Genel
Recep Erçin: Altın kota tat kaçırdı
Kapalıçarşı'da elinde çanta ile fiyata göre altın döviz alan var. Bence bu yıl dolar 40-45 aralığında olur. Altının onsu bir gün beş bin olacak ama bizim yaşımız yeter mi yetmez mi bilmem. Bir de bakın Yunanistan on adasını açtı bu sene ne kadar müşterimiz varsa alacak...”
Mücevher sektörünün Türkiye’de kilo başına ihracatta birinci sırada olduğunun bilgisini veren MİB Başkanı Yakın, altın ithalatına kota getirilmesi nedeniyle arzın talebi karşılayamadığını söyledi…
Mücevher sektörü, Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) kayıtlarına göre geçen yılı 7.7 milyar dolar ihracat ile kapattı. TÜİK kayıtlarına göre altın ithalatı ise 33.7 milyar dolar olurken, ihracat 13.6 milyar dolarda kaldı. İthalat kısmına baktığımızda Türkiye 25.3 milyar dolarlık işlenmemiş altın ithal etti. İhracatı da 3.9 milyar dolar oldu. Standart dışı işlenmemiş altın ithalatı ise 3.7 milyar dolar. Bu tarafta ihracat 3.6 milyon dolar kadar.
Buna göre ithalatın yüzde 8 kadarlık kısmı bildiğiniz hurda ve külçe altından. İhracatta bu oran yüzde 5.3 seviyesinde. Buna göre toplam dış ticaretin yüzde 6.9’u altın alıp satmaktan ibaret. Ancak bu veriler tam olarak gerçeği yansıtmıyor. Bu aldanma yüzünden olacak artan altın ithalatına karşı geçen yaz tedbir alındı ve altına kota kondu. O günden beri de sektör ham maddeye erişimde sıkıntı yaşıyor.
İKİNCİL KAYITLARA BAKMAK LAZIM
Geçen günlerde bir araya geldiğimiz Mücevher İhracatçıları Birliği (MİB) Başkanı Burak Yakın, “Altın ithalatı ülkeye girerken tutarlar milimetrik yazılıyor ama çıkışlarımızın da üst üste konması gerekiyor. Bizim çevremizde sıcak ticaret yani çoğunlukla komşularla bavul ticareti yürüyor. İhraç edilen ürün, ihracatçılar birliğine beyan edildiği sürece biz ihracat tutarlarımızda gösterebiliyoruz. 15 bin dolar altındaki ihracat zaten mikro ihracat olarak Ticaret Bakanlığı kayıtlarında görünüyor.
Bir de bunların dışında kalan ticaret var; yabancı geliyor, alışverişini yapıyor, bavulunda, aracında malını götürüyor; parasını nakit ödüyor; tekstilde olduğu gibi her sektörde oluyor. Bavul ticaretinin boyutlarını bilemiyoruz. Bu sayede ülkemize çok ciddi döviz girişi de bulunuyor.” dedi.
Ülkede satılan mücevherin 3 milyar dolarlık kısmının yabancıların kredi kartları ile yaptığı harcamalardan; 6-7 milyar dolarının da yolcu beraberinde bavul ticareti veya otobüsle gittiğini söyleyen Yakın, altındaki açığın manşet verilerdeki kadar olmadığını vurguladı.
KİLO DEĞERİ BEŞ BİN DOLAR
Türk mücevher sektörünün ihracatının 2023 yılını yüzde 30’un üzerinde arttığını kaydeden MİB Başkanı Yakın, “Türkiye’nin dünya ticaretinden aldığı paya baktığımız zaman, genel olarak ihracatımızın dünya ticaretindeki payı yüzde 4’lük artışla, 0.96’dan yüzde 1 seviyesine yükselirken, aynı dönemde mücevher pazarındaki payımız yüzde 39.89 artışla yüzde 5.69’dan yüzde 7.96’ya yükseldi. Bu artış ivmesi mücevher sektörünün küresel rekabetçiliğini ve vadettiği yüksek katma değerli ihracatı göstermektedir. Mücevher sektörü (ham madde hariç) kilogram başına 5 bin dolar ihracat değerine sahip. Türkiye’de kilo başına ihracatta birinci sırada.
Ham madde olarak kullanılan altın, gümüş, pırlanta, yakut, zümrüt, inci gibi değer metaller ve taşlara bağlı olarak bu tutar değişiklik gösterebilir. Ortalama 5 dolar/gram işçilik yazılır. Bu da kilo başına 5 bin dolar yapar.” bilgilerini verdi.
KAÇAKÇILIĞIN ÖNÜ AÇILIYOR
Son dönemde altın ithalatına kota getirilmesi nedeniyle arzın talebi karşılayamaz hale geldiğini anlatan MİB Başkanı Yakın, “Altına erişimde yaşanan sorun nedeniyle kiloda 3 bin doları bulan ve hatta geçen fiyat farkları ortaya çıktı. Rakiplerimiz altının kilosu için 65 bin dolar öderken biz 68 bin dolar ödeyerek almak zorunda kalıyoruz, buna iç piyasa da dahil. Bu da işçilik için yazdığımız ortalama 5 bin doların 3 bin dolarının haksız yere elimizden alınması anlamına geliyor. Bu da kaçakçılığın önünü açıyor.” ifadelerini kullandı.
Kota uygulaması yüzünden sektörün ham maddesi olan altına ulaşmakta sorun yaşadığını yineleyen Burak Yakın, üretici dışında, altına neden bu kadar rağbet olduğuna bakmak gerektiğini söyledi. Yakın, sohbetimizde ayrıca şunları söyledi:
“Bir kilo altınınız var. Banka size karşılığında bir yılda 150 gram veriyor. Bunun dışında bir kilo yatırıp onun kadar da teminat alıyorsunuz. Yani 150 gram artı 2 milyon. Onunla da gelip altın alıyor. Sen bu kadar faizi verirsen… Bence yılda 3 milyar dolarlık altın yastık altına gidiyordur. Kapalıçarşı’da elinde çanta ile fiyata göre altın döviz alan var. Bence bu yıl dolar 40-45 aralığında olur. Altının onsu bir gün beş bin olacak ama bizim yaşımız yeter mi yetmez mi bilmem. Bir de bakın Yunanistan on adasını açtı bu sene ne kadar müşterimiz varsa alacak…”
KOTA KAYIT İÇİNE GELDİ AMA…
Mücevher İhracatçıları Birliği Başkanı Yakın: “Şimdi altına kota geldi, ne oluyor? Sınırlarımızdan altın akıyor. Arabasına, bavuluna altını koyan, eşinin boynuna zincirleri, beline altın kemerleri takan soluğu Türkiye’de alıyor. Böyle bir para yok… Dünya fiyatlarından, hatta Dubai’de kilosunu 700 dolar ucuza alıp, gelip Türkiye’de 3 bin dolar kârla sat. 1985 yılında 200 dolar için neler yapılıyordu, 3 bin dolar için neler yapılmaz. Bakın, dünya fiyatlarına göre 3 bin dolar farkla insanlar altın alıyorsa, bunun üzerinde düşünmek lazım.
Farkları en çok tetikleyen bankaların verdikleri faiz. Ama sektörü zor duruma sokup, fırsatçıların buradan para kazanmasına izin veremeyiz. Ankara’ya gidiyoruz, sağ olsunlar sayın bakanlarımız konuyla çok ilgililer; ancak neticede bürokrat arkadaşların bir düzenlemeyi sayın bakana onaya götürmeden önce bizimle konuşması ülkemiz açısından çok faydalı olacaktır. Şimdi resmi olarak altın ithal edilmediği için cari açık düşmüş gibi görünüyor; peki ya resmi olarak ithal edilmeden ülkemize kaçak olarak sokulan altınlar ve onlara karşılık ödenen döviz? Bunlar denklemde olmadığı için tutarlara yansımıyor ama Türkiye aslında yastık altındaki dövizi kaybediyor.”
Yazarın izniyle Aydınlık.com.tr’den yeniden yayınlandı