Çetin Ünsalan Yazdı: ‘Bakan’a göre asgari ücret yeterli…’
16 Kasım 2023Hayat şartlarının zorlaşmasından daha kötü olan ne biliyor musunuz? Yetkililerin ve insanların bunu yok sayması… Ekonomi yönetimi ısrarla ülkede insanlara karşı ‘iyisin iyi’ oynuyor ve ne yazık çok büyük bir hata yapıyor.
‘Nereden çıkarttın bunu’ diyebilirsiniz. Ben çıkartmadım, Bakan söyledi. CHP Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer, geçim sıkıntısına dair bir soru önergesi veriyor ve Bakan’dan gelen yanıt, ne yazık ki şu:
“Ülkemizde, asgari ücret net 11 bin 402,32 TL olup; bu kapsamda çalışıp aşırı yoksulluk veya açlık sınırı içinde yaşayan kişi bulunmamaktadır.” Güler misiniz; ağlar mısınız diyeceğim ama bunun pek de gülünecek bir yanı yok.
Açlık sınırlarının 13 bin TL ve üzerinde gezdiği ülkede, asgari ücret ve bir tık üzerinde maaş alanların oranının yüzde 65 olduğu araştırmalarla kanıtlanmışken, emekli maaşı açlık sınırının yarısında, biraz üzerindekiler de sınırında bulunurken, çok sayıda kişi yevmiye ile çalışıp, asgari ücrete bile ulaşamazken, daha kötüsü ciddi bir işsizlik söz konusu iken, ülkede her şeyin yolunda olduğunu söylemek…
Kaba bir hesapla, nüfusunuzun yüzde 80’i açlık sınırının altında yaşam mücadelesi veriyor; ama ülkenin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan bunu yok sayıyor. Yok sayması neden önemli?
Mesele sadece bir algı operasyonu değil. Yok saydığınız bir sorunu çözmek için de uğraşmazsınız. Yılbaşı yaklaşıp ücret artışları konuşulurken ve insanlar yetkililerin gözünün içine bakarken, bu tavır açlık seviyesinde insanlarınızın yaşamasına ses çıkartmamaktan çok daha kötü.
Ekonomi yönetiminin yıllardır sorunları yok sayan yaklaşımı, sorunları kronik ve çözümü zor hale getirirken, yeni gelen bakanların da bundan ders çıkartmamış olması, sanırım ekonominin üzerindeki en büyük risk unsuru olabilir.
Zira aynı yaklaşımı sıkıntı içinde olduğunu ifade eden çiftçiye, siftah yapamadığını vurgulayan esnafa, maliyetlerini karşılayamadığını ya da kur nedeniyle rakiplerinden pahalı kaldığını söyleyen sanayiciye de söylemeleri normal hale geliyor.
Ekonomiyi ikna ve algı üzerine kurgulamış bir yaklaşımın, ekmeğin 10 TL olduğu bir ülkede nasıl bu kadar rahatça ‘iyisiniz iyi’ oynadığını görmek gerçekten şaşkınlık verici. Hep deniliyor ya ‘ekonominin kitabını yazdık’ diye.
Aslında haklılar. Makrodan mikroya, çalışandan iş verene, işsizden emekliye kadar o kadar dramatik ve hatalı bir yaklaşım sergiliyorlar ki, geldiğimiz noktada sorunlar karşısında insanların umutsuzluğunun artması, hatta gençlerin ülkeden kaçmak için fırsat kollaması şaşıracak bir unsur olmaktan çıkarıyor.
Oysa gerçek şu: Bu ülkede insanlar geçinemiyorlar. Bu ülkede insanlar aldıkları ücretle sadece gıdalarını karşılamaya çalışıyorlar. Yani yoksul bile değiller, üstelik borçlular. Buna karşılık tavır ne? ‘Böyle bir kişi bulunmamaktadır.’ Yazık; keşke bakmak yerine görseydiniz.