Döviz
Prof. Dr. Selva Demiralp: Merkez Bankası’nın faiz artırımları, enflasyondaki yükseliş trendini tersine çevirmeye yeter mi?
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) dünkü toplantısında politika faizini 500 baz puan daha artırarak yüzde 30 seviyesine çekti. Karar öncesi piyasa beklentileri oldukça geniş bir banda yayılmıştı. Bu durum para politikasının benimsediği duruşun netlik kazanmamış olmasından kaynaklanıyordu. Dünkü karar, yolun bundan sonrasında TCMB’nin daha agresif ve kararlı bir dezenflasyon politikasına geçtiğine dair beklentileri güçlendirdi.
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) dünkü toplantısında politika faizini 500 baz puan daha artırarak yüzde 30 seviyesine çekti. Karar öncesi piyasa beklentileri oldukça geniş bir banda yayılmıştı. Bu durum para politikasının benimsediği duruşun netlik kazanmamış olmasından kaynaklanıyordu. Dünkü karar, yolun bundan sonrasında TCMB’nin daha agresif ve kararlı bir dezenflasyon politikasına geçtiğine dair beklentileri güçlendirdi.
Faiz artışının büyüklüğü ve metindeki açıklamalar ışığında edindiğim izlenim faiz artışlarına bir miktar daha devam edileceği ve politika faizinin geldiği seviyelerde uzunca bir süre tutulacağı şeklinde.
Geçmişe dönüp baktığımızda Mayıs 2023 seçimleri sonrası para politikasında iki kademeli bir düzeltme yaşadığımızı söyleyebiliriz.
Para politikasında birinci dönem: Haziran-Temmuz 2023
Birinci dönem, 3 Haziran’da ortodoks politikalara yakınlığı ile bilinen Mehmet Şimşek’in Hazine ve Maliye Bakanlığına gelişi ile başladı. 9 Haziran’da Hafize Gaye Erkan’ın TCMB Başkanı olarak atanması ile devam edip 27 Temmuz’daki enflasyon raporu toplantısına kadar devam etti.
Göreve başlarken yüzde 73 seviyesinde bir enflasyon ve yüzde 8,5 seviyesinde bir politika faizini devralan yeni ekipten umutlar büyüktü.
Kredibilitesi ciddi şekilde erozyona uğramış ve yeni bir sayfa açmaya niyetlenmiş bir merkez bankası açısından ilk faiz kararı önemli bir sinyal değeri taşır. Bu nedenle ilk faiz artışının büyüklüğüne dair beklentiler minimum 1000 baz puandan başladı ve 2000 baz puana kadar geniş bir yelpazeye yayıldı.
Gelgelelim ilk toplantısında sadece 650 baz puanlık bir faiz artırımına giden Merkez Bankası sonraki toplantıda hızla vites küçültüp 250 baz puanlık bir faiz artışı ile yola devam etti. Bu sebeple, her ne kadar doğru yolda atılmış önemli adımlar olsa da düşük dozda uygulanan ilacın son 1,5 yılın hasarına derman olamayacağı kısa sürede ortaya çıktı.
Geçmiş dönemde kura yapılan yoğun müdahale geri çekildiği için kurdaki değer kaybı daha da hızlandı ve yeni bir enflasyon dalgası yarattı. Bunların üzerine maaş ayarlamaları, dolaylı vergiler ve akaryakıt zamları eklenince ironik bir şekilde faizler artarken yıl sonu enflasyon beklentileri de yüzde 70’lere ulaştı.
Enflasyon görünümündeki bu hızlı kötüleşmeye karşılık Enflasyon Raporu toplantısında “gerekli görülürse” ve “kademeli” faiz artışlarına gidileceğinin not edilmesi “elden gelen bu kadar” mesajını vererek ileriye yönelik faiz artışı beklentilerini önemli ölçüde sınırladı.
Para politikasında ikinci dönem: Ağustos 2023 sonrası
Piyasaları faiz artışlarının söneceğine hazırlayan Enflasyon Raporu toplantısından bir gün sonra Para Politikası Kurulu’na (PPK) üç yeni üye atandı. Cevdet Akçay gibi piyasa ve yabancı yatırımcılar nezdinde oldukça saygın bir yere sahip olan isimlerin de yer aldığı yeni ekip ilk toplantısında 750 baz puanlık “jumbo” faiz artışı ile piyasaları selamladı.
Dün gelen 500 baz puanlık ilave faiz artışı ile politika faizi yüzde 30’a yükselirken, metinde 2024 için yıllık enflasyon hedefi olan yüzde 33’ün tutturulması konusunda TCMB’nin “kararlı olduğu” ifadesi yer aldı.
Merkez Bankası yıl sonuna kadar bir faiz artışı daha yaparak politika faizini yüzde 35’e çekerse, koymuş olduğu enflasyon beklentisi üzerinden hesaplanan reel faiz pozitife geçecektir.
Peki faizlerde bu seviye, enflasyondaki yükseliş trendini tersine çevirmeye yeter mi?
Tamamı burada.