IMF’den Avrupa Merkez Bankası’na faizleri yüksek tutma çağrısı

Uluslararası Para Fonu (IMF), Avrupa Bölgesi Ekonomik Görünüm Raporu’nu kamuoyuna sundu.

Rapora göre, Avrupa, Kovid-19’un neden olduğu zorluklar ve Rusya-Ukrayna savaşının tetiklediği enerji krizi sonrasında, uzun vadede fiyat istikrarını yeniden tesis etme göreviyle karşı karşıya bulunuyor.

Küresel değişiklikler ve iklim değişikliğinin, uzun vadeli büyüme sorunlarına katkı sağladığına dikkat çekilen raporda, enflasyonun yavaşlamasının hanehalklarına ve işletmelere bir miktar rahatlama sağladığı belirtildi.

Emtia fiyatları ve arz kısıtlamalarındaki azalmanın enflasyonu yavaşlatmada etkili olduğu, ancak kalıcı çekirdek enflasyonla mücadelenin daha zorlu bir görev olduğu vurgulandı.

Raporda, “Avrupa’daki merkez bankaları para politikalarını önemli ölçüde sıkılaştırdı ve hükümetler de mali destekleri azaltıyor” ifadesi kullanılarak, geçen yıl yaşanan enerji fiyat şoklarının kalıcı etkilere sahip olduğu ve daha sıkı politikaların bu yıl büyümenin yavaşlamasına katkıda bulunduğu değerlendirildi.

Buna ek olarak, büyük ölçüde imalata dayalı ekonomilere sahip Avrupa ülkelerinin, hizmetlere ve turizme daha fazla bağımlı olanlara göre daha hızlı bir şekilde yavaşladığına dikkat çekilerek, Avrupa’nın görünümünün enflasyonun kademeli olarak düşmesiyle birlikte yumuşak bir iniş yaşadığına vurgu yapıldı. Bölge genelindeki büyümenin geçen yıl yüzde 2.7’den 2023’te yüzde 1.3’e yavaşlayacağı ve 2024’te yüzde 1.5’e yükseleceği öngörüldü.

Raporda, enflasyonun kademeli olarak düşmesi beklenirken, 2023’te zayıf iç talep ve emtia fiyatlarındaki düşüşün çekirdek enflasyona yansıyacağı, ancak reel gelirlerde öngörülen toparlanmanın enflasyondaki düşüş hızını yavaşlatacağı kaydedildi.

Avrupa ülkelerinin çoğunun enflasyon hedefine 2025’ten önce ulaşmayacağına işaret edilen raporda, nominal ücret artışının enflasyonun düşüşüne karşı bir risk oluşturduğu vurgulandı.

Sonuç olarak, rapor, Avrupa’nın orta vadeli büyüme beklentilerinin azaldığını, bunun temel nedenlerinden birinin verimlilik artışının zayıflaması olduğunu ve daha yüksek ve değişken enerji maliyetleri ile arz ve ticaret ilişkilerindeki değişikliklerin üretim yapılarını etkilediğini belirtiyor.

Özellikle yüksek borçlu Avrupa ülkelerinin kamu borçlarını azaltmalarının gerektiği vurgulanarak, enflasyonun hedefe dönmesi için kısıtlayıcı para politikasının sürdürülmesinin büyük bir öneme sahip olduğu ifade ediliyor. Ciddi bir belirsizliğin olduğu enflasyonun kalıcılığı konusunda, ECB’nin bir süre yüksek politika faizlerini sürdürmek zorunda kalabileceği ve çok erken gevşemenin maliyetinin yüksek olabileceği belirtiliyor.