Çetin Ünsalan: Kayıp ve kaçağı mükellefte aramak
9 Ocak 2023Gelir idarelerinin duvarında ne yazar? Vergilendirilmiş kazanç kutsaldır. Kutsal mıdır evet, en az o vergilerin nasıl kullanıldığı kadar. Ama dikkatinizi çekerim o yazıda ‘kazanç’ ibaresi var.
İnsanların hiç bir giderini vergiden düşmesine izin vermeyip, ciroyu kazanç zannederek yapacağınız bir vergilendirme sorunu karmaşık hale getirir ve her mükellefin peşine düşmenizi gerektiren bir durum ortaya çıkarır.
Hoş ihracat gelirlerini kazanç zannedip, onları TL’ye park etmeyi mecbur tutarak, ihracatçıya kur riski bindirip, dolarla mücadele ettiğini zanneden bir bakış açısına bunu anlatabilmek ne kadar mümkün; emin değilim. Ama yine de deneyeceğim.
Hazine ve Maliye Bakanı Nebati, sosyal medyadan yaptığı açıklamada 2022 yılı denetim performansını paylaştı. Yapılan inceleme ve denetimlerle 76 milyar TL’lik kayıp ve kaçağın önüne geçtikleri ile ilgili gururunu kamuoyuna duyurdu.
Bu durum aklıma 90’lı yıllarda İstanbul Perşembe Pazarı’nda esnafın anlattığı bir anekdotu aklıma getirdi. O zamanlar defterler işyerlerinde bulunuyor ve Maliyeci girip, defterleri istiyor.
Bunun üzerine dükkan sahibi, kapısının tam önünde kendisiyle aynı ürünleri sergiye açıp satan kişiyi gösteriyor ve diyor ki “git onu denetle, sonra ben defterlerimi vereceğim.”
Bunun üzerine memur, seyyar satıcının kendi yetki alanında olmadığını belirterek, yapamayacağını dile getiriyor. Türkiye’de durum tam da bu ve hiç değişmedi. 2003 yılında İstanbul’a atanan, o dönemki unvanıyla defterdar demişti ki ‘Kümesteki kazları kaçırmayacağız.’
Elbette ardından büyük bir infial koptu ve yanlış anlaşıldığı söylendi. Oysa yanlış anlaşılan bir şey yoktu, durum tam da buydu ve yıllardır hiç değişmedi. Nitekim Bakan Nebati de mükellefler arasında yapılan incelemeden söz ediyor.
Elin yabancısının gelip, dil bilmeden ve kayıtlı olmadan emlakçılık bile yapabildiği ülkede, mükellef üzerinden kayıp kaçak arıyor olmak garipliğin ta kendisi değil de nedir?
Şüphesiz denetim yapılmalı ve olası bir problem ortaya çıkarılmalı. Lakin cehennem çukuruna dönmüş bir ortamda, açmış tek papatyanın üzerinden çiçek bahçesi tanımlamak sadece o papatyaya zarar verir.
Kişi mükellef, yani ortada. Büyük ihtimalle az çok vergisini vererek ve haksız rekabete dayanarak ayakta kalmaya çalışıyor; dükkanın kapısında büyük bir kayıt dışı gerçeği görülüyor, ama siz ‘buradayım’ diyen insanı denetlemekle övünüyorsunuz öyle mi?
Nitekim tahakkuk yapıp, ödemesini yapamamış insanlara e-haciz uygulamak da bundan farklı değil. Diyor ki ‘buradayım, bu kadar vergi borcum var ama ödeyemiyorum.’
Siz burada sadece ödememe görüntüsüne bakarsanız, o ekonomide yaratacağınız tek şey orman kanunudur. Neden ödeyemediğini sorgulamazsanız, mükellef bile olmayanların peşine düşmezseniz, kümesteki kaz derdinden bir adım öteye geçememişsiniz anlamına gelir.
Vergi gelirlerinin yüzde 70’lerini gelir gözetmeksizin dolaylı vergiyle kasaya dolduran bir bakış açısının, mükellefleri denetlemekle övünmesi ama günün sonunda vergilerin nereye harcandığı sorulduğunda da hesap vermemesi ne büyük çelişkidir değil mi?