Reel Sektör
Recep Erçin: Ülkeyi sömürdüler vergiden kaçındılar
Hafta içinde kaleme aldığımız, “Firmalar kâr katlıyor, fatura ücretliye çıkıyor” başlıklı köşe yazımız ekonomi camiasında ses getirdi. En son baktığımda…
Hafta içinde kaleme aldığımız, “Firmalar kâr katlıyor, fatura ücretliye çıkıyor” başlıklı köşe yazımız ekonomi camiasında ses getirdi. En son baktığımda sosyal medya hesabımdaki paylaşım 96 binden fazla görüntüleme almıştı. Esasen herkesin bildiği bir gerçeği devletin resmi istatistik kurumu TÜİK’in Sektör Bilançoları istatistiklerine dayanarak temellendirdik ve mevcut ekonomi yönetiminin vergilendirme politikasının hatalarına yeniden işaret ettik. Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek belki geçen iki ayda bütçeye 100 milyar TL bütçe fazla verdirmeyi başardı fakat geçen dönemde elde edilen haksız servet artışı ve rantlar vergilendirilmediğinden bütçenin yükünü vatandaşın sırtına yıktı. Toplumun geniş kesimlerinde hatta Cumhurbaşkanı Erdoğan’a kayıtsız şartsız oy veren dostlarımızda bile bu politikaya itiraz var.
BANKALAR DA OLMASA!
Bu yazımda sizlere birkaç veri biraz da özel sohbetlerden notlar aktaracağım. Evvela hafta içinde kaleme aldığımız yazıdaki tespitimizi anımsatalım: “2019’dan 2022’ye sektörlerin toplam net kâr artışını tamı tamına yüzde 506 olarak hesapladık. İmalattaki bu artış yüzde 556 ve perakendede yüzde 732 oldu. Aynı dönemde TÜFE’deki artış yüzde 156 düzeyinde kaldı. Yİ-ÜFE’deki artış da yüzde 345 seviyesinde kaldı. Ne TÜFE ne ÜFE firma net kâr artışlarına yaklaşamadı.”
İlaveten bütçe sonuçlarına bir bakalım: 2019 yılında 78.8 milyar TL’lik kurumlar, 162.7 milyar TL’lik de gelir vergisi tahakkuk etti. 2022 sonunda kurumlar vergisi tahakkuku 507 milyar TL’ye, gelir vergisi de 356 milyar TL’ye yükseldi. Kurumlar vergisinde yüzde 443 oranında, gelir vergisinde ise yüzde 118 oranında artış olduğu görülüyor. Kurumlar vergisindeki yükselişin önemli bir kısmının 2022’deki banka kazançlarındaki rekor artıştan geldiğini biliyoruz. Çünkü bir önceki yıl 2021’de kurumlar vergisi tahakkuku 178 milyar TL’de kalmıştı. Bankalar birçok düzenlemeye tabi olduklarından vergiden kaçınmaları söz konusu değil. Zaten kamu bankaları ve Merkez Bankası kazançları burada yükü sırtlıyor.
TÜSİAD BAŞKANI NEDEN SUSTU?
Tam da bu noktada geçenlerde sohbet ettiğimiz eski bir ihracatçı birlik başkanının şu sözü aklıma geldi: “Recep bey. Enflasyonun çok altında faizlerle krediler verildi. Bana da geldiler. Almadım. Banka ‘al KKM’ye koy, dövize koy’ dedi. Ahlaksız teklif. Almadım. Ama alanlar oldu. Alana niye aldın diyemeyiz ama devleti soydular. Haksız kazançlar elde ettiler. Sistem yanlış kurulunca kaynaklar boşa gitti.” Yine halen görevde olan bir başka ihracatçı birlik başkanı da daha önceki bir sohbetimizde, “Ülkeyi soyuyorlar.” diye feveran etmişti.
Önceki akşam TÜSİAD Başkanı Orhan Turan’ın HaberTürk TV yayınında kanalın ekonomi müdürü Zeliha Saraç’ın “servet ve rant vergisi” sorusu üzerine sus pus kaldığı görünce bu sohbetler aklıma geldi. Sonra da açtım TÜSİAD’ın kurumsal sitesine bir baktım. Orada şöyle yazıyordu: “Kurumlar vergisinin yüzde 80’ini öder.”
Herkes Orhan Turan’a yüklendi ama kendisi de tanıdığım için neden sessiz kaldığını anladım. Başkan Turan kalkıp “Destekliyoruz” dese zaten üyeleri kurumlar vergisini aşağı yukarı hakkıyla ödüyor, ödemeyen kesimler yine bu servet ve rant vergisinden de bir şekilde kaçınacaklar. Kabak yine vergisini layıkıyla ödeyenlerin başına patlayacak.
İşte o eski birlik başkanı ile sohbet ederken dile getirdiği bir söylemi daha bu satırları yazarken hatırıma geldi: “Mecburen vergiden kaçınmak, kaçırmak zorundasın. Bunu yapmazsan rekabet gücünü kaybediyorsun. Devlet de bunu biliyor. Sistemi iyi kurmazsan, kanunu, kuralı uygulamazsan bu oluyor. Ödemeyenin yanına kalırken ödeyen haksız rekabete uğruyor.”
PARALARI NEREYE KAÇIRDILAR?
Cumhurbaşkanı Erdoğan 2018 DEİK Genel Kurulu’nda yaptığı konuşmada, “Her kim işini, ticaretini, yatırımlarını büyütmek, geliştirmek, yaygınlaştırmak için değil de para kaçırmak için böyle bir yola tevessül ediyorsa kimse kusura bakmasın onu da affetmeyiz.” demişti. Cumhurbaşkanı 2017 yılında partisinin Muş il kongresinde de, “Bazı iş adamlarının varlıklarını yurt dışına kaçırma gibi gayretleri olduğunu duyuyorum. Bunların hiçbirine kabinedeki arkadaşlarımız çıkış için asla izin vermemelisiniz. Çünkü bu adımlar ihaneti vataniyedir.” ifadelerini kullandı.
Belli ki geçen dönemde palazlanan bazı kesimler 2018’de başlayacak zor dönemi görüp kazançlarını yurt dışına kaçırdılar. Esasen o kesimler 2018-2023 döneminde de kazandıklarını yata, kata, kasalardaki altın, döviz ve elmaslara aktardılar.
Oysa dünyada bile iş o hale geliyor ki ABD Başkanı Biden, ABD’de üç büyük otomotiv şirketinde etkili olan grevlerle ilgili şirketlere çalışanlarla kârlarını paylaşma çağrısı yaptı. Alman iktisatçı Isabella M. Weber’in bayraktarlığını yaptığı “şirketlerin aşırı kazançları kaynaklı enflasyonist etki” ve bu kazançların hakkıyla vergilendirilmesine yönelik akım gittikçe güçleniyor. Ülkemizde de bu yönde bir ses yükseliyor. “Vergide adalet” diyen Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz bakalım sözünü tutup gerçek bir reform adımını önümüzdeki günlerde atabilecek mi?
Yazarın izniyle Aydınlık.com.tr yeniden yayınlandı