran yaklaşmıştı. Kişilerin isimlerini üstüne vurgulu olarak söylerken sesinde ‘bence’ alaycı bir ton vardı. Hatta bu tavrını aynen bu yazdığım şekliyle de TV’de eleştiri konusu yapmıştım.
Yeni Başkan yanında iki ‘Buldozer’ Başkan Yardımcısı’nı da alarak birlik ve bütünlük mesajı verdi kamuoyuna.
Pek alışık olduğumuz bir görüntü değildi bu. Evet Merkez Bankası Başkan Yardımcıları bazı büyük Merkez Bankalarında konuşuyorlar. Bu iletişimin bir bacağını oluşturuyor kabul ama böylesine bir toplantıda hele ki yeni Başkanın ilk toplantısında bence iki güçlü Başkan Yardımcısı ile çıkmak hataydı.
Başkan kendi yardımcılarına belirli konularda söz verdi. Anlaşıldığı kadarıyla bu konu planlanmış ve hatta çalışılmış.
Ancak yanınızda Cevdet Akçay gibi çok kuvvetli bir yardımcınız varsa ne onu kontrol edebilirsiniz ne de onun bilgisi üzerine çıkabilirsiniz.
Tam da öyle oldu. Bence planlanmamış husus Cevdet Akçay’ın son sözü alıp kendi kendine soru sorması ve cevaplaması oldu (tabi yine bence).
Olayın bundan sonrası ‘bence’ oğlunun düğününde beyaz giyen kayınvalide durumuna dönüştü.
Aslında yazılı olmayan kuraldır. Bir düğünde gelin beyaz giydiği için davetliler hele ki damadın annesi, kız kardeşi, gelinin annesi ve kız kardeşi beyaz ve beyazın tonlarını asla giymezler. Bu bir tür görgü kuralıdır da ayrıca.
Gerçek hayatta bunun aksi olmuyor mu? Elbette oluyor ama böyle bir durum düğünün en gözdesi gelinin rolünü çalmak anlamına geliyor. Hele ki giyilen kıyafet beyaz giyenin üstüne daha iyi oturuyorsa ve beyaz giyen gelinden daha güzel ve çekici ise gelin olmanın sihiri ortadan bir anda kalkıp gelin bir kül kedisine dönüşüveriyor.
Cevdet Akçay’ın söyledikleri doğru ve adeta bir ders niteliğinde olsa da ‘bence’ doğru bir zamanlama değildi. Toplantıdan sonra sosyal medyada Cevdet Akçay top trend olurken kimse Fatih Karahan’dan bahsetmiyordu bile.
Cevdet Akçay bunu bilmiyor olabilir miydi?
Belki evet. Belki de son derece iyi niyetle söylemek istediklerini ifade edecek ortam gelince içindekileri döktü ve herkese ders verdi.
Ama belki de kendi yarattığı pozisyonla öyle bir gol attı ki herkes işte Merkez Bankası Başkanı olması gereken kişi, keşke o olsaydı dedirtti kendine. Ve yine belki de çokça beklenen ama tercih edilme anında tercih edilmemenin karşılığıydı yaşananlar. Hiçbirimiz bunun içeriğini bilemeyeceğiz.
Şunu da açıkça gördük ki bu buldozer Başkan Yardımcılarının hele ki Cevdet Akçay’ın olası bir ‘görevden af talebi’ en az Mehmet Şimşek’in ‘görevden af talebi’ kadar etki yapar.