Sosyal Medya

Ekonomi

Emre Balıca: Ülke nereden koşuyor?

Nerede gelecek yatırımcılar? Olan gidiyor.

Emre Balıca:  Ülke nereden koşuyor?

Merhaba sevgili okurlar,

Siz bu satırları okurken ben çok uzaklarda olacağım demek isterdim. Ama değilim. Yine odamda yine bilgisayarımın başında aklıma geleni klavyeme dökmeye çalışıyorum.

Neden çok uzaklarda olmak isterdim?

Hazır yabancılar ülkeden çıkmaya çalışırken başka taraflarda ne yatırımlar var onları incelemek için uzaklaşayım dedim. Bu arada ülkeden çıkan yabancı derken bizim finansal piyasaların arbitrajını kazanç hanesine yazmaya çalışan yabancıları saymıyorum.

Cümlenin özü ülke içinde fiziki yatırım yapan ya da yapma cesareti bulan yabancılar için. Geçtiğimiz hafta okumuşsunuzdur ben de yazmıştım Koç Holding’in Ford Otomotiv ile iptal olan batarya hikayesini. Geride bıraktığımız hafta da BP Petrollerinin Türkiye’den çıkmaya hazırlandığını okuduk. HSBC zaten şube sınırlaması getiriyordu. Geldikçe geliyor üst üste.

Eee…

Nerede gelecek yatırımcılar?

Olan gidiyor.

Durun biraz şimdi. Karamsar olmayalım hemen. Sonuçta ekonomi yönetimi daha yeni geldi. Merkez Bankasının gücü ve bağımsızlığı yeni yeni hissediliyor uzun süreden sonra. Bu kadro acı reçete sunuyor olsa bile iyi bir yerlere getireceğine piyasa da inanıyor. Ve yine kabul edelim. Dün yediğimiz hurmalar bugün bizi tırmalıyor. Zamanında kullandırılan krediler, bol keseden dağıtılan paralar, katma değersiz yatırımlar o acı reçetenin ne kadar acı olması gerektiğinin sebepleri. Plansız yapılan her şeyin sonuçlarına yine seçen kişiler olarak bizler katlanıyoruz.

Yazı iyice saçma yerlere gitmeden devam edeyim. Peki şimdiki güven veren ekonomi yönetiminin farklı şeyler çabasında olsa bile sonuca ulaşabileceğine dair neden kuşkularımız var?

Basit.

Yine seçim yaklaşıyor. Elinizi paranızı koyduğunuz cebinize ya da içi iyice boşalan cüzdanınızın üzerine koyun. Korkmuyor musunuz?

Geleceğin daha da belirsizliğe gidebileceğinden. Ve bu durumun sadece bir gece yarısı kararı ile yetkin birilerinin görevinden affının istenmesine bağlı olduğundan.

Açıkçası ben öngörülebilir bir ekonomi düzeninin nasıl olduğunu unuttum. İşinizi kurarken de büyütmeye çalışırken de yapısal sorunların da bir faktör olduğunu düşünmeden edemiyorsunuz. Merkez Bankasının açıkladığı tahmini enflasyon rakamı beni tatmin etmiyor. Dürüstçe söyleyin yıl sonu dolar kurunun Merkez Bankası tahmininin bile üzerinde olacağını düşüneniniz yok mu?

Önümüzdeki dönem asgari ücret tartışmaları tekrar başlayacak. 16 bin mi olacak yoksa 18 bin mi?

Peki bu şartlarda asgari ücret yetecek mi?

O asgari ücreti ödemeye kaç firmanın gücü yetecek ve yeni kapanmaları görecek miyiz?

Yoksa hazır yeni mülteciler de geliyor oradan takviye edilmelerine ses çıkarmayacak mı devlet?

2024 küresel de yeni soru işaretleri ile zaten yaklaşıyor. ABD ve AB’nin faiz beklentileri bizi 2024 yılında da oradan oraya sürüklemeye devam edecek biz her ne kadar fark etmesek de. Savaş tedirginliğine girmiyorum bile. Coğrafyamızın her yeri karışık. Emtia ve enerji fiyatları bir o kadar belirsiz. Ama biz de benzin, motorin hep zamlı.

Karamsarlığa kapılmayın dedim de yazının sonuna gelene kadar alkolik oldum. İçim sıkıldı.

Bu tahmin edilemiyor oluşunun çözümü basit aslında.

GÜVEN.

Güven kavramının piyasa yerleşebiliyor olması. Yukarıda da bahsettiğim gibi seçim yaklaşırken Sayın Mehmet Şimşek’in akıbetini tartışmaya başladık bile. Sayın Şimşek sonrasına göre planlar yapmaya çalışanlar olduğuna bile eminim.

Ondan sonra yabancı yatırımcı bekleyin de gelsin. CDS primlerimizin 350 seviyesine gelmesini kutluyoruz yahu. Tek bir günde 900’leri gördü CDS primi unuttunuz mu?

Muhakkak unuttunuz. Çünkü bir şeyleri unutmasak ülke bu halde olmaz.

 

 

BAKMADAN GEÇME

Benzer Haberler