Ekonomi
Seyfettin Gürsel: AKP’nin seçim sistemi hesapları
AKP kurmayları uzunca bir süredir milletvekili seçim sistemini nasıl değiştirsek de bir taşla birden fazla kuşu vursak diye kafa yoruyorlardı.…
AKP kurmayları uzunca bir süredir milletvekili seçim sistemini nasıl değiştirsek de bir taşla birden fazla kuşu vursak diye kafa yoruyorlardı. Kısa süre önce basında çıkan haberlere göre değişiklik paketini nihayet tamamlamışılar. Sızan bilgilere göre sistem değişikliği ile ulaşılmak istenen başlıca üç amaç/hedef olduğunu görüyorum. AKP’li bir kurmayın diliyle kendimi ifade edersem:
- Oylarımızda bir erime olduğu görülüyor. Ama hâlâ uzak ara birinci partiyiz. Öyleyse sistemi öyle değiştirelim ki geçen seçime kıyasla daha az oy alsak bile milletvekili sayımız azalmasın hatta artsın
- HDP’nin akıbeti henüz belli değil. Eğer seçime katılırsa sistemde öyle değişiklik yapalım ki milletvekili sayısı azalsın
- Bu hedeflere ulaşmaya çalışırken seçim sistemine getireceğimiz yeni kurallarla müttefikimiz MHP’nin ayağına da basmaktan olabildiğince kaçınalım
“Böyle düşündüklerini, hedeflerinin bunlar olduğunu nereden çıkartıyorsun” diye elbette sorabilirsiniz. Dayanağım AKP’nin basına yansıyan değişiklik önerileri. Tüme varım yöntemiyle hedeflerinin bunlar olduğunu düşünüyorum. Önce değişiklik önerilerini görelim ardından her birinin ne anlama geldiğini neyi amaçladığını tartışalım ve bu yazının esas konusu olan soruyu soralım: Bu hedefleri MHP’nin ayağına bağırtacak kadar basmadan gerçekleştirmek mümkün müdür?
Basına yansıdığı kadarıyla öneriler başlıca iki noktada toplanıyor:
- Seçim çevreleri en fazla 7 milletvekili çıkaracak şekilde yeniden yapılandırılacak.
- Seçim barajı yüzde 10’dan yüzde 7’ye indirilecek.
Mevcut seçim sistemimizin inceliklerine aşina olmayan okurlarımız doğal olarak hedefler ile bu iki yeni kuralı bağdaştırmakta zorlanabilirler. Sırayla açıklamaya çalışayım.
Seçim çevrelerini daraltmak
Halen 87 seçim çevresi mevcut. İstanbul ve Ankara’nın 3, İzmir ve Bursa’nın iki seçim çevresi var. Kalan 77 ilin de her biri tek seçim çevresi oluşturuyor. Milletvekili sayısı 1-7 arasında değişen 60 il mevcut ve toplamda 226 milletvekili çıkarıyor. Bu seçim çevrelerinde bir değişiklik olmayacak.
17 ilin milletvekili sayısı 8 ila 15 arasında değişiyor. Bu illerden Konya (15 milletvekili) üç, diğerleri 4-7 milletvekiline sahip ikişer iki seçim çevresine bölünecek. Bu illerin toplam milletvekili sayısı 192.
İki ya da üç seçim çevresine sahip 4 büyük il, Bursa (20), İzmir (28) Ankara (36), İstanbul (97) ise 6-7 milletvekiline sahip seçim çevrelerine bölünecekler.
Partilerin aldıkları oy miktarına göre kazandıkları milletvekili sayısı bizim seçim sisteminde d’Hondt adı verilen bir kurala göre belirleniyor. Teknik ayrıntılarla sizi yormak istemiyorum. Bu kuralın özelliği, birinci gelen partiye aldığı oy oranına kıyasla daha fazla milletvekili kazandırmasıdır.
Örneğin 3 milletvekiline sahip bir seçim çevresinde birinci gelen parti ikinci gelen partinin üç katı oy alırsa birinci gelen parti 3 milletvekilini de alır. Rize’de olan budur. Bir de 7 milletvekiline sahip bir seçim çevresine bakalım. Birinci partinin yüzde 48, ikincinin yüzde 23, üçüncünün yüzde 11 oy, bir dördüncü partinin de yüzde 9 oy aldığını varsayalım. Bizim sistemde 7 sandalye 4, 2 ve 1 şeklinde paylaşılır. Dördüncü parti havasını alır. Yani birinci gelen parti yüzde 48 oy ile milletvekili sayısının yüzde 57’sini almış olur.
Oysa nispeten adil bir dağıtım kuralı uygulanmış olsaydı sandalye dağılımı 3, 2, 1 ve 1 şeklinde olacaktı. Böyle bir kuralın 1960’lı yıllarda uygulanmış olduğunu da bu vesileyle hatırlatmış olayım.
Bu iki örneği bizim sistemde seçim çevrelerini ne kadar daraltırsanız birinci partiye o ölçüde hak ettiğinden daha fazla milletvekili kazandırdığını anlatmak için verdim; tabi ikinci partiye esaslı bir fark atıyor ise. “Öyle ise AKP neden milletvekili sayısı sınırını 7 yerine neden 3-4 yapmıyor?” diye sorabilirsiniz.
Aslında 2016’da o meşum darbe teşebbüsü olmasaydı böyle yapacaktı. Ortalıkta daha İYİP falan yoktu. HDP için ise daraltılmış bölge yüzde 10 barajını aştığı takdirde büyük bir sorun değildi çünkü Doğu ve Güneydoğu’nun seçim çevrelerinin çoğunda birinci partiydi. Hedef MHP’yi eritip AKP’yi yüzde 39-40 oyla bile Mecliste çoğunluk yapmaktı.
Sonrasında ne olduğunu biliyorsunuz. MHP vazgeçil(e)mez müttefik oldu. Karşılığında da bırakın seçim çevrelerini daraltmayı sistem oy birleştirmesi kuralı ile tamamen öbür uca savruldu. İttifak yapan partiler için artık yüzde 10 barajı bile geçerli değildi. MHP 2018 seçimlerinde bu sayede yüzde 11,1 oyla 49 milletvekili çıkardı. AKP ise 2018’de yüzde 42,5 oyla 295 milletvekili kazanmış ama Mecliste çoğunluğu elde edememişti. Günümüzde benim bildiğim tüm anketler AKP’nin oy oranını yüzde 40’ın altında veriyor ama hala uzak ara birinci parti; seçim çevrelerini neden daraltmak istediği apaçık ortada.
Öyle ise can alıcı soru şu: Seçim çevrelerinin daraltılmasını MHP kabul eder mi? Bu sorunun yanıtını verebilmek için MHP’nin ne kadar zarara uğrayacağını kestirmek gerekir.
Daraltılmaya konu olmayacak il seçim çevrelerinde MHP 2018’de 12 milletvekili çıkarmıştı. Gelecek seçimde ülke genelinde 2-3 puan oy yitirse bile bu illerde yine bu kadar milletvekili çıkarabileceğini tahmin ediyorum.
Halen tek seçim çevresi olan 17 ilde MHP’nin milletvekili sayısı 17. Hiç oy kaybetmese bile seçim çevrelerinin daraltılması sonucu bu illerde 6 milletvekili kaybetmesi çok muhtemel görünüyor.*
Birden fazla seçim çevresine sahip ancak daraltılma ile birlikte 6-7 milletvekilli çok sayıda seçim çevresine bölünecek dört büyük ilde ise MHP 2018’de 17 sandalye kazanmıştı. İstanbul’da 8, Ankara’da 5, İzmir’de ve Bursa’da 2. Daraltılmış seçim çevreleri ile bu kez İstanbul, İzmir ve Anakara 1’de oyları oldukça düşük olduğundan hiç milletvekili çıkaramayabilir. Bursa’da ise AKP’nin oy oranı göreli olarak oldukça yüksek olduğu için yine hiç milletvekili çıkaramayabilir. Sonuçta dört büyük ilde MHP’nin, hiç oy yitirmese bile 11-13 milletvekili kaybedebileceği görülüyor.
Toparlarsak, daraltılmış seçim çevrelerinin MHP’ye 17-19 milletvekiline mâl olacağını kestirebiliriz. MHP bu koşullarda yine grup kurmaya fazlasıyla yeterli olacak sayıda milletvekili çıkarabilir ama aralarında İstanbul ve İzmir’in de bulunduğu en az 8 ilde hiç milletvekili olmamasını kabul eder mi?
Bu soruya MHP’nin vereceği yanıtı tahmin etmek kolay değil. Ödeyeceği bedel az değil ama bir de ödüle bakmak gerekir. Ödül, buna aslında beklenti demek daha doğru olur, AKP’nin seçim çevrelerinin daraltılması sonucu çıkartacağı fazladan milletvekilleri sayesinde Cumhur ittifakının Mecliste çoğunluğu koruması olacaktır. Ayrıca MHP bazı siyasal ödünler de elde edebilir. MHP’nin seçim çevrelerinin daraltılmasına nasıl bir tepki vereceğini doğrusu merakla bekliyorum.
Bu bedel-ödül hesabı AKP’nin seçim çevresi üst sınırını neden 7 milletvekilinden çizdiğini de sanırım açıklıyor. Sınır daha düşük tutulsaydı MHP için kırmızı çizgi muhtemelen aşılmış olacaktı. Daha yüksek bir sınır ise Cumhur ittifakının düşük oyla çoğunluk hedefini zora sokacaktı.
Seçim barajı neden yüzde 7’ye indiriliyor?
AKP’nin barajı indirmeyi ne amaçla gündeme getirdiği biraz gizemli. Gizemli çünkü oy birleştirmesi kuralı yerinde durduğu, MHP de AKP ile ittifak yaptığı sürece MHP’nin baraj sorunu yok. Dahası bu yeni çıta HDP’nin barajı geçmesini de garanti altına alıyor. Öyleyse bu hamlenin amacı nedir?
Yazının tamamı burada.