Çetin Ünsalan: Birinci tekil şahıs ekonomi
15 Haziran 2023Dünya ekonomide faiz kararlarını konuşuyor. Özellikle uygulanan politikalarla ve faiz kararlarıyla desteklenen duruşun, enflasyonla mücadele konusunda sonuç vermeye başladığı görüldü.
Her ne kadar hedeflerden uzak seviyelerde olunsa da, eğilimler uygulamalarda doğru yolda olunduğunu gösteriyor. Şüphesiz zorlu bir süreç yaşandı ve bir süre daha yaşanmaya devam edecek.
Bunun en güzel örneklerinden biri, enflasyonu faizin altına indirip, sonra da nefes aldıran FED kararı… Uzun bir aradan sonra faiz döngüsünü durduran, ama sanıldığı gibi gevşemeci politikalara geçmeyecek olan FED yaklaşımı bir ekip çalışmasının ürünüdür.
Nitekim halen bir miktar uzak noktada olsa da Avrupa cephesinden de benzer sonuçların gelmeye başladığını görüyoruz; ama o bölgenin biraz daha zamanı var. Demek ki doğru yaklaşımlarla ve nitelikli tartışmaların ışığındaki ekip ruhuyla işleri rayına oturtabiliyorsunuz.
Bu her sorunun aşıldığı anlamına gelmiyor ki yetkililer de bunun farkında ve ipleri gevşetmeye niyetleri yok. Doğru veri, doğru bakış açısı, doğru uygulama ve dengeleme çabaları izleniyor.
Dönelim bize… Uzun bir süre ‘faiz sebep, enflasyon sonuç’ iddiasıyla ortaya çıktık ve milyarlarca doları, yanlış veriler ışığında, verileri kendimize uydurmaya çalışarak, sanal bir dünya yarattık.
Bunun tam tersini yapmaya çalışanlar oldu mu? Onların da ‘tak diye’ görevden alındığını gördük. Peki bugün gelinen noktada neredeyiz? Kimsenin inanmadığı bir enflasyon, bir faiz oranı ve döviz kuru ile, milyarlarca doları yakıp, satın alma gücünü yitiren ve para bulması için, eski uygulamalara yol açan bir fotoğraf veriyor, ama yaptığımız hatayı da kabullenmiyoruz.
Yaptığımız derken de bir sıkıntı var. Çünkü yeni ekonomi yaklaşımlarını değerlendirirken ‘birinci tekil şahıs’ diliyle yapılan konuşmalar her şeyi anlatıyor. ‘Ben izin verdim; göreve ben getirdim’ gibi yaklaşımların, aslında hiçbir şeyin değişmediğini ve bu sürecin de akıbetindeki belirsizliği koruduğunu gösteriyor.
Mehmet Şimşek çok başarılı bir bakan olduğu ya da geçmişte doğru işler yaptığı için değil. Bugün de halen soru işaretleriyle dolu tercihleri nedeniyle bilinmezliğini koruyor. Ama mesele o değil. Sorun her şeyin birinci tekil şahıs ile önünün açılması ya da kapanması.
Tüm ekonomik problemleri bir kenara bırakırsak, ciddi bir zihniyet açmazı olduğunu görüyoruz. Dünya ekonomisinde ortak değerler yaratılmaya çalışıldığı, paylaşım ekonomisinin konuşulduğu, şirketlerde yöneticilerin mesai arkadaşı haline dönüştüğü ve fikir zenginliğinin esas alındığı bir süreçte, halen bu yaklaşımı sergiliyor olmak, zaten oyunun ne kadar dışında olduğumuzu da gösteriyor.
Yani herkesin hologram teknolojisi konuştuğu bir ortamda, siyah beyaz tüplü televizyon satmaya çalışır gibiyiz. Liderlik kavramının bile mutlak güç olmaktan çıkıp, öncü ve yol açan, yetenek yöneten hale dönüşerek, şirketlerde yapısal değişimleri getirdiği bugünlerde, ‘ben izin verdim, ben karar verdim’ diye dolaşıyorsanız, zaten başka bir soruna da ihtiyacınız yok demektir.