Güldem Atabay
Güldem Atabay: Küreselleşme evrildi, yeni ticaret zincirinde Türkiye’nin yeri yok…
Türkiye’nin IMEC projesinden dışlanışı, Rusya’dan S400 alarak F35’ten atıldıktan sonra şimdi F16’da ilerlese ABD ile ilişkilerini düzene soktuğuna sevinecek Türkiye hükümetine tercihlerini hatırlatan, Ukrayna işgali ardından Putin’le devam eden sıcak ilişkilerinin temsili maliyeti niteliğinde.
Hafta sonu Hindistan’da tamamlanan G20 toplantısında Ukrayna işgali ile iyice belirginleşen küreselleşmede geo-ekonomik bölünme iyice şekillendi. Hindistan, Avrupa Birliği, İtalya, Fransa, Almanya, Suudi Arabistan ve ABD yeni bir ticaret rotası açıkladı. Ürdün ve İsrail’i de kapsayacak Hindistan-Orta Doğu-Avrupa Ekonomik Koridoru’nu (IMEC) hayata geçirecek anlaşma imzalandı.
Hindistan Başbakanı Modi G20 G20 zirvesinde koridoru duyururken IMEC’nin küresel bağlantı ve sürdürülebilir kalkınmada yeni bir dönemi başlatacağını, koridorun, “Hindistan, Batı Asya ve Avrupa arasında ekonomik entegrasyonun temel aracı” olacağını ilan etti.
Proje, G7 ülkelerinin gelişmekte olan ülkelerde altyapı açığını kapatmayı amaçladığı Küresel Altyapı Yatırım Ortaklığı (PGII) girişimi altında geliştirilecek.
Projenin fiziki olarak içinde yer almayan ABD’nin hedeflerine uygun şekilde IMEC projesi en kestirme ifadeyle küresel üretim merkezi olarak dünyanın ikinci büyük ekonomisi Çin’in Kuşak ve Yol Girişimi’nin (BRI) önünü kesmeyi, dolayısıyla Çin’in yavaşlayan ekonomisine rağmen artan küresel gücünü dengelemeyi hedefliyor.
Hindistan’ı ise ülke olarak Çin’e karşı izlediği pasif direnişten doğrudan arenada karşısına ekonomik ve politik rakip olarak çıkarıyor.
Projenin maliyeti resmi olarak açıklanmadı. Ancak katılan ülke başına en az 20 milyar dolarlık altyapı harcaması yapılacağı hesaplanıyor.
IMEC HANGİ YOLLARDAN, HANGİ DENİZLERDEN ÇALIŞACAK?
Geo-ekonomik projede buzdağının görünen amacı nakliye maliyetlerini ve sürelerini düşürmek. Planlanan gemi-tren transit ağı iki koridordan oluşacak: “Doğu Koridoru” Hindistan’ı Arap Körfez ülkeleri ile bağlayacak, “Kuzey Koridoru” Arap Körfezi’ni Avrupa ile birleştirecek.
Bu rotaya dahil olan ülkeler mal ve hizmetlerin geçişi yanında temiz hidrojen ihracatı için borularla birlikte daha güçlü elektrik ve dijital bağlantı için de kablo ağı döşeyecekler.
Hindistan ve batıyla etkileşimli, daha güvenli ve refah bir Orta Doğu bölgesi de yan amaçlardan önemli bir tanesi.
BRI hattının bir kısmının Pakistan işgali altındaki Keşmir’den geçmesi Hindistan ile Çin arasında büyük bir anlaşmazlık noktasıyken, İran’dan geçerek Türkiye’ye uzanması da ABD ile gerginlik yaratmakta.
HİNDİSTAN’IN ÇİN’E KARŞI HAMLESİ Mİ?
Bu koridor, dar açıdan ihracatını katlayacak Hindistan’ın Çin’in Kuşak ve Yol Girişimi’ne (BRI) karşı bir yanıtsa, geniş açıdan ABD’nin Çin’le verdiği ekonomik savaşta önemli bir kazanç.
ABD ve Çin arasındaki jeopolitik gerilimlerden endişe duyan küresel şirketler daha rahat şekilde Çin’den uzaklaşarak Hindistan’a yönelecek. İklim Krizi’ne bağlı fosil yakıt tüketiminde düşüş hızlandığında petro-dolar zengini Orta-Doğu ülkeleri küresel ticaretteki varlıklarını ve kaynaklarını çeşitlendirmiş olacak. İsrail etrafında şekillenen Orta Doğu kaynaklı gerilimlerde ortak ticaret hattı sayesinde normalleşme başlayabilecek.
TÜRKİYE KUŞAK VE YOL GİRİŞİMİ’NDE VARDI, IMEC’TE NEDEN YOK?
2013’te başlatılan ve Çin’in şimdiye kadar 1 trilyon dolar harcadığı BRI projesi, Asya, Afrika, Avrupa ve Latin Amerika’daki ülkeleri birleştirmek için geniş bir demiryolu, enerji boru hatları ve karayolu ağı kurmayı amaçlıyor. Çin şimdiye kadar proje için 150’den fazla ülke ve 30 uluslararası kuruluşla işbirliği belgeleri imzaladı. Orta Doğu ve Avrupa arasındaki bağlantı İstanbul’dan geçiyor.
BRI hattının bir kısmının Pakistan işgali altındaki Keşmir’den geçmesi Hindistan ile Çin arasında büyük bir anlaşmazlık noktasıyken, İran’dan geçerek Türkiye’ye uzanması da ABD ile gerginlik yaratmakta. Çin kendi ekonomisi yavaşlarken son dönemde 8 trilyon dolarlık proje için harcama sınırları getirmesi tam da küresel ekonomik büyümenin yavaşlamasına, faizlerin yüksek enflasyon nedeniyle arttığı dönemde geldi. Bu durum BRI’nin geçtiği düşük gelirli ülkeler için bir “borç tuzağı” oluşturmakla, bu ekonomileri Çin’den yardım bekler konuma düşürmekte.
Türkiye, BRI kapsamında Orta Koridor’da bulunuyor ve coğrafi konumu, genç nüfusu ile küresel ekonomideki yeri bu projenin en büyük parçalarından birini oluşturuyor. Asya ve Avrupa’nın jeostratejik bir bağlantısı olarak, BRI’dan ticari çıkarları olacağını düşünüyor.
Türkiye’nin 2015 yılında Kuşak ve Yol Girişimi’ne dahil edilmesi, Türk iş dünyası ve hükümetinin Çin kaynaklı büyümeyi tetikleyici yatırımlar için beklentilerini artırdı. Çin’in Türkiye’ye olan yatırımları son yıllarda önemli ölçüde artmış olsa da Batı’dan gelen yatırımlarla karşılaştırıldığında oldukça sınırlı. Üstelik, Çin teknoloji şirketlerinin Türkiye’deki faaliyetlerinin genişlemesine rağmen, Çin’in Türkiye’ye olan yatırımlarının yarısından fazlası düşük katma değerli üretim, hammadde çıkarma ve Çin ürünlerinin pazarlamasından oluşmakta. Özetle, Çin ve Türkiye arasında ticari ilişkilerde ve yatırım açısından alınabilecek daha çok yol olsa da kültürel farklar ve ilişkilerin zayıflığı bu potansiyelin gerçekleşmesine şimdiye dek engel oldu.
Akdeniz’e açılarak Yunanistan’ın Pire Limanı’ndan Avrupa’ya uzanan bu “Küresel Güney” projesinde Türkiye’nin teğet geçilmiş olması AKP yönetimindeki Türkiye’nin dış ilişkilerdeki başarısızlık seviyesinin elle tutulur hâli.
Pandemi ve Rusya’nın Ukrayna işgali ile küreselleşmenin değişimi, tedarik zincirlerinin “yakın ve güvenilir ortaklarla maliyetin ikinci plana atılarak yeniden kurulması” BRI projesini de sekteye uğratmakta.
Pandemi ve Ukrayna işgali dinamiklerini dikkate alarak şekillenen IMEC’te ise Türkiye projeye dahil değil. Türkiye ve Hindistan arasındaki ekonomik ilişkilerin zayıflığı bu dışlanmanın bir nedeni.
Ancak asıl nedeni IMEC’in ABD’nin finansal destek de sunarak Çin’e karşı empoze ettiği bir proje olması.
Türkiye’nin IMEC projesinden dışlanışı, Rusya’dan S400 alarak F35’ten atıldıktan sonra şimdi F16’da ilerlese ABD ile ilişkilerini düzene soktuğuna sevinecek Türkiye hükümetine tercihlerini hatırlatan, Ukrayna işgali ardından Putin’le devam eden sıcak ilişkilerinin temsili maliyeti niteliğinde.
Hindistan’dan başlayarak 51 milyar dolar sözüyle Erdoğan’ın yeniden değerli dostu olan Birleşik Arap Emirlikleri’nden Arap yarımadasına bağlanan, Suudi Arabistan’dan geçip İsrail’den Akdeniz’e açılarak Yunanistan’ın Pire Limanı’ndan Avrupa’ya uzanan bu “Küresel Güney” projesinde Türkiye’nin teğet geçilmiş olması AKP yönetimindeki Türkiye’nin dış ilişkilerdeki başarısızlık seviyesinin elle tutulur hâli.
Politikyol