Çetin Ünsalan: Formül KOSGEB uygulamasında
18 Aralık 2022Türkiye ekonomisinin en büyük problemi sürdürülemez üretim yapısıdır. Üretime inanmış, yıllardır bunu yazıp, çizip, anlatan, üretim ekonomisinin esas olduğunu söyleyen biri olarak dile getiriyorum.
Ülkenin bir an önce üretimi vitrine koyup, üretim fetişizmine kapılmış, dış ticareti ihracattan ibaret gören bu çarpık anlayıştan bir an önce kurtulması gerekiyor. Çünkü sonuçta hem büyük bir emek veriliyor; hem de sonuç alınamıyor.
Üretimle büyüyeceğimiz söylemleri arasında insanların, firmaların, yatırım tutkunlarının emeğini boşa harcıyoruz. Günü birlik paralar peşinde koşarken, üretenlerimize de yazık ediyoruz.
Oysa aklın yolu bir. Dış ticaret açığının cari açık problemini ve beraberinde cari açık finansmanını önümüze koyduğu bir yapı içerisinde, sadece ihracat rakamlarına odaklanarak, sağdan sola para bularak bu işin içinden çıkamayız.
Bakın KOSGEB Başkanı Hasan Basri Kurt’un Konya’da yaptığı konuşmaya dikkatlerinizi çekiyorum. Aselsan ile yapılan organizasyon çerçevesinde, bir birim üretim içerisindeki yerli tedarik oranını arttırma hedefinden söz ediyor.
Savunma sanayiinde bunu yapmaya başladık. Halen söylendiğinin aksine istenen seviyesinin çok uzağındayız ama en azından bu amaç hedefleniyor. Diyor ki KOSGEB Başkanı “Büyük firmalarımızın tedarik zincirine daha fazla KOBİ’nin katılmasını ve parçaların yerli üretilmesini sağlamaya çalışıyoruz. Şu ana kadar 250’nin üzerinde KOBİ’miz büyük işletmelerin tedarikçisi haline getirildi.”
İşin başlangıcı bu kadar basit. Ama bunu bir iki sektörde değil her alanda yapmak gerekiyor. ABD’nin NASA çalışmalarında bile önceliği kendi KOBİ’lerine verdiği bir dünya ekonomisi anlayışı içinde, ana yan sanayi entegrasyonunu ve birlikte gelişmeyi sağlamadan, üretimlerdeki yerli payı oranını arttırmadan, ne katma değeri, ne birim fiyat yükselişini, ne istihdamı elde edemeyiz.
Şüphesiz bu eğilim alkışlanmalı ve desteklenmeli. Fakat yetmez. Sanayi, tarım ve işgücü envanterlerimizi yapıp, ardından yurtdışından getirmek yerine, burada geliştireceğimiz üretim ve teknolojilere odaklanıp, yerli yazılım sanayiinden destek alıp, iş gücümüzün yapısını da buna yönelik geliştirmeliyiz.
Bunu çok kısa sürede yapabiliriz. Teşvik ve kredileri bu hedef doğrultusunda kullanıp, desteklemek yerine risk sermaye şirketi gibi kamu ortaklıklarıyla büyütüp, hedef sektörlerde uluslararası pazarlamayı kamu desteğiyle yapıp, KOBİ ölçeğindeki firmalarımızın da kümelenmesini sağlayarak, Türkiye ekonomisinin dönüşümünü sağlayabiliriz.
Tüm bu mesele konuşulmak, gereği için yola çıkmak, enerjiden parçaya, tedarikten nihai ürüne kadar tüm yapıyı planlı bir ekonomik program çerçevesinde ilerletmek gerekiyor. Yoksa konuşarak, ulufe dağıtarak sadece üreterek batıyoruz. Uyanın artık.