Borsa
Hong Kong ve Çin borsalarında potansiyel var mı?
Küresel mali piyasalar haftanın ilk işlem gününü göreceli olarak sakin bir seyir izleyerek tamamladı. Hava her ne kadar genel hatları…
Küresel mali piyasalar haftanın ilk işlem gününü göreceli olarak sakin bir seyir izleyerek tamamladı. Hava her ne kadar genel hatları ile temkinli iyimser olsa da, FED ve ECB tutanakları ardından faiz indirim kararlarında daha temkinli bir yol izleneceğinin anlaşılması ve göz ucuyla takip edilen jeopolitik riskler, fiyat boylarının kısalmasına yardımcı oldu.
Gündemde önemli bir haber veya gelişmenin de olmadığı dünkü günde, hisse senetleri küresel anlamda hafifçe yükseldi. ABD’de önde gelen endeksler geceyi %0,3 oranında yükselişle tamamlarken, tahvil faizleri dar bir bant içerisinde seyretti. Piyasaların kılavuz kargası ABD 10 yıllık devlet tahvilleri %4,09 seviyesinde adeta yerinde sayarken, jeopolitik riskler nedeniyle petrol fiyatlarında %1 civarında yükseldi. Bu bağlamda, Brent cinsi petrolün varil fiyatı 80 dolar seviyesine gelirken, teknik bir bakış açısıyla, 5 haftadır 79 dolar seviyesinin üzerinde haftalık kapanış yapmakta zorlanan Brent açısından bu hafta karar verici bir hafta olabilir. Eğer 80 dolar üzeri haftayı kapatmayı başarabilirse, yükseliş isteğinin de önü açılacaktır.
Jeopolitik riskler henüz piyasaları rahatsız edecek boyutta olmasa da, tansiyonu artıracak olası bir gelişmenin petrol fiyatları üzerinde belirleyici olacağını düşünüyoruz. Kızıldeniz’de tansiyon devam ettiğini yeri gelmişken not edelim. Amerikan ve İngiliz hava kuvvetleri yeniden Husi mevzilerine saldırı düzenledi. Öte yandan, ABD faizleri ile ters korelasyona sahip sarı metalin de 2,030 dolar seviyelerinde yatay bir seyir izlediğini ve şimdilik yükseliş isteğini koruyamadığının altını çizelim. Biraz yukarıda kalsa da, altın cephesinde yeniden yükselişten söz etmek adına 2,070 dolar üzerinde bir kapanışı bekleyeceğiz. Öte yandan, ETF haberleri öncesinde ilk hedef seviyemiz olan 42,200; akabinde 48,500 seviyesini test eden Bitcoin de yükseliş isteğini koruyamayarak bu sabah 40 bin dolar seviyesini altının zorlamaya başladı. Faiz indirim beklentilerinin yavaşlaması altın ve bitcoin cephesinde görünümü bozduğunun söyleyebiliriz.
Bu sabah itibariyle, vadeli piyasalar (faiz tahmincileri), FED’den ilk hamlenin Mayıs ayında gelmesini ve 2024 sonu itibariyle faiz indirimlerinin 134 baz puana geleceğini düşünüyolar. Bunun da matematiksel karşılığı en az 5 kez (5 x 25 baz puan) faiz indirimi demek. FED politika yapıcılarının ise bu yıl 3 kez faiz indirimi ön gördüklerini not edelim. Piyasalar FED’in çizgisine yanaştıkça, risk iştahının yavaşlaması ya da satış baskısının artmasını bekliyoruz Yılın ilk çeyreğinde bu bağlamda fiyatı dolara karşı olan enstrümanlarda satış baskısının korunması olası duruyor.
Türkiye cephesinde ise dün kaydedilen tablo hemen hemen yurt dışı ile aynı paralelde gerçekleşti: USDTRY kuru bebek adımlarlar 30,25 seviyesine hafifçe yükselirken, BİST100 endeksi günü neredeyse yatay tamamladı. Gözler TCMB’nin Perşembe günkü açıklayacağı yılın ilk faiz kararına çevrilirken, piyasalar 250 baz puan artırıma kesin gözüyle bakıyorlar. Son yapılan zamlar ardından TCMB’nin enflasyon tahminlerinde bir değişiklik olup olmadığını hep birlikte takip edeceğiz.
Sosyal medyada ise TCMB Başkanı Erkan ve ailesi ile ilgili söylentilerin gündemin ilk sırasında kalmayı sürdürdüğünü not edelim. Halbûki, seçim sonrası dönemde kaydedilen olumlu gelişmelere konsantre olsak daha iyi olmayacak mı? Mesela, TL’nin reel anlamda artık değer kaybetmediğini, yabancı indinde Türkiye’nin 5 yıllık riski gösteren CDS priminin 300 baz puan seviyesinin de altına geldiği, rezerv kaybının durduğu gibi yabancı girişlerinin de başladığını, enflasyonun ‘belini bükecek’ politikalarının izlendiğimi ve tüm bu gelişmelerin Uluslararası Kredi Derecelendirme Kuruluşları tarafından da ‘görüldüğünü’ konuşsak daha iyi olmaz mı?!
Hazır yeri gelmişken, dün Hazine’nin düzenlediği 5 yıl vadeli sabit kuponlu tahvil ihracında toplam satış tutarı 31 milyar TL olurken, ortalama bileşik faiz %30,75 seviyesinde gerçekleşti. Bugünün menüsünde de 3 ihraç bulunuyor. Para politikasının istikrarlı bir patikada ilerlemesi ve öngörünün artması ile yabancı yatırımcının da ilgisinin devam ettiğini not etmek gerekiyor.
Dönelim yeni güne… Jeopolitik risklere karşın küresel risk iştahı olumlu seyrederken, ABD’de S&P500 endeksi tarihi zirvesinden kapanış kaydetti. Sabah saatlerinde Asya borsalarında alışılagelmiş tablonun korunmaya devam ettiğini görüyoruz. Bu sabah sonuçlanan olağan Japonya Merkez Bankası (BoJ) toplantısında, beklentilere paralel, politika hamlesi gelmezken, politika yapıcılar aşırı gevşek parasal düzenlemeleri sürdürme kararını korudu. YEN’in dolar karşısında son 3 haftada 140 seviyesinden değer kaybederek 148 seviyesine gelmesinden de güç alan Tokyo borsası (zayıf YEN ihracat odaklı ekonomiye rekabet avantajı getiriyor) bu sabah 1990’dan bu yana en yüksek seviyeyi gördü ve yılbaşından bu yana olan kazanımları %10’un üzerine taşıdı. 37bin seviyesine dayanan endekste tüm zamanların zirvesine 2bin puan daha kaldığını not edelim. Dün de belirttiğim üzere, arkasına itici bir rüzgâr alan Tokyo borsasında yön yukarı görünse de, tehlikeli sulara gelmiş durumdayız.
Öte yandan, Şangay borsasında ise tam tersi bir durum ile karşı karşıya. Son haftalarda bültenlerimizde pek çok kez yer verdiğimiz üzere, 2023 yılında MSCI dünya endeksi %22 artış kaydederken, Çin gösterge borsa endeksi ise benzer oranlarda son senelerde geriledi. Hatta, ağırlıklı olarak Çinli şirketlerin işlem gördüğü Hong Kong borsası Hang Seng de benzer bir şekilde son 4 yılı düşüşle kapatarak keskin bir şekilde negatif ayrıştı! Elbette, Çin ekonomisinde yaşanan kuvvetli deflasyonist baskılar bunun arasında yatan en büyük neden olarak görülüyor.
Nedir bu deflasyon? Deflasyon, fiyatlar genel düzeyinde sürekli bir düşüş yaşanması olarak tanımlanır. Diğer bir ifadeyle piyasada bulunan mal ve hizmetlerin sürekli ucuzlaması hâlidir. Deflasyonist ortamlarda mal ya da hizmet fiyatları ucuzlarken, fiyatların gerilemeye devam edeceği beklentisiyle bunlara olan talep de aynı şekilde düşer. Yani deflasyonun olduğu ekonomide mal ya da hizmet, fiyatı düştüğü hâlde alıcı bulamaz. Tüm bu tanımlardan anlaşılacağı üzere deflasyon tanımı, ekonomide enflasyonun tam tersi şekilde işler.
Çin ekonomisinde yaşanan deflasyon durumu, emlak piyasasında sorunlar ve Çin Merkez Bankası’nın faiz oranlarını indirimemesi her ne kadar beklentileri bozsa da, bundan sonrasına da bakmakta fayda olabileceği kanaatindeyiz! Sorunların çözümüne yönelik olarak atılacak adımlar, Şangay ve Hong Kong borsası üzerinde var olan kara bulutların da dağılmasına neden olabilir. Beklenti alınır, gerçekleşme satılır prensibini unutmayalım!
Bu sabah Bloomberg’de yer alan habere göre, Çinli yetkililer, zor durumdaki hisse piyasalarını istikrarlı hâle getirmek üzere 2 trilyon yuan (~ 278 milyar dolar) büyüklüğünde bir kurtarma paketini değerlendirdiklerini okuyoruz. Daha mürekkep kurumadan gelen bu haber sonrası Hong Kong endeksi %2,5 yükselirken, Şangay borsası kazanımlarını korumakta yine zorlandı!
Mali piyasaların gündeminde bu hafta Bu haftanın veri takviminde ABD’de büyüme ve FED’in favori enflasyon göstergesi PCE’nin de yer aldığını bir kez daha hatırlatalım. Bugünün menüsünde ise Türkiye’de tüketici güven endeksi takip edilebilir.
iktisatbank.com