Çetin Ünsalan: Onlar uzaya giderken…
2 Ocak 2023Gülmekle sırıtmak arasındaki farkı karıştırdığımız bir iklimin gölgesinde uçup kaçtığımızı iddia ederken, SpaceX son roketini de 2022 yılını bitirirken uzaya gönderdi.
2022 yılında tam 61 fırlatma gerçekleştiren tek bir firmadan söz ediyoruz. Ayrıca bilgi şu: “2022 yılında bin 722 adet Starlink uydusunu ve birçok diğer kurum ve şirketin uydularını fırlatan şirket, bunların yanında 12 astronotun Uluslararası Uzay İstasyonu’na ulaşmasını ve 8 astronotun dünyaya dönmesini de sağladı.”
Elbette bu tek bir firmanın performansı… NASA da diğer taraftan çalışmalarına devam ediyor. Sadece ABD mi? Çin’den Rusya’ya kadar dünyanın dört bir yanında yaşamdan madenciliğe, uydu sahasından uzak galaksilerin görüntülenmesine kadar tam rekabet haline girmiş bir dünya gerçeğinden söz ediyoruz.
Bize dönersek… Başkasının projesine yolcu koymayı bir kenara bırakırsak, ne yazık ki uçuşumuz sadece söylemden ibaret kalıyor. Zaten bu konuda ayrılan bütçelerin boyutuna baktığımızda da gerçekten niyetli olup olmadığımız tartışmalı bir hal alıyor.
Peki onlar uzaya giderken biz ne tartışıyoruz? Açlık sınırının altında kalan bir asgari ücret gerçeği… Borçlarımızı nasıl döndürebileceğimizi… Türbanın Anayasa’ya girip girmemesini…
Altılı masanın adayının kim olacağı… Seçilmiş bir belediye başkanının fiili durup yaratılarak görevinden alınıp, seçim öncesi kaynaklarıyla ünlü kentin iktidara geçip geçmeyeceği…
Ekonomik açmazlarımıza karşılık, borç parayla yapılan yollara, bu sene kaç dolar üzerinden para ödeyeceğimiz… Yeni vergi ve zamların altından nasıl kalkacağımız… İhracatın gölgesinde verilen dış ticaret açık problemi ve cari açık finansmanını nasıl yöneteceğimiz…
Vatandaşın kiraları nasıl karşılayacağı… Ekonominin kurallarına ters bir biçimde satışı düşen evlerin fiyatlarının artmasının nasıl açıklanacağı… Komşularımızla barışıp barışamayacağımız…
Emeklilere vereceğimiz parayla nasıl geçinemeyeceklerinin sırrının çözülüp çözülmeyeceği… Seçimin ne zaman yapılacağı… Saçma sapan gündemlerle listeyi uzatmak mümkün ama yüreğim kaldırmayacak. Her şeye rağmen dünyanın bizi nasıl kıskandığını da unutmamak gerekir elbette.
Velhasıl kelam bir ülkenin gündemine baktığınızda çalışmalarının yansımasını, siyasi ve iktisadi seviyesine göz attığınızda da ne yapıp ne yapamayacağını anlıyorsunuz. Televizyonlara, gazetelere bakarsanız ise ya uçuyoruz ya batıyoruz.
Ve tüm bu kakofoninin ortasında 100. yılımızı kutlamaya hazırlanıyoruz. Nasıl? Yaptıklarımızı unutup, projelerimizle değil, yapacağımızı söyleyip, bir türlü yapamadıklarımızla. Yazık oluyor bu memlekete…