Çetin Ünsalan: Erkan neden gitti?
5 Şubat 2024Hafta sonuna Merkez Bankası Başkanlığı’ndaki görev değişimi damgasını vurdu. Yenisi, eskisi, magazini, operasyonu hiç biri esas konuyu oluşturmuyor. Merkez Bankası Başkanı’nın ekonomi politikalarında ne kadar etkili olup olmadığı burada önemli.
Normal bir ülkeden değil, bizde uygulanandan söz ediyorum. Yoksa normal bir ekonomide ağzından çıkan her kelimenin özenle analiz edildiği bir noktadan bahsediyoruz. Ama bizde artık etkisiz elemana dönmüş vaziyette.
Öncelikle görevden mi alındı, affını mı istedi? Af istemek gibi hayatımıza yeni girmiş bir kavrama ne kadar alıştık. Esasen deşifresini yaptığınızda hiç kimsenin istifa edemediği ya da azledilmediği bir yapının itirafı gibi ortada duruyor.
Fakat kamuoyuna görevden affını istediği söylenen ismin beyanına karşılık, Resmi Gazete’de mesele görevden alınma olarak geçti. İşin prosedürünü bir kenara bırakırsak, hangisinin doğru olduğu daha önemli.
Daha önceki ‘af istemeler’ Resmi Gazete’ye de böyle yansıdığına göre, bu bir bürokratik üslup değil, yani konu Resmi Gazete’ye yansıdığı şekilde istifa da değil, görevden alma. Bu haliyle konuyu alışkanlık haline getirdiğimiz çok belli.
Ayrıca tartışmaların çıkış şekline baktığımızda, şayet iddialara istinaden görevden alındıysa, bu iddiaların arkasında neler olduğu neden açıklanmıyor? CİMER’e kadar gitmiş iddialar bütünü, ilgili kişinin göreve iadesi ile sonuçlandırılacak mı? Çünkü o zaman gerçekten operasyon hissiyatı verir.
Yok hakikaten bir sıkıntı varsa ve bu da tüm iddiaların gerçekliğiyle kamuoyuna izah edilecekse, o zaman durum başka. Ama sadece iddialar ve sessiz sedasız istifa ya da görevden alma söz konusu olacaksa, sorunun üzerine battaniye örtülmesi ve işin gerçek sahibi Millet’e hesap vermekten yine kaçınılması söz konusu olacaktır. Üzeri kapatılır da bir açıklama yapılmazsa, o zaman operasyon ihtimali güçlenir ve ‘kim yaptı’ sorusu gündeme gelir.
İşin bu tarafının nasıl gelişeceğine hep beraber bakacağız. Ama asıl reaksiyon ve deşifre, olayın cereyan etmesinin ardındaki açıklamalarda gizli. Hemen ‘normal politikaların’ devam ettirileceği, sorun olmadığı beyan edildi.
Üstelik kime? Sadık Ağabey’e değil, finans çevrelerine ve özellikle İngilizce açıklamayla yurtdışına. Deşifre edelim ki, bu denli içe yönelik bir hamlede yurtdışına mesaj vermek istiyorsanız, gerçekten paraya çok sıkışmışsınız demektir.
Finans piyasalarına mesaj veriyorsanız, her şeyin pamuk ipliğinde gittiğinin itirafıdır ve aynı zamanda verilerle ilgili suçluluk psikolojisinin hakim olduğu görüşü ortaya çıkar. Her şey göründüğü gibiyse, neden bu psikolojiye girerseniz ki?
Bir diğer önemli başlık ise, konuda sanki vatandaş hiç yokmuş gibi davranılmasıdır. Bu gayri ihtiyari yapılan, ama ekonomiye bakışı deşifre eden bir yaklaşımdır. Oysa sadece enflasyon raporları öncesinden işe baksanız, talep ve yapılan maaş zamlarının enflasyonu arttırdığını düşünen biri görevden ayrıldığında, sizin dönüp vatandaşa da bir şeyler söylemeniz gerekmez mi?
Peki tüm bunların ardından yeni görev değişimi ile bir şey değişir mi? Umarım yaklaşım değişir diyeceğim ama, ortadaki enkazda Şimşek’in de çok farklı yaklaşım içerisinde olmadığını biliyoruz.
Arada çıkış yapan Cevdet Yılmaz’ın temennilerini bir kenara koyarsak, Albayrak ve Nebati döneminde yapılan hatalarla yüzleşmeden, hatta hesap sormadan, ortaya gerçekçi bir ekonomi politikası koymadan, rakam tutturmak ve seçim atlatmak üzerine bir samimiyet tablosu varken, çok farklı sonuçlar olacağını düşünmek hayalperestlik olur.
Bu sonuç Şimşek’i etkiler mi? Günün sonunda en başta söylediğimiz noktaya geldik. Şayet sizin derdiniz ekonomiyi düzeltmek değil, para bulmaksa ve bu amaçla daha önceki tüm hakaretlere rağmen göreve getirildiyseniz, günün sonunda para da bulunamadığına göre seçimden sonra bu olay her şeye gebe demektir. Yaşayıp, göreceğiz.