Sosyal Medya

Ekonomi

Dünyada gıda fiyatları düşerken Türkiye’de neden artıyor?

Gıda fiyatları küresel düzeyde 2,5 yılın en düşük seviyesine gerilerken Türkiye’de Eylül 2020’den bu yana 40 aydır aralıksız yükseliyor.

Dünyada gıda fiyatları düşerken Türkiye’de neden artıyor?

Gıda fiyatları küresel düzeyde 2,5 yılın en düşük seviyesine gerilerken Türkiye’de Eylül 2020’den bu yana 40 aydır aralıksız yükseliyor. Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) 2023 Aralık ayına ait tüketici fiyat endeksi verilerine göre, gıda fiyatları yıllık olarak yüzde 72,01, aylık bazdaysa yüzde 4,81 arttı. Uzun dönemdir genel enflasyondan daha yüksek seyreden gıda fiyatları, Aralık ayında da yüzde 64,77 olan genel enflasyonu aştı.

BM Gıda ve Tarım Örgütü’nün (FAO) en son açıkladığı Kasım ayına ait küresel gıda fiyat endeksine göreyse Türkiye’yle dünya arasındaki makas giderek açılıyor. FAO tarafından yapılan açıklamaya göre gıda fiyat endeksi, Kasım’da bir önceki aya kıyasla değişmeyerek 120,4 puan seviyesinde sabit kaldı. Kasım 2022’ye göre ise endeks yüzde 10,7 geriledi. Endeks, Ekim ayında da 2,5 yılın en düşük seviyesini görmüştü.

“Üreticideki fiyat düşük ama tüketicideki fiyat çok çok yüksek”

VOA Türkçe’ye değerlendirmede bulunan tarım yazarı Ali Ekber Yıldırım’a göre, gıda fiyatlarının bütün dünyada düşerken Türkiye’de yükselmesinin başlıca nedeni, tarladan sofraya ulaşan sürecin doğru yönetilememesi. Yıldırım, “Türkiye’nin üretim açısından çok büyük bir sorunu yok görünüyor. Fakat üretilen ürünün tüketiciye arzında ciddi bir sıkıntı ve organizasyon eksikliği var. Üreticideki fiyat düşük ama tüketicideki fiyat çok çok yüksek. Bu makas kapanmadığı için de hep gıda enflasyonu daha yüksek çıkıyor” dedi.

Devletin gıda fiyatlarının düşürülmesi için yalnızca market raflarına yönelik çalışmalar yapmasını eleştiren Yıldırım, “Oysa asıl sıkıntı tarlada, üretimde başlıyor. Tarladan sofraya kadar olan süreç iyi yönetilemediği için gıda fiyatlarında bu kadar ciddi bir artış var. Devletin özellikle üreticilere yönelik desteklerinin hem zamansız hem de az olması, çok geç ödenmesi gibi birçok neden sayılabilir. Yıllık enflasyon yüzde 64,77 ama 2023 yılında mısır üreticilerine alım fiyatında yapılan artış yüzde 5’te kaldı. Buğdayda yüzde 21’de kaldı. Diğer ürünlere baktığımızda da birçoğu enflasyonun altında bir fiyat. Bu da üreticiyi üretimden kaçıran, üretimin sürdürülebilirliğinin sağlanmasına engel olan bir durum ortaya çıkarıyor” diye konuştu.

“Yaş sebze meyve üretiminin yüzde 30-40’ı daha tarladayken telef oluyor”

Yıldırım, “Şu anda Adana’ya, Mersin’e gittiğinizde üretici ‘dalında portakal, mandalina, limon çürüyor, ben satamıyorum’ diye şikayet ediyor. Ama İstanbul’a, İzmir’e, büyük kentlere geldiğinizde de tüketici ‘çok pahalı, ben alamıyorum’ diyor. Yani ürün var ama bu tüketiciye sağlıklı bir şekilde ulaştırılamadığı için fiyatlar yükseliyor. Kentlerde bu ürünleri taneyle alır noktaya geldik. Burada ciddi bir organizasyon ve altyapı eksikliği var. Bu da önümüze enflasyon olarak çıkıyor. Yaş sebze meyve açısından baktığımızda yine üretilenin aşağı yukarı yüzde 30-40’ı daha tarladayken telef oluyor, kullanılamaz hale geliyor. Bu ciddi bir oran. Yine lojistik ve taşıma maliyeti, yani üretim bölgesiyle tüketim bölgesi arasındaki mesafenin çok uzak olması da diğer bir etken. Sürekli etikete odaklı bir çalışma yapılıyor. Oysa üretimin planlanması ve organizasyonunun yapılması lazım” dedi.

Bakanlığın 2024’te gündemi tarımsal planlama

Türkiye’de Tarım ve Orman Bakanlığı’nın tarımsal üretimin planlanmasına yönelik Eylül ayında yürürlüğe soktuğu düzenlemeyle, ezbere üretim döneminin de sona ermesi bekleniyor. Tarım havzası veya işletme bazında üretimin planlanmasını kapsayan düzenlemeye göre çiftçiler artık izin almadan tarımsal üretim gerçekleştiremeyecek.

Yıldırım ise bunun yalnızca ürün planlamasından ibaret görülmemesi gerektiğinin altını çizerek, “2024’te Tarım Bakanlığı’nın ana gündem konularından birisi tarımsal üretim planlaması olacak. Ama bunlar daha çok hububat ve bakliyat ürünlerinde yapılacak. Türkiye bu sene iklim bakımından şu ana kadar iyi gidiyor. Mısır, ayçiçeği, pamuk gibi ürünlerden vazgeçen üreticinin buğdaya yönelmesiyle 2024’te buğdayda özellikle rekor bir üretim olabileceğini düşünüyorum. Ancak Toprak Mahsulleri Ofisi (TMO) 12 milyon ton hububat alımıyla bir rekor kırdı, depolar şu anda dolu. Eğer rekor bir üretim olursa 2024’te bu sefer üretim çok oldu diye sıkıntı yaşanacak. Bunun şimdiden organize edilmesi ve planlanması gerekiyor. Üretim planlaması sadece çiftçiye ‘şunu ek, bunu ekme’ demek değil. Bu tür altyapı çalışmalarının yapılarak hazırlık yapılması da gerekiyor” diye konuştu.

“Temel girdilerde Türkiye dışa bağımlı”

Türkiye’de gıda fiyatlarının artmasına neden olan diğer bir etken de üretimdeki girdi maliyetleri. TÜİK’in en son açıkladığı Kasım ayına ait Tarım Ürünleri Üretici Fiyat Endeksi yıllık yüzde 50,47 artarken aylık bazdaysa binde 95 azaldı.

Yıldırım, üretim maliyetlerinin doğrudan pazardaki etiketlere yansıdığını dile getirerek, “Temel girdilerde Türkiye dışa bağımlı. Yani bunu ithalatla karşılıyor. Gübre, zirai ilaç başta olmak üzere girdiler önemli ölçüde ithal ediliyor. İthalat demek döviz arttıkça bu ürünlerin fiyatının da artması demek. İşçilik maliyeti ciddi oranda artıyor, işçi bulunamıyor zaman zaman. Bunların hepsi maliyetleri arttıran faktörler. Üreticideki maliyet de mutlaka tüketiciye yansıyor. Ancak yine de üretici tam olarak yansıtamıyor” şeklinde konuştu.

“Gıda enflasyonu 2024’te de hız kesmeyecek”

Tarım uzmanları devletin, gıda fiyatlarını düzenlemek için ithalat yoluna gitmesini ise, “çiftçileri cezalandırma yöntemi olarak kullandığını” savunuyor. İthalatın gıda fiyatlarının yükselmesine yol açtığını kaydeden Yıldırım, “Mesela fiyatı en çok artan ürünlerden biri, sakatat bir yılda yüzde 160, kuzu eti yüzde 150, dana eti yüzde 134 artmış. Kırmızı ette 2023 yılında 1 milyar dolardan fazla döviz ödenip ithalat yapılan, Et ve Süt Kurumu (ESK) yeni yıla girerken bile kesimlik hayvan satışıyla piyasaya müdahale etmeye başladı. Bunu da ithalatla yapıyor. Aslında bir anlamda ‘enflasyon ithal ediyoruz’ diyebiliriz. Çünkü fiyatı en çok artan ürünler aynı zamanda, devletin ithalatla müdahale ettiği ürünler. ESK yayınladığı raporda ‘ithalat çözüm değil, hatta Türkiye için ciddi bir risk taşıyor’ dedi ama bunu rapor haline getirmelerine rağmen, ithalata tam gaz devam ediyorlar. Bunun faturasını da tabii ki halk ödüyor” diye konuştu.

Yeni yılda da Türkiye’de gıda enflasyonunun hız kesmeyeceği görüşünde olan Yıldırım, “Aralık ayı fiyatlarına baktığımızda önümüzdeki günlerde gıda fiyatlarının artacağını söyleyebiliriz. Fiyatı en çok artan ürünler olan, sebze, kuzu eti, yumurta, yağ, un, çay gibi aslında birçok tüketici için temel gıda ürünleri diyebileceğimiz ürünler. Mesela una yüzde 4,83 zam gelmiş. Bu, ekmek fiyatının artması demek. Şu anda artık sera üretimi devrede, yani tarla üretimi büyük oranda bitti. Kış sebzeleri dışında diğer ürünler de azaldı. Havaların çok iyi gitmesi nedeniyle kış sebzelerinin hasadı erken başladı. Erken başlayınca arz fazlası nedeniyle üreticideki fiyat düşük kaldı ama tüketicide yine yükseldi. Önümüzdeki dönemde kar yağışıyla kış şartlarında ürünlerin pazara ulaşımı daha da zorlaşacak. Bu da fiyatların artışının devam edeceği anlamına geliyor. 2024’ün de çok kolay bir yıl olmayacağını, gıda enflasyonunun yine hep gündemde olacağını söyleyebiliriz” şeklinde konuştu.

“Gıda fiyatları eksik beslenmeye bağlı sağlık problemlerine yol açıyor”

VOA Türkçe’nin sorularını yanıtlayan Türkiye Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) Gıda Mühendisleri Odası İzmir Şube Başkanı Uğur Toprak ise Türkiye’de gıda fiyatlarının ulaştığı seviyenin hem gıda güvenliğini hem de gıda güvencesini tehlikeye soktuğunu ileri sürdü. Toprak, “Türkiye tüm yurttaşları besleyebilecek, doyurabilecek verim ve büyüklükte topraklara sahip. Ama biz bunu yapmıyoruz. Türkiye’nin dört bir yanında hemen hemen neresine buğday ekseniz yetişebilecek toprak var. Ama biz buğdayın yüzde 60-70’ini Rusya ve Ukrayna’dan alıyoruz. Bu, ‘ben vermiyorum’ dendiği zaman, üretmemekten ve ithal edememekten kaynaklı gıdaya ulaşamama yani gıda güvencesinde ciddi problem doğması demek. Gıda güvencesini sağlayamazsanız gıda güvenliğini de sağlayamazsınız. O yüzden yurttaşın gıda enflasyonu altında ezilmemesi gerekiyor” dedi.

Toprak, gıda fiyatlarının artmasının eksik beslenmeye bağlı sağlık problemlerine yol açtığını da dile getirerek, “Yurttaşlar da taklitli, tağşişli, hileli gıdaları biliyor. Ama yurttaşın hane bütçesinden kısabildiği tek şey kendi boğazı. Bu sefer gıdanın ne olduğuna bakmadan yani gıda güvenliğini düşünmeden, çoluğunu çocuğunu, kendisini beslemeye çalışıyor. Gıdaya gelen zamlar yurttaşların tek tip beslenmesine neden oluyor. Yeterli ve dengeli gıdaya sürdürülebilir şekilde, kolayca ve ucuzlukla ulaşabilmek bir insanlık hakkı. Bunu sağlamak da devletlerin en önemli görevlerinden bir tanesi. Ama bu ülkede ciddi anlamda çocuk obezitesinde, diyabet hastalığında, anemide artışlar var. Bunların sebebi tek tip karbonhidrat ağırlıklı beslenme. Özellikle anne adayları ve çocukların sağlıklı beslenmesini sağlayabilecek koşullar yaratılmalı. Okullarda bir öğün ücretsiz yemek hayata geçirilmeli. Bugün biz gıda güvenliği için, yurttaşın sağlıklı, yeterli ve dengeli bir şekilde beslenmesi için harcamayacağımız bütçenin ne yazık ki katbekat fazlasını yarın o yurttaşların sağlık harcamaları için kullanacağız, bunun bilincine varılması gerekiyor” ifadelerini kullandı.

VoA Türkçe / Soner Kızılkaya-Oğulcan Bakiler

BAKMADAN GEÇME

  • Allianz Trade: Ticaret savaşında belirsizliği yönetmek!

    Allianz Trade’in ”Fırtınadaki Süvariler” başlığı ile yayınladığı bu yılın ilk çeyrek Ekonomik Görünüm Raporu’nun odağında Donald Trump’ın gümrük vergileri ve ticaret savaşı var...

  • ABD-Çin ticaret savaşı nereye gidiyor?

    ABD ile Çin arasındaki ticaret savaşı kritik bir eşiğe ulaştı ve küresel ticareti ciddi şekilde tehdit ediyor...

  • Gram altını e-siparişten kartla aldık!

    Altın ons fiyatının rekorlar kırması talebi canlandırdı. Fiziki altın yatırımcısı e-ticaret yoluyla da altın almaya başladı. Piyasa ile en az yüzde 10 fiyat farkı olmasına rağmen, doğrudan eve teslim, kredi kartı ile alım kolaylığı ve ‘değeri artacak’ beklentisi online altına yönelimi artırdı...

  • Gedik Yatırım’dan ilk çeyrek finansal sonuç tahminleri…

    Sanayi şirketlerinde daralan talebin ve geçen seneki yüksek bazdan normalleşen marjların etkilerinin devam etmesini beklemekteyiz...

  • Altın Sertifikası, Fiziki Altına Kıyasla Primli İşlem Görüyor…

    Kasım 2022’de ihraç edilen Altın Sertifikası (ALTIN.S1), son dönemde yatırımcı talebindeki artış nedeniyle fiziki altına göre daha fazla değer kazandı...

  • Bitcoin’de hayat işaretleri, $100 bini aşabilir mi?

    Bitcoin, Nisan 2025'te 90.000 dolar seviyesini aşarak yatırımcıların ilgisini yeniden üzerine çekti. Bu yükseliş, hisse senedi piyasalarındaki dalgalanmalar ve doların değer kaybı gibi makroekonomik faktörlerle destekleniyor. Ayrıca, spot Bitcoin ETF'lerine olan kurumsal talebin artması, fiyatların yukarı yönlü hareketini güçlendiriyor. Ama, rallinin önünde güçlü teknik dirençler var. ​

  • Dİ-EN araştırma gençlere sordu:  Hangi partiye oy vereceksiniz?

    19 Mart Protestoları Sonrası Gençleri Eğilimi’ başlıklı seçim araştırmasının sonuçlarına göre, gençlerin yüzde 41.6’lık büyük çoğunluğu CHP’ye oy vereceğini söyledi. İkinci sırada ise yüzde 17.9’luk oranla AKP yer aldı. Area anketinde ise CHP’ye fark atarken, sıradaki cıumhurbaşkanlığı seçiminde Mansur Yavaş’ın da Erdoğan’a fark attığı görüldü.  

  • DİKKAT:  Altında balon fazla şişti, patlayabilir

    Altın fiyatları 2025 yılında rekor seviyelere ulaşarak ons başına 3.500 doların üzerine çıktı. Bu hızlı yükseliş, yatırımcılar ve uzmanlar arasında bir finansal balon oluştuğu yönündeki endişeleri artırdı. Altının geleneksel güvenli liman algısı, bu yükselişi destekleyen temel etkenlerden biri olurken, jeopolitik riskler ve ticaret savaşları gibi küresel gelişmeler bu trendi hızlandırdı. Ancak, altın fiyatları temel nedenlerden dolayı yükselmiyor.  Bir balon oluşuyor.  Balonlar da bir noktada hep patlar. 

  • IMF Nisan tahminleri:  Ticaret Savaşları global büyümeyi frenleyecek, enflasyona fazla etki yok

    IMF'nin son raporuna göre, dünya ekonomisi son 80 yılın en büyük dönüşüm süreçlerinden birine girdi. ABD’nin art arda gelen gümrük tarifesi açıklamaları, küresel ticaretin işleyişini ciddi şekilde etkilerken, bu gelişmeler büyüme beklentilerini düşürüyor ve finansal piyasaları sarsıyor. Öte yanda, enflasyon tahmini çok az değişti

  • ALTINS1 ile gram altın makasında tehlikeli tırmanış! “Yüzde 17 fark alarm zilidir”

    Borsa İstanbul’da işlem gören Darphane Altın Sertifikası (ALTINS1) ile piyasa fiyatları arasındaki fark rekor seviyeye ulaştı. Özellikle uzun vadeli yatırımcılar için ciddi uyarılarda peş peşe geldi. ALB Yatırım Başekonomisti Doç. Dr. Filiz Eryılmaz,"Fiziki altın daha güvenli bir liman olabilir" uyarısında bulundu.

  • Kuaför, cafe ve market sahipleri dikkat! Çaldığınız müzikle hapse girebilirsiniz

    Kuaför, kafe ve market gibi işletmeler artık mekanlarında çaldıkları müzik için yıllık metrekare başına 6 bin TL telif ücreti ödemek zorunda kalacak. MESAM tarafından gönderilen ihtarnamelerde, ödemeyen işletmeler için lisans bedelinin üç katı tazminat, banka hesaplarına haciz ve 1 ila 5 yıl arası hapis cezası gündemde.

  • Borsa yatırımcısı dikkat! Takas tarihlerine bayram ayarı

    Borsada takas tarihlerine bayram ayarı geldi. 23 Nisan tatiline dikkat. 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı takas takvimini değiştirdi.

  • Kredi kartınız bir sabah kullanılamaz hale gelmesin! Bankalar tek tek mesaj gönderdi

    Nakit avans yoluyla döviz altın kripto alanlar dikkat. Bankalar harekete geçti. Limitiniz askıya alınabilir. Kredi kartınızla döviz, altın, kripto varlık alımları, vadesi gelmemiş kredilerin kapatılması, makul gerekçesi olmayan transferler, nakit çekme limiti aşımı gibi işlemler nedeniyle kartınız geçici olarak kullanıma kapatılabilir.

Benzer Haberler