Döviz
Gözler Merkez Bankası’nın faiz kararında; ekonomistlerin görüşü ne yönde, nasıl bir karar bekliyorlar?
Merkez Bankası’nın 27 ay sonra ilk faiz artırımını 22 Haziran tarihli toplantısında gerçekleştirmesi bekleniyor. Toplantıya ilişkin tahminler yüzde 12’den yüzde…
Merkez Bankası’nın 27 ay sonra ilk faiz artırımını 22 Haziran tarihli toplantısında gerçekleştirmesi bekleniyor. Toplantıya ilişkin tahminler yüzde 12’den yüzde 40’a kadar çıkarken, yeni Merkez Bankası Başkanı Hafize Gaye Erkan, ilk sınavını verecek.
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) Para Politikası Kurulu (PPK), yarın saat 14.00’de faiz kararını açıklayacak. Beklentiler, Merkez Bankası’nın Mart 2021’den sonra ilk kez faiz artırımına gitmesi yönünde.
TCMB’nin son faiz artırımını yaptığı Mart 2021’de politika faizini 200 baz puan artırarak yüzde 17’den yüzde 19’a yükseltilmiş, kararın ardından Başkan Naci Ağbal görevden alınmıştı. Ağbal yerine ise kararı “Bu operasyonu kim adına çektiniz” manşetiyle sert bir şekilde eleştiren Yeni Şafak’ın köşe yazarı Şahap Kavcıoğlu getirilmişti.
Faiz tahminleri yüzde 12’den yüzde 40’a uzanıyor
Merkez Bankası’nın politika faizini yükseltmesi yönünde görüş birliği olsa da, faiz artırımının boyutuna dair tahminler geniş bir aralıkta değişiyor. AA Finans’ın PPK anketinde faiz tahminleri yüzde 12 ile yüzde 30 aralığında, Reuters’ın anketinde ise yüzde 12,5 ile yüzde 30 aralığında gerçekleşmişti. AA anketinde medyan tahmin yüzde 19,25, Reuters anketinde yüzde 20 seviyesinde.
Merkez Bankası’nın “Piyasa Beklentileri Anketi” verilerinde ise politika faizi beklentisi yüzde 17,5 olarak tespit edilmişti. Küresel bankaların TCMB’ye ilişkin tahminlerinde de ayrışma görülüyor. ABD merkezli banka Goldman Sachs’ın politika faizinin tek seferde yüzde 40’a çıkarılacağı yönündeki beklentisi, diğer tahminlerden radikal bir şekilde ayrışıyor.
JP Morgan, Bank of America, Citibank faizin yüzde 8,5’ten yüzde 25’e, Morgan Stanley ise yüzde 20’e çıkarılacağı görüşünde. Standart Chartered’ın faiz öngörüsü ise yüzde 14 seviyesinde. Moody’s ise faizin yüzde 25-30 aralığında olmasını bekliyor.
Erdoğan faiz tutumunu değiştirmedi
Faiz tahminlerinde geniş bir aralık olmasının en önemli nedenlerinin başında yeni Merkez Bankası Başkanı Hafize Gaye Erkan‘ın sözel yönlendirme yapmaması ve para politikasına dair konuşmaması geliyor. Para politikasına dair en somut ifade AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan‘dan gelmişti. Erdoğan, faiz konusundaki tutumunun değişmediğimi ima ederek; “Tabii bazı arkadaşlar ‘Cumhurbaşkanı faiz politikalarında ciddi bir değişime mi gidiyor’ gibi bir yanılgının içine düşmesin. Ben burada aynıyım. Ama Hazine ve Maliye Bakanımızın şu andaki düşüncesi noktasında, biz tabii kendisine burada atacağı adımları süratle, rahatlıkla Merkez Bankası’yla beraber atmasını kabullendik, ‘hayırlı olsun’ dedik ve bu şekilde de enflasyonu tek haneye düşürmekteki kararlılığımızı da bildirdik.” demişti.
Ekonomi kökenli olan Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz ise bu hafta yaptığı açıklamada “Faiz kararında güncelleme ihtiyacı doğabiliyor” diyerek değişim sinyali vermişti.
MHP lideri Devlet Bahçeli de, partisinin 20 Haziran 2023 tarihli toplantısında, faizlerin artırılmasına yeşil ışık yakarak, “MHP’nin faize karşı bakışı bellidir, değişmemiştir. Teorik ve pratik uygulamada faiz artışı, yatırımı caydıran, üretim çarkına çomak sokan, kredi ihtiyacını pahalılandıran politik bir tercihtir. Ancak Türkiye’nin ekonomik istikrarı elde etmesi için alınması gereken kısa dönemli ve bazen de can yakan tedbirler vardır, bugünkü külfete katlanmak kaçınılmaz hale gelmektedir” ifadelerini kullanmıştı.
Ekonomistlerin beklentisi yüzde 20 seviyesinde
T24’e değerlendirmelerde bulunan finans piyasaları uzmanı İris Cibre, 1000-15000 baz puanlık faiz artırımı beklerken, ekonomist Güldem Atabay ise faizin yüzde 20-25 seviyesine çıkarılacağını tahmin ediyor.
Koç Üniversitesi Öğretim Üyesi iktisatçı Prof. Dr. Kamil Yılmaz ise Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek‘in geçen hafta cuma günü bankalarla yaptığı toplantının ardından çıkan kulis bilgilerinin faizin yüzde 16 – yüzde 18 aralığında olacağını işaret ettiğini belirterek “Bu faiz oranının yerli ve yabancı yatırımcıları TL varlıklara geri dönmeye ikna edecek seviyeden çok daha aşağıda olması ‘light ortodoks’ politikanın bile uygulanmasında zorluklar olduğu anlamına gelir” yorumunu yaptı.
“En az yüzde 25’e çıkarılmalı”
Yılmaz, Mehmet Şimşek’in enflasyonu tek haneye düşürmek için politika faiz oranını iç talebi daraltacak bir seviyeye çıkartacak “sert ortodoks” politika uygulaması gerektiğini söyledi. Yılmaz, “Sonbahardan itibaren döviz sıkıntısının geri gelmesi kaçınılmaz. Bu yöndeki beklentileri kırmanın tek yolu Haziran’da faizi en az yüzde 25’e çıkarmak ve Temmuz ve Ağustos’ta gelecek artışlarla birlikte yaz sonunda politika faiz oranının yüzde 35-40’ın civarında olacağının sinyalini vermek.” dedi.
“Faiz artırımlarında yavaş kalınmasına piyasadan olumsuz tepki gelebilir”
İris Cibre, faiz kararının çok önemli olduğunu vurgulayarak “Mesela 500 baz puan artırılması ‘Süreç çok yavaş ilerleyecek’ şeklinde yorumlanır. Ancak beklediğimiz oranlarında artış gelirse sıkı para politikasına, ortodoks politikalara geçiş daha hızlı olacaktır. Enflasyonun yavaşlamasıyla, durgunluk dönemine geçilecek, kurun dengelenmesi ve piyasalardaki kredi aktarım mekanizmasının tamiri çok daha hızlı olacaktır. Sene sonuna kadar stabilizasyon olursa seçimlere daha yumuşak bir enflasyon ve kurla gitme ihtimali artacaktır. Çok yavaş gidilmesi piyasalarda risk olarak algınacaktır. Kur da enflasyonun da üzerinde sert hareketler yapabilir, zaten Ağbal döneminden dolayı korkan yabancının girişi sekteye uğrayabilir” açıklamasını yaptı.
“PPK metni inandırıcı olmalı”
Atabay ise Erkan’ın para politikasına dair görüşlerini açıklamaması nedeniyle basında çıkan kulis haberler ile tahminler yapıldığını belirterek “PPK metni çok önemli. Metin inandırıcı olmalı, enflasyonla mücadele ve faiz artırımlarına devam edilecek mesajı verilmeli” diye konuştu.
Ekonomistler, yeni Merkez Bankası Başkanı Hafize Gaye Erkan’ın geniş kesimlerce tanınmadığı için faiz kararı ve karar sonrası yayımlanacak metnin Erkan’a dair görüşlerin biraz daha netleşmesini sağlayacağını düşünüyor. Cibre, Erkan’a dair “pozitif” olduğunu belirterek “Kendisi göreve gelir gelmez PPK toplantısı olması şansızlık yaratıyor olabilir. Kısa bir sürede raporları inceleyecek, verilere bakacak, TCMB personeliyle tanışacak… O şansızlığı yaşadı. PPK metniyle beraber sonrasında açıklamalar yapacaktır diye düşünüyorum.” ifadelerini kullandı.
“Kavcıoğlu görevden uzaklaştırılmalı”
Güldem Atabay, Bakan Şimşek’in ve Hafize Gaye Erkan’ın görev sürelerini tamamlama ihtimalini düşük görüyor. Atabay, Erdoğan’ın faize ilişkin yaptığı açıklamayı gündeme getirerek “Bu sistemde son karar Erdoğan’ın oluyor” şeklinde konuştu.
Kamil Yılmaz, yeni ekonomi yönetiminin güven vermesi için yarın açıklanacak faiz kararının önemli olduğuna dikkat çekerek “Önden gelecek güçlü bir faiz artışının ardından Bakan ve Başkan’ın geçmişte yükselen enflasyona rağmen politika faizini indirmekten imtina etmeyen PPK üyelerinin tamamını bir an önce değiştirmeleri gerekir. Bu da yetmez. Bir an önce BDDK başkanı (Şahap) Kavcıoğlu’nun da görevden uzaklaştırılması sağlanmalıdır” ifadelerini kullandı.
Ekonomistler, faiz kararının tek başına yeterli olamayabileceğini, bankalara uygulanan regülasyonların da kademeli olarak kaldırılması gerektiğinin altını çizdi.
“Piyasa faizlerini aşağıya çekebilir”
Faiz kararının piyasa faizlerine etkisi de merakla bekleniyor. Merkez Bankası verilerine göre 3 aya kadar vadeli TL mevduatta ortalama faiz 9 Haziran haftasında yüzde 39,42’ye kadar yükseldi. Mevduat faizi, 2022’nin sonunda yüzde 24 seviyesindeydi. 9 Haziran haftasında ihtiyaç kredisi faizi yüzde 40’ın üzerinde konumlanırken, tüketici kredisi faizi yüzde 36,6, taşıt kredisi faizi ise yüzde 32,5 seviyesinde.
Piyasa faizleri uzun süredir politika faizinden radikal bir şekilde ayrıştığı için Merkez Bankası’nın yapacağı faiz artırımının piyasa faizlerinde büyük bir değişim yaratması beklenmiyor. Ancak politika faizinin piyasa faizlerini aşağıya çekebileceğini belirten Cibre, “Kredi faizlerinin yükselmesi mevduat faizlerini aşağıya çekebilir. Şu anda negatifde olan ticari kredi-mevduat faizi marj normale dönebilir. Piyasa olumlu tepki vereceğinden politika faizi olması gereken yerlere gelirse piyasa faizleri aşağı yönlü seyir izleyebilir, getiri eğrisi tersine dönebilir. Tahviller zorlama olmadan gerçekten ilgi görmeye başlayacaktır.” değerlendirmesini yaptı.
“Ticari kredi kanallarının açılması beklenir”
Yılmaz ise faiz kararının piyasa faizlerine etkisini şöyle değerlendirdi:
“Faiz artışıyla birlikte hali hazırda yüksek olan tüketici kredi faizleri gibi faizler görece az etkilenecektir. Ancak daha düşük seviyelerde olan kamu iç borçlanma ve ticari kredi faizlerinin çok daha ciddi bir şekilde etkilenmesini beklerim. Gerçi kamu iç borçlanma faizlerinin son iki ihalede yüzde 9’lardan yüzde 18’lere çıktığını biliyoruz. Eğer politika faizi bu seviyenin üzerinde ilan edilirse kamu iç borçlanma faizlerinin daha da yükselmesi beklenir. Ticari kredi faizlerindeki artış ise piyasalarda olumsuz bir etki yaratmayacaktır; Faizin yükselmesi ve beklenen enflasyonun üzerine çıkması sonrasında tıkanma noktasına gelen ticari kredi kanallarının bir nebze açılması beklenir.”
Hangi faiz oranlarını etkiliyor?
Merkez Bankası’nın faiz kararı başta kredi kartı ve kredili mevduat hesabı faizi olmak üzere ihtiyaç ve ticari kredi faizi limitlerini doğrudan etkiliyor. Bankaların ticari kredi faizinde referans faiz oranının 1,4 katını aşılması durumunda yüzde 20, 1,8 katı aşılması durumunda ise yüzde 90 oranında menkul kıymet alma zorunluluğu bulunuyor.
Geçmiş kararlar
Merkez Bankası’nın son faiz indirimi 6 Şubat’ta gerçekleşen Kahramanmaraş merkezli depremlerin ardından gelmiş ve faiz 50 baz puan aşağı çekilerek yüzde 8,5’e düşürülmüştü. Şahap Kavcıoğlu Mart 2021’de göreve geldikten sonra eylül ayına kadar faiz oranlarında değişikliğe gitmemişti. Eylül ayında 100 baz puanla başlayan faiz indirimleri 2022 sonuna kadar sürmüş ve faiz yüzde 14’e çekilmişti.
Ancak 500 baz puanlık faiz indirimi ve kurumlara duyulan güvenin erozyona uğramasıyla Türk Lirası serbest düşüşe geçmiş, artan kur ve maliyetlerde beraber enflasyon hızla yükselmişti. Kavcıoğlu dönemindeki ikinci indirim dalgası geçen yılın ağustos ayında başlamış ve kasım ayında politika faizi yüzde 9 ile tek hanelere düşürülmüştü.