Minyatür ve İzmir Saldırısından Yansıyanlar
19 Haziran 2021Minyatür bize özgüdür.
Perspektiften yoksun bir sanattır minyatür. Müthiş güzel örnekleri olsa da keyfilik içerir.
Sanatın hayatı değil algıyı yansıtmasıdır bir bakıma.
Dünyaya minyatür gözüyle bakmak yani önceliği sonralığı, önemliyi önemsizi ayırt edememek bize buradan kalmış bir miras olabilir mi?
Minyatüre bakmak aslında bir akıl tutulmasıdır bir yönüyle de. Büyüğün küçükle yakının uzakla arasındaki denge yok olmuştur.
Türkiye’de siyaset ve toplumbilimde karşımızda kocaman bir minyatür var aslında.
AKP denen oluşumun devlet aygıtının bu ülkenin derinlerine sinmiş tüm detaylarını algılayıp kendine araç hale getirmesi minyatürü Cumhuriyet tarihinin en trajikomik görseli haline getirdi.
Dün ölüm yıldönümünü eda ettiğimiz Süleyman Demirel “BanaSağcılar cinayet işliyor dedirtemezsiniz” sözüyle belleğe kazınmıştı.
Adını muhtemel ki ondan miras almış Soylu’nun devrinde ise neredeyse “Sağcılar suç işliyor dedirtemezsiniz” noktasına gelindi.
Adeta bir suç makinasına dönmüş MHP sempatizanları cinayetten/tecavüze kendilerini ortaya dökerken her olayın sonrasına bu görselleri inkar edip karşı tarafı suçlayan bir akılla karşı karşıyayız.
Durum öylesi bir hal aldı ki neredeyse ölen suçlu öldüren mağdur olacak.
Zaten suçlunun gözaltı anından yansıyan da tam bu ruh hali aslında.
Sanki bir katil değil de kader kurbanı var karşıda.
Onur Gencer denilen psikiyatrik vakaya kader kurbanı muamelesi yapan, ona şefkatle sarılan polisin düşünce yapısını çözümlemek zor değil.
Ülkeyi kendince dilimlere ayırıp ”İllet Partisi Zillet Partisi” gibi yakışıksız kavramlar kullananlar için, ülkede yaşam hakkı tanınmayanlardan biri olarak algılanıyor HDP parti binasındaki herkes.
Bu hastalıklı algının ülkeye verdiği zarar sadece ölümle beslenen ruhsal bitik tiplerin kolayca gaza getirilmesi değil. Tabii ki can değerli. Tabii ki can kutsal.
Ama ondan da öte bu ülkede siyaset kanalına taarruz, siyaset etme iradesine saldırı bu kadar meşrulaştırılamaz.
AİHM’in Avrupa Standartlarında beraat ettirdiği, salın dediği insanlara suç isnat edip HDP’yi kapatmak için tekrar çaba sarfedilse de güneşi çamurla sıvayamazsınız.
AİHM o içinde olmak için can attığınız Avrupa’nın, hukuksal vicdanıdır.
HDP ve onun bileşenleri legal siyasi mücadelelerini AİHM nezdinde teyit ettirmiştir. Bunun karşısına atanmış yargıyı koymak safdillikten ötesi değildir.
Defalarca yazdım. Bask/ETA/Batasuna Parti örneği ile HDP’nin varoluşu birbirinden uzaktır. HDP’den Batasuna çıkmaz. HDP tıpkı Bask’ı bugün yöneten Bask Milliyetçisi diğer partiler gibi yasal, legal, meşrudur.
Dünyaya minyatür gibi bakarsanız en alakasız örneklerden kendinize pay çıkarır en bariz gerçekleriyse bir kenara atarsınız.
Dijital dünyaya, telefona, tripoda yenilmek tam da budur.
Devletin tüm erklerini ele geçirir kimseyi konuşturmaz, beslediğiniz basınla mutlu mesut yaşarım sanırsınız. Ama bu ancak masallarda olur.
Bugün Türkiye’de açık net ve tereddüte mahal vermeyen bir gerçekliktir iktidarın algı oyunları. Bu algının yazık ki ufacık bir insana 6 kurşunla verilen eziyeti dönüştürme çabası da sahnenin parçası. Türkiye’de özgürce siyaset etmek isteyen, yasayla bağımlı bir siyasi hareket 6 yıldır vebalı muamelesi görüyor. Tek suçu “Seni Başkan Yaptırmayacağız” demek olan bir siyasetçi AİHM kararlarına rağmen hapiste tutuluyor.
Türkiye’yi kafalarına göre resmetmek isteyenler, yaptıkları bu ucube resmin karşısına geçip bir de “aman ne güzel yaptık” diye bizden övgü istiyor.
Bunlara başka kapıya demek için doları 5 senede 5 katına çıkardıklarını ama sadece dolar değil, Leva’dan Lari’ye Kadıköy kadar ülkelerin karşısında sürünen paranın müsebbibi olduklarını hatırlatmak için bundan iyi zaman olamaz.
Ülkeyi ekonomiden siyasete, asayişten, sağlığa kaosa mahkum eden bu anlayışın çizdiği minyatürün gerçek yüzünü ifşa etmek için daha kaç Deniz’i kaybedeceğiz.
Bu ülkede genç ölmek değil, genç yürekleri çoğaltmak için var olmalıyız.
Analiz, Veysi Dündar 19.6.2021