Çetin Ünsalan Yazdı: Sübvansiyonlu fiyat bile ödenemiyor!
28 Aralık 2022Bir bakkala girdiğinizi düşünün. Normalde fiyatı 5 TL olması gereken bir ürüne 15 TL fiyat konuluyor ve satın alamayacağınızı söylediğinizde de 11 TL’ye indiriliyorsa, bunun adı indirim midir? Yani bakkal size iyilik mi yapmıştır?
Bu sorunun yanıtı oldukça açık. İşte Türkiye’deki enerji faturalarında son dönemde dile getirilen sübvansiyon da bu. Yani kardan zarar diye tanımlanabilecek bir işlem söz konusu.
Faturaların üzerine konulan anormal vergilerden indirim yapılıyorsa, bunun adı sübvansiyon mudur? Bir şeyin sübvanse edilebilmesi için zararına mal satılması gerekir. Aradaki farkın da kamu tarafından karşılanması söz konusu olur
Fakat bizim doğalgaz sistemimiz kullan ya da öde üzerine kurulu. Elektrik fiyatlarına baktığınızda ise, hane halklarına indirim diye getirilen oranların, kat be kat sanayi faturalarına artış olarak yansıtıldığını biliyoruz.
Yine de birim maliyetleri incelediğinizde elektrik piyasasının kazanç sağladığını söylemek güç. Kazanç sağlayamadıkları için de zaten maliyetin içinde olması gereken okuma ücretlerini bile bizden tahsil ediyorlar.
Yani bakkala girdiğinizde bir ürünün fiyatının üzerine, raftan malı size vermek için ücret konulması olarak düşünün. Ortada bir fedakarlık varsa, bu yüksek oranda elektrik temin edenlerin ve üzerine maliyet bindirilen reel sektörün yaptığı bir eylemdir.
Kamu sadece alacağı vergilendirmeyi tahsil edemeyeceği için, indirim yapıyor. Ama buradan zarar yazdığını söylemek mümkün değil. Bu nedenle Hazine ve Maliye Bakanı Nebati’nin sübvansiyon söylemleri gerçeği yansıtmıyor.
Ayrıca bunlar sübvanse edilmiş fiyatlar dahi olsa, gerçek problem enerji fiyatlarının yüksekliği değil. İnsanların satın alma gücünü yitirmiş, reel sektörün de artışlarını maliyetine yansıtamıyor olmasıdır.
Başkasının yaşadığı bir zorluk üzerinde reklam yapmanın adı siyaset olmuşsa, çok dramatik durumdayız demektir. Şu bir gerçek ki enerji maliyetlerinin üzerinde ağır faturayı yaratan dolaylı ve direkt vergilerdir.
Alacağından indirim yapmak, zarar etmek anlamına gelmez. Dolayısıyla ortada zararın sübvanse edildiği bir mekanizma yok. Nitekim bir başka alan olan akaryakıtta eşel mobil sisteminin kaldırılmasıyla yüksek oranda bu yapılanmadan da vazgeçildi.
Şimdi eğri oturup doğru konuşalım. Öncelikle nükleer gibi riskli yapılanmaların peşinde koşacağımıza, jeotermal olan bölgeye devlet töreniyle doğalgaz getireceğimize, ciddi ciddi yenilenebilir enerji yatırımlarını arttıralım. Vatandaşı ve özel sektörü gerçekten destekleyelim.
Çünkü bu haliyle ister indirim, ister sübvansiyon ne derseniz deyin, fatura ya birilerinin üzerine yıkılıyor ya da bu haliyle bile ödemekten uzak bir noktaya varıyor. Zira temelde sorun yüksek vergi oranları kadar, insanların satın alma gücüyle, işletmelerin yansıtamadıkları maliyetler. Görün artık şunu…