Döviz
Gedik Yatırım Strateji Raporu: Seçimlerin ardından ekonomi politikaları normalleşiyor, kalıcılığın sağlanması önemli…
Yeni Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek görevini devralırken Türkiye’nin rasyonel bir zemine dönme dışında bir seçeneği kalmadığını belirterek, temel…
- Yeni Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek görevini devralırken Türkiye’nin rasyonel bir zemine dönme dışında bir seçeneği kalmadığını belirterek, temel ilkelerinin şeffaflık, öngörülebilirlik, tutarlılık ve uluslararası normlara uygunluk olacağını söyledi. Bu açıklamaların son yıllarda uygulanan heterodoks politika setinden bir dönüş (ekonomi politikalarında normalleşme) sinyali içerdiğini söyleyebiliriz.
- Politika faizinin 22 Haziran’daki PPK toplantısında %25’e yükseltilmesini ve sonraki toplantılarda artışların devam edeceğine dair net bir sinyal verilmesini bekliyoruz. Politika faizinin sonrasında %35 seviyesine kadar yükseltilebileceğini düşünüyoruz.
- Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın faizler konusunda kendisinin aynı noktada olduğu söylemi ise, atılacak adımların daha küçük ölçekli kalabileceği yönünde soru işaretleri yaratıyor. Ek olarak, PPK üyelerinin yerlerini koruması da, ekonomi politikaları kısa vadede normalleşse bile ileride geri dönüş olabileceği şüphelerini besliyor.
- İleriye dönük ekonomi politikalarının öncelikli hedefinin iç talebi ve dolayısıyla döviz talebini sınırlamak üzerine yoğunlaşacağını düşünüyoruz. Bunu sağlamak üzere, politika faizinin seviyesinden bağımsız olarak, bankalar üzerindeki bazı makroihtiyati düzenlemelerin gevşetileceğini (ya da bir noktada kaldırılacağını) düşünüyoruz.
- Ekonomi yönetiminin hem ihracatı desteklemek hem de yıllık %60-70 temposuyla artış gösteren tüketim malı ithalatını sınırlandırmak için TL’nin kademeli olarak değer kaybetmesine izin vermeye devam etmesi beklenebilir.
- Ancak, kur korumalı mevduat (KKM) büyüklüğünün 125 milyar $’a ulaşmış olması nedeniyle, TL’deki sert değer kayıpları kamu için çok büyük bir yük doğuracağından, bu değer kaybının ölçülü olarak gerçekleşmesi istenecektir. Mevcut kur seviyeleri üzerinden yaptığımız kaba hesaplar, KKM için yapılması gerekecek ek ödemelerin şimdiden 350 milyar TL’yi aştığına (önümüzdeki 3-4 aylık döneme yayılacak şekilde) ve bunun 150 milyar TL’ye yakın kısmının da Hazine tarafından karşılanması gerektiğine işaret etmekte.
- Ekonomi yönetiminin dış ticaret dinamikleri, enflasyon, döviz talebi, KKM kaynaklı maliyetler gibi çeşitli faktörleri bir arada değerlendirerek, 1990’lardaki “yönetilen dalgalı kur” rejimine benzer bir strateji izleyebileceğini düşünüyoruz. Bu strateji, dış ticaret dinamiklerini dengelemeye ve büyüme kompozisyonunu iç talepten ihracata kaydırmaya yardımcı olabilir. Ancak, böyle bir stratejinin kur-enflasyon sarmalına yol açarak enflasyonun yüksek kalmasına yol açabileceğini de belirtmek gerek.
- $/TL kuru için sene sonu tahminimizi 24,50’den 26,00 seviyesine, yıllık ortalama tahminimizi de 21,75’ten 22,50’ye yükseltiyoruz. Bu da yılın ikinci yarısında $/TL için ortalama yaklaşık 25,00 civarı bir seviyeye işaret ediyor.
- Önümüzdeki dönemde EYT düzenlemesi, seçim döneminde verilen vaatler, KİT’lere (BOTAŞ’a) transferler ve en önemlisi deprem bölgesinin yeniden inşası kaynaklı harcamalar bütçeye çok önemli bir yük doğuracak. Buna göre, önümüzdeki aylarda çeşitli vergi artışlarına gidilmesi kuvvetle muhtemel görünüyor. Buna karşın, 2023 sonu bütçe açığı/GSYH oranının %6,0’nın altında kalmasının oldukça zor göründüğünü söyleyebiliriz.
- Politika faizi arttırılsa ve zaman içinde iç talebin bir miktar yavaşlatılması sağlansa bile, önümüzdeki aylarda kur geçişkenliği enflasyon üzerinde oldukça belirleyici olacak. Kur geçişkenliği ile birlikte hizmet enflasyonundaki katılık ve gündeme gelmesi muhtemel vergi artışlarına bağlı olarak, TÜFE enflasyonunun yılın ikinci yarısında yeniden yükselişe geçerek sene sonu yaklaşırken %50 seviyelerine doğru yükselmesini bekliyoruz. Bu bağlamda, sene sonu TÜFE enflasyonu tahminimizi de %51’den %55’e yükseltiyoruz.
- Tüm yıl için %3,0 civarında bir GSYH büyümesinin makul göründüğünü düşünüyoruz. Bununla beraber deprem bölgesinin yeniden imarı için yapılacak harcamalar ve çeşitli seçim vaatlerine ilişkin olarak artacak bütçe harcamaları nedeniyle risklerin halen yukarı yönlü olduğunu söyleyebiliriz.
- Cari açığın Haziran/Temmuz itibariyle 60 milyar $ civarını gördükten sonra, yılın ilerleyen bölümünde, özellikle enerji ithalat maliyetindeki ve muhtemelen net altın ithalatındaki gevşemeye bağlı olarak gerilemesini ve yılı 50 milyar $ civarında (GSYH’nin yaklaşık %5,0’i) tamamlamasını bekliyoruz.
Gedik Yatırım Raporu, yazar Başekonomist Serkan Gönençler