Sosyal Medya

Güldem Atabay

Güldem Atabay: 2024 Türkiye piyasalarında kefaretin ödeneceği yıl…

Yakın geçmişte yapılan büyük hataların ağır maliyetlerini geniş halk kesimleri bir kez daha sırtlanıp zor bir yılı atlatmaya çalışırken, mecbur hale düştüğümüz sıcak para sahipleri Türkiye piyasalarına “yeniden girme” riskini alarak kolay kazancın tadını çıkaracaklar.

Güldem Atabay: 2024 Türkiye piyasalarında kefaretin ödeneceği yıl…

Doğrudan yabancı yatırımları, yani kalıcı büyük yatırımcıları çekme aşamasına varmak için sıcak paranın geri dönüşü ile eritilmiş rezervlerin yerine konması, TL’nin istikrar kazanması yaşamsal önemde.

Âdettendir, her yıl aralık ayının başlarında yabancı yatırım bankaları yeni yılın ocak ortasına kadar devam edecek tatillerine çıkmadan önce 2024 beklentilerini detaylı raporlar halinde yayımlarlar. Türkiye küresel ölçekte yazılan bu raporlarda uzun yıllar boyunca önemli yerler aldı. 2018’den bu yana ise ilgi giderek azaldı. Türkiye ya nezaketen bir iki paragraf yer bulabildi, ya da tamamen yok sayıldı.

Nedenleri, bu köşeyi okumaya ilgi gösteren hemen herkesin malumu.

Yabancı yatırımcının güvenmediği Türkiye yönetimi, seçimlerden sonra kısmen değiştirdiği ekonomi ekibi ve politikalarıyla kaybettiği ilgiyi yeniden diriltme çabası içinde. Mecburi hedefinde de uzun zamandır Türkiye piyasalarının yakınından dahi geçmeyen sıcak para var. Doğrudan yabancı yatırımları, yani kalıcı büyük yatırımcıları çekme aşamasına varmak için sıcak paranın geri dönüşü ile eritilmiş rezervlerin yerine konması, TL’nin istikrar kazanması yaşamsal önemde. Seçimden önceki politikalarla aşırı ve hızlı yükselen enflasyonla mücadelede yol kat edildiğinin, Mayıs 2023’te burun buruna geldiğimiz ödemeler dengesi krizinin tamamen bertaraf edildiğinin herkesi ikna etmesi gerekli.

İlgi yüksek, güven eksik

2024 temalı raporların önemli kısmında Türkiye piyasalarına ilginin yeniden canlandığını izliyoruz. Bu ilginin 2024 ötesine sarkıp sarkmayacağı şimdilik net değil. Hem Türkiye içindeki bazı şartların hem de küresel piyasalardaki bazı beklentilerin gerçekleşmesine bağlı.

Yabancı yatırımcı ekonomide önceki dönemde yapılan hataların mecburi kefareti ödendiğinin, Şimşek yönetiminin bu nedenle sıcak para sahiplerine önemli kazanç fırsatları vaat ettiğinin bilincinde. Kapının eşiğinde, ancak yine de içeri adım atmakta çekinceleri var.

Başkanlık sistemi ekonomi politikalarının yarattığı müthiş güvensizlik hafızalarda canlı.

  • Albayrak döneminde büyük zararlar yaratan şekilde halen kapalı olan swap piyasasının açıldığında yeniden tıkanmayacağından emin olmak istiyor. Lira üzerindeki değer kaybı baskısını azaltmayı amaçlarken Türkiye’ye sermaye girişini de tıkayan aklın yönetimde artık yeri olmayacağına ikna olması gerekiyor.
  • Piyasa mekanizmasını bozan uygulamaların, ekonomi kitaplarında yeri olmayan politikaların devreye girmeyeceğine de keza. Enflasyonun gidişatıyla uyumsuz faiz indirimleri, bankaları düşük ticari krediler vermeye zorlayan ve aksi halde belirlenen hedeflere ulaşamama cezası olarak hükümet tahvilleri almaya zorlayan kurallar hemen akla gelenler.
  • Yerel seçimlere kadar geçecek ilk çeyrek boyunca Erdoğan politikalarının, aşırı harcamaların toparlanma yoluna zar zor sokulan parasal ve mali dengeleri yeniden yerle bir etmeyeceğinden emin olmak istiyor.
  • Faiz artışlarına rağmen enflasyonda yavaşlama ancak bir vade ile gerçekleştiğinde Erdoğan’ın bir ekonomik enkaz daha yaratacak şekilde kontrolü eline almaya soyunmayacağını görmeleri gerekiyor.
  • Enflasyon baz etkisi ile 2024 ikinci yarıda yavaşladıktan sonra başlayacak enflasyonla asıl mücadelede TCMB’nin erken havlu attırılmak zorunda bırakılmayacağını görmek istiyor.
  • Türkiye piyasaları ile küresel piyasalar arasındaki korelasyonun, neden sonuç ilişkilerinin yeniden yükselmesini bekliyor.

Risk iştahı belirleyici

2024’te yabancı yatırımcının Türkiye tahvil ve hisse senedi piyasalarına gelmesine kapıyı açacak sadece bu adımlar değil. Dışarıda şartları, zemini çok değişmiş bir dünya var. Enflasyonla mücadelede zirve faizden dönüş yolculuğuna başlayacak Fed, ECB gibi bankaların adımları kritik önemde.

Bu hafta başında açıklanan Haziran 2022’de %9,1 seviyesindeki ABD TÜFE enflasyonunda manşet enflasyonun Kasım 2023’te %3,1’e inmesi muazzam bir başarı. Çekirdek enflasyonun %4’te dirençli seyretmesi bir endişe konusu olsa da piyasaların gözü %5,25-5,5 seviyesindeki Fed politika faizinin 2024’ün hangi çeyreğinden itibaren aşağı çekilmeye başlayacağı. Bir yandan da miktarsal sıkılaştırma adımlarını atmaya devam ederken tabi.

Benzer beklentiler Euro Bölgesi ekonomisi durgunlukla boğuşan ECB tarafında da daha erken aylar için yoğunlaşmakta.

Çin’in pandemi açılışı ardından izlediği hızlı toparlanmayı sorunlu emlak sektör nedeniyle %5 büyüme ile uyumlu patikada sürdürmekte zorlanması, dünyanın ikinci büyük ekonomisinden teşviklerin 2024’te de küresel ekonomiye de ivme verecek şekilde artması beklentisini yaratıyor.

Japonya ekonomisi ise döngünün başka bir tarafında, ekonomik büyümenin canlanmasıyla da destek alarak yükselen enflasyonla mücadele için uzun yıllar sonra ilk kez faiz artışı serisine girmeye hazırlanıyor.

Aralık 2023 yabancı banka raporlarında işte tüm bu cephelerde beklentiler, senaryolar ve olası sonuçları tartışılmakta. Küresel likiditenin yönü, miktarı, gelişmekte olan ülke kur ve varlıklarına yönelmek için risk iştahı seviyesini belirleyici faktörler, jeopolitik gelişmeler ana başlıklar. 2024 itibarıyla Türkiye varlık piyasaları da bu tartışmaların içinde ürkekçe de olsa yeniden yer alıyor.

2024 rezerv paranın yaratıcıları büyük merkez bankalarının enflasyonda zafer ilanı eşliğinde parasal sıkılaştırmadan parasal gevşemeye geçişlerinin başlangıcı olacak. Normalleşme sürecinin temposunu, yeni normalin ne olduğunu 2024 içindeki ekonomik gelişmeler belirleyecek.

Türkiye ekonomisini yönetenler aklı ve bilgiyi devreye sokmanın faydalarını 2024 içinde yeniden keşfedecekler. Yakın geçmişte yapılan büyük hataların ağır maliyetlerini geniş halk kesimleri bir kez daha sırtlanıp zor bir yılı atlatmaya çalışırken, mecbur hale düştüğümüz sıcak para sahipleri Türkiye piyasalarına “yeniden girme” riskini alarak kolay kazancın tadını çıkaracaklar.

Türkiye ekonomisinin içine sokulduğu bu kısır döngüden çıkıp 2024 ötesinde çıkamayacağını ise daha uzun zaman tartışıyor olacağız. Keza bugün atılan adımlar sıcak paranın gelişini sağlayarak zemindeki oynaklığı sakinleştirici etki yaratsa da bu zeminin üzerine kalıcı değer yaratmak çok daha uzun, meşakkatli yollardan geçiyor. Mevcut iktidarın bu yolları aşacak istek ve kapasite kısıtı ise zaten apayrı bir konu olarak bir süredir hayatlarımızda.

PolitikYol

BAKMADAN GEÇME

Benzer Haberler