Sosyal Medya

Erol Taşdelen yazdı:  Kahramanmaraş Depreminin Bankacılık Sektörüne Etkileri

13 Şubat 2023

Erol TAŞDELEN, Kahramanmaraş Depremi sonrası 10 İl özelinde Depremin Bankacılık sektörüne olası olumsuz etkilerini inceledi. Depremin fiili etkisi 10 ile sınırlansa da ekonomik etkileri ülkeyi etkileyecek düzeyde. İlk hafta bölgede sanayi tam dursa da bölgedeki büyük tesislerin faaliyete geçmesini engelleyecek düzeyde olmaması teselli oldu. Buna rağmen başta İşgücü, Enerji ve Tedarik gibi ana sorunlar ile bu işletmeler de baş başa kalmış durumda. Bölgenin eski gücüne ulaşması ise yıllar alacak gibi.

 

 

Türk Girişim ve İş Dünyası Konfederasyonu (TÜRKONFED) ,Kahramanmaraş Depremi ile ilgili Afet Durum Raporu yayınladı. Bu rapora göre;  06 Şubat 2023 tarihinde ve 04:17 yerel saatinde Kahramanmaraş İli, Şehitkamil İlçesi Sofalaca Köyü merkez üssünde moment büyüklüğü (Mw) 7.7 olan yıkıcı bir deprem meydana geldi. Merkez Üssüne 10 ilin uzaklığı; Gaziantep 23 km, Kilis 45km, Kahramanmaraş 52 km, Osmaniye  76 km, Hatay-İskenderun 101 km, Hatay- Antakya 130 km,  Adıyaman 122 km, Malatya 169 km ve Diyarbakır 282 km.

 

06 Şubat 2023 tarihinde ve 13:24 yerel saatinde Kahramanmaraş İli Ekinözü İlçesi merkez üssünde moment büyüklüğü (Mw) 7.5 olan yıkıcı bir deprem daha meydana geldi. Merkez üssüne 10 ilin uzaklığı; Gaziantep 110 km, Kilis 150 km, Kahramanmaraş 70 km,  Osmaniye 147 km, Hatay-İskenderun 198 km, Hatay- Antakya 237 km, Adıyaman 114 km, Malatya 112 km ve Diyarbakır 274 km.

 

Afet bölgesi ilan edilen illerde toplamda 13,3 milyon insan yani Türkiye’deki toplam nüfusun yüzde 15,7’si yaşamaktadır.

 

Deprem bölgesindeki illerin toplam milli gelirden aldığı pay yüzde 9,3 iken tarım, sanayi ve imalat sektörlerinin payı GSYH paylarının üzerinde yer almaktadır. 10 ilin tarım sektörü ülke milli gelirdeki payı yüzde 14,3 ile önemli bir yere sahipken finans ve sigortacılık sektörünün payı sadece yüzde 4,4’tür. Afet bölgesindeki illerde ülke çapındaki toplam girişimlerin yüzde 11,7’si, gelir vergisi faal mükelleflerinin yüzde 11,1’i, kurumlar vergisi faal mükelleflerinin yüzde 9,2’si ve KDV faal mükellefler yüzde 10,5’i bulunmaktadır.

 

Deprem afetine maruz kalan iller ülke çapındaki bitkisel üretimin yüzde 20,9’unu, tahıllar ve diğer bitkisel üretiminin yüzde 12’sini üretirken, toplam işlenen tarım alanının yüzde 14,5’ine, büyükbaş hayvanların yüzde 12’sine ve küçükbaş hayvanların 16,3’üne sahiptir.

 

İlgili 10 il; toplam kredilerde yüzde 9, mevduatlarda yüzde 5,2 ve takipteki kredilerde yüzde 17,6 paya sahiptir. Tekstil ve tekstil ürünleri sektörü kredileri yüzde 40’ı, metal ve işlenmiş maden sektörü kredileri yüzde 18,3’ü, ziraat ve balıkçılık sektörü kredileri yüzde 15,5’i ve toplam tüketici kredilerinin yüzde 10,4’ü deprem  bölgesindeki illerde dağılım göstermektedir.

 

Afet bölgesinde yer alan iller toplam ihracatın yüzde 8,7’sini gerçekleştirmektedir. 2022 yılında 19,76 milyar dolarlık bu ihracatın, 10,52 milyar dolar ile yarısından fazlası Gaziantep’te gerçekleşirken, Hatay 3,56, Adana 3 ve Kahramanmaraş 1,46 milyar dolar ihracat yapmıştır. Hububat, bakliyat, yağlı tohum ve mamulleri, çelik, tarım ürünleri, tekstil ve hammaddeleri, hazır giyim ürünleri öncü ihracat kalemleridir.

 

Yine, Türk Girişim ve İş Dünyası Konfederasyonu (TÜRKONFED) ,Kahramanmaraş Depremi ile ilgili Afet Durum Raporu‘nda Kahramanmaraş Depreminin Ülke Ekonomisine maliyetinin 84,1 milyar USD olacağı hesaplanmıştır.

 

BANKACILIK SEKTÖRÜNE OLUMSUZ ETKİLERİ

 

Krediler 6 ay ertelendi ama yetmez

 

Bankaların Deprem Bölgesinde yer alan 10 ilde Kasım 2022 itibarıyla 572 milyar TL Nakdi Kredisi mevcut. Bu kredilerde vadesi gelen ve gelecek olanlar Türkiye Bankalar Birliği – TBB tavsiyesi ve BDDK kararı ile her ne kadar 6 ay ötelenmişse de bu süre içinde kredi faizi durmayacağı için 6 ay sonrasına birikmiş kredi faizi ile firmalar karşı karşıya kalacaktır. Bu kredilerden özellikle şehir merkezinde deprem hasarı düşünüldüğünde Esnaflara verilen KOBİ Kredilerin ödenmeme olasılığı da yüksek olacaktır. Depremde ölen Esnafın kredileri yapılan Kredi Sigortaları aracılığı ile kapatılması kalan paranın da mirasçılara verilmesi gerekirken bazı bankalar bu süreci uzun tutarak ek mağduriyetler yaratmaktadır. Bu nedenle ölen kişilerin kredi ana parası Deprem günü itibarıyla sabitlenmesi ve faiz işlememesi için TCMB başta olmak üzere; TBB ve BDDK karar almalıdır. Zira ölümlü olaylarda bankalar krediye faiz işletmeye devam etmekte mahkeme kararı istemekte bu süreç de uzayarak mirasçıların yükünü artırmaktadır. Üstelik bölgede ölenlerin çıkarılması haftalarca sürebileceği gibi Deprem tarihinden sonra yapılacak çalıntı kartlar ile harcamalarda da sorumluluk bankaya aittir. Haber alınamayan kişilerin başta Kredi Kartı gibi bankacılık ürünlerinin dondurulması mirasçıların yararına olacaktır. Hasar görmüş Esnaf ve sanayiciye KGF gibi ek Deprem Bölgesi Paketi hazırlanmalıdır. Zira, işyeri hasarı yanında hasar görmeye işletmeleri de başta işçi, hammadde tedariki, Enerji gibi sorunlar beklemektedir.

Sigorta işlemleri hızla sonuçlandırılmalı

 

Özellikle hayatını kaybeden müşterilerin kredi işlemleri hızla sonuçlandırılarak mirasçılara ödemeler hızla yapılmalıdır. Mahkeme kararı gibi ek oyalama yöntemleri uygulayacak bankalara mirasçılar zaman kaybetmeden Hakem Heyetine veya  Sigortacılık ve Özel Emeklilik Düzenleme ve Denetleme Kurumu (SEDDK)’na şikayet etmeli; SEDDK’nın bu yönde bankalara yönelik düzenleme ve tavsiye kararlarını şikayetleri beklemeden yapmalıdır. SEDDK dosyaların açılmaya başladığını duyurdu.  Kredi Kart veya diğer kredilerin hemen hemen hepsinde birden çok sigortalar olduğu için Banka zaman kaybetmeden bu sigortalardan ödemeleri alıp kredileri kapadıktan sonra kalan parayı mirasçılar ödemelidir.

Bir uyarı da mirasçılara bazı bankalar özellikle 444 gibi Çağrı Merkezlerinin yaptığı sigortaları şubeler ürün olarak göremeyebiliyor. Bankanın çalıştığı sigorta şirketinden tüm sigortaların teyidini aldırın. Hatta dilekçe ile başvurarak Sigorta Şirketinden yazılı talep edin derim. Bazen kredi kapansa da sigorta devam ediyor o nedenle sigorta sorgulaması yapmayı ihmal etmemeniz yararınıza olacaktır.

 

10 ilde 28,5 milyar TL Çek ödeniyor

 

Deprem Bölgesinde yer alan 10 İl 2022 Aralık ayında 28,5 milyar TL çek ödemesi yaptı. Deprem nedeni ile özellikle KOBİ kapsamındaki esnafın ödemelerinde aksaklıklar olacağını öngörmek için Bankacı olmaya bile gerek yok. Üstelin bir kısmı hayatını da kaybetmiş durumda. Bu bölgede Depremden etkilenen işyeri hasar gören ile sınırlı kalmak kaydı ile çek ödemelerinde en az 6 ay esneklik sağlanmalıdır. Karşılıksız çıkan çeklerin Covit-19 sürecinde olduğu gibi yazılmaması gerekir. Yazılsa bile olumsuz kayıtlarda yer almaması gerekir. Çünkü ortada ciddi bir “mücbir sebep” söz konusu. Tabi burada diğer bir sorun vadeli çeklerin banka kredi teminatında olması. Bankalar ister istemez bu bölgenin çeklerini teminat dışı bırakabilir. Buna karşılık diğer illerdeki müşterilerden ek çek talep edecek bu da ister istemez kredi kullanım hacmini daraltacaktır. Deprem bölgesindeki 10 il ile yoğun çalışan kredili müşteriler için 1 yıl gibi esnek bir teminatlandırmaya gitmesi yerinde olacaktır. Örneğin 1/1 çek karşılığı kredilerde çek marjı 0,8’e düşürülmesi çözüm olabilir. Aksi taktirde bölge dışı kredili müşterilerde sorunlar ortaya çıkacaktır.

 

Bankalar mevduat fırsatçılığı yapmasın

 

Banka Bilirkişi dosyalarında sık rastladığım için uyarma gereği duyuyorum. Sakın ha şube personeli fırsatçılık yapıp vefat eden müşterilerin vadeli hesaplarını vadesize çevirmesin. Vadeli hesaplarda devamlılık esas olduğu için vadesi gelse bile otomatik yenilenmesi gerektiğini hatırlatırım. Sakın şubeler bu hesaplara mirasçılardan habersiz kapama yapmasın. Veya Döviz mevduatını TL’ye dönüştürmesin. O nedenle 6 Şubat’tan sonraki ekstreleri mirasçıların iyi incelemesini tavsiye ederim. Herhangi bir onay gereken işlem var ise şubeye değil Genel Müdürlüğe şikayet yerinde olacaktır.

 

Ülke Sosyal Travma yaşıyor, toparlanmamız uzun sürebilir

 

Henüz Analizler çok erken ama, Toplum olarak sadece Deprem Bölgesinde değil ülke genelinde Sosyal Travma yaşadığımız kesin. Zira Depremin olduğu özellikle ilk 2 gün Ulaşım, Enerji, Haberleşme, Sağlık gibi Altyapıların çökmesi, yağmayan Kar’ın da yağması ile buluşunca Deprem Bölgesine müdahalenin geciktirdi. Oysa Afet Planlarında her türlü koşullar dikkate alınır.  Bu geç müdahale, toplumun diğer kesiminde de “başımıza bir şey gelse yardıma koşulmayacak” duygusu yarattı ki, bu durum toplu moral  motivasyonumuzun da sert şekilde düşmesine neden oldu. Nasıl olmasın ki, bir çok yere ilk yardım ekiplerinde önce medya mensupları girdi ve ortamda herhangi bir “kurtarma çalışmasının olmadığını” da tüm toplum canlı canlı izledi. Yollar, Hastaneler, Havaalanlarındaki hasarlar, Mobil haberleşmenin kesilmesi ile birleşince Afet yanında panik de yaşattı. Toplum olarak ülkenin herhangi bir geniş kapsamlı “AFET PLANI”nın olmadığı veya yetersiz kaldığını yaşayarak öğrenmiş olduk. Kolay kabul edilecek ve atlatılacak bir travma değil açıkçası. Üzerine AFAD’ın organizasyonda yetersiz kaldığının  ve “Yağma” görüntülerinin görülmesi; daha öncesi deneyimlerde görmeye alışkın olduğumuz Madencilerin ve  Askeri Birliklerin ortada gözükmemesi; Askeri Birliklerin kurmasının beklendiği Sahra Çadırı, Sahra Mutfağı, Sahra Hastanesi gibi altyapının kurulmadığının görülmesi; üzerinde alışkın olmadığımız Marketlerden TV, Beyaz eşya yağması ve Yardım Tırlarının önünün kesilerek Yağma görüntülerin sosyal medyaya düşmesi, Topluma Afet anında “çaresizlik” duygusunun yaşatmasına neden oldu.

İskenderun limanındaki başta ufak olan yangının bile söndürülemeyerek tüm limanı kapsaması başlı başına olumsuz örnek. Toplumda ülkede Kriz Yönetiminin, Afet Yönetiminin olmadığı duygusu yaşatırken, Kamudaki Liyakat sorunu da su üstüne çıkmış oldu ve yüksek sesle tartışılır oldu. Öne sürülen AFAD yapısının organizasyon bozukluğu net görüldü. AFAD Başkanının konu ile ilgili olmayan kariyer geçmişi buna en iyi örnek gösterilebilir. “Nerde bu Devlet” cümlesini hiçbir afette bu kadar sık ve uzun süre duymamanın ızdırabını tüm toplumca yaşadık. Bunun Siyasi, Sosyal ve Ekonomik sonuçları olacağı kesin.

Toplum Sosyolojisi veya Toplum Psikolojisi alanında çalışmalar ortaya çıkınca sosyal hasar da netleşecek. Kısaca, ortada maddi hasar yanında ciddi bir “Sosyolojik hasar” söz konusu.  Tolumun 14 milyon nüfusu direkt bu çaresizliği yaşarken, kalan kısmı da “yardım edememe duygusunu” daha önceki Afetlerde bu kadar yoğun yaşamamıştık. Deprem alanının genişliği de üzerine eklenince travmanın boyutu da artmış oldu. Toplumda biriken “öfke birikmesinin” alınması için Devlete çok iş düşüyor. Örneğin yağmacılara karşı öfke patlamasına bu gözle de bakmak gerekir. Maddi manevi toparlanmak zaman alacak. Yerinden oynayan sadece ülkenin fay hattı değil, Toplumun da fay hattı oldu biline. Deprem ile ilgili Toplum içinde başı dik bir kesim var ise o da Tır Şoförleri ve Madencilerdir. Yabancı ülke Arama Kurtarma ekiplerini taktir etmemek mümkün değil. Onların çabası yanında hepimiz sınıfta kaldık! Kabul etmesi zor ama dışardan bakınca görülen tabloda Vaziyet-i Umumiye bu!

 

“6 Şubat 2023 Kahramanmaraş depreminde” hayatını kaybedenlere Allahtan rahmet; kalanlara Sabır ve sağlıklı uzun ömür dilerim.

 

Acınız acımızdır!

 

Erol TAŞDELEN – Bankacılık Uzmanı, Ekonomist    www.bankavitrini.com   [email protected]

Tüm Yazarlar

Yazarın Diğer Yazıları