Çetin Ünsalan: Balonlu tıraş
4 Ocak 2023Erkek berberlerinde çıraklar belli bir olgunluğa geldikten sonra ilk önce sakal tıraşı yapmayı öğrenirler. Kendi yüzünde tıraş yapmak nispeten kolaydır. Çünkü canının acıdığı nokta ‘dur’ alarmı verir.
Başkasını tıraş yapmak ise zanaat ister. Zira sadece zanaatinizle ve ustalık seviyenizle sağlıklı bir netice almanız mümkündür. Bu yüzden de çıraklar mesleğe adım atarken bu uygulamaya tabi olurlar.
Şişik bir balon köpüklenir ve genellikle usturayla çıraktan tıraş yapması istenir. Elbette bir kaç kez o balon patlar. Belli bir süre sonra balonu patlatmadan tıraşı gerçekleştirebilirse, ustasından ‘olur’ notunu alır ve önce dükkandakilerden başlayarak eline ustura verilir.
Piyasada her şeyin bir düsturu, kuralı, eğitimi ve deneyimlerden sonra iş yapabilme şansı verilen, yazılı olmayan kuralları vardır. Bu nedenle piyasalardaki esnaf yaklaşımı esastır.
Piyasalar demişken, ekonomiye bir göz atalım. Son verilere göre enflasyon düştü. Yaşam maliyetleri o kadar düşmeye başladı ki; ne vatandaşta ne reel sektörde yakında enflasyon yıpranması diye bir şey kalmayacak.
Sanırım bu yüzden düşmüş enflasyondan bile daha az yıpranan maaş artışıyla, yüzde 10 altında insanlar ödüllendirildi. Ödüllendirildi diyorum, zira söylendiği gibi yüzde 20’lere düşecekse, yakında iyi zam verildiği bile konuşulmaya başlanabilir.
Emeklilere daha da güzelini yaptılar; açıklananın yarısı kadar, ama hedef noktanın 5 puan üzerinde zam verdiler. Sahada bambaşka maliyetlerin yaşanması bir yandan, bugüne kadarki yıpranmanın yok sayılması öte taraftan anlamsız bir fotoğraf karşısında, geçinmeye çalışırken yapılan konuşmalara far görmüş tavşan gibi şok olmuş vaziyette bakıyoruz.
Aslında her şey TÜİK’in gerçekçi olmayan rakamları ve istatistikleriyle başladı. Gerçek bir enflasyondan, işsizlik ya da büyümeden çok, ikna edilebilen yüzdenin peşinde koşuyoruz. Ama Bakan’a göre TÜİK rakamlarına müdahale mümkün değil.
Gerçeklikle tamamen ilgisini yitirmiş bir resim içerisinde, ne yaşadığımızın unutulması ve algı yönetilerek, olmayan bir hayal dünyasına inanmamız bekleniyor. Elbette şartlar böyle gelişince de can acıyor.
Neden? Çünkü berber örneğinde olduğu gibi tıraş bizim yüzümüzde yapılıyor. Çırak canının acıdığı hissetmiyor ki. Usturayı vurdukça başarısıyla övünmeye, nasıl bir zanaat sergilediğini anlatmaya başlıyor. Sonuç mu? Yeşilçam güzeldir; oradan örnek verelim.
1978 yapımı Neşeli Günler isimli bir film ve onun bir sahnesi vardır. Şener Şen’in canlandırdığı Vecihi karakteri tıraş bıçağı satarken, kahvehanede Naşit Özcan’ı ‘çok şanslı adamsın’ diyerek tıraş adı altında doğrar ya; işte durum tam da bu.