Çetin Ünsalan: Uzaylılar da gelse…
15 Aralık 2022Türkiye’de gündem saptırma çabaları devam ediyor. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu ile ilgili yerel mahkeme kararının ardından gelişen süreçte muhtemelen sonuç çıkmayacak.
Bu nedenle yapılanı gündemin eksenini kaydırma hamlesi olarak nitelendirmek mümkün. Karara girmeyeceğim bile, çünkü hem savunmanın söyledikleri duymazdan geliniyor; hem de velev ki iddia sonuca bağlansa ve hakaret kabul edilse bile, dünyanın hiç bir yerinde hakaretten hapis ya da siyasi yasak sonucu çıkaramazsınız.
En fazla tazminat ödemeye mahkum edebilirsiniz. İmamoğlu da kastının ne olduğunu, muhatabın kurul değil kişi olduğunu açıkça ortaya koyuyor. Ayrıca kast ettiğini söylediği kişinin de üzerine alınmaması garip. Bu konuda fikrimce, zaten durum çok aleni. Hukukçuların alanına girmeye kalkıp, cahil cesareti göstererek hadsizlik yapma niyetim yok. Doğrusunu yanlışını uzmanları açıklar…
Ama asıl önemli olan geçim derdinin, hayat pahalılığının, asgari ücret tartışmalarının, arka arkaya gelen zamların, EYT meselesinin, işverenlerden gelen uyarıların ve birçok ekonomik gerçekleşmenin yönetimi bunalttığı bir ortamda gelmiş olması.
TBMM bütçe görüşmeleri devam ederken, Hazine başta olmak üzere tam anlamıyla sorulara izahat getirilemezken, ilaç fiyatları anormal ölçüde zamlanırken birden bire bu kararla karşılaşmış olmamız size de garip gelmiyor mu?
Sorunlar yoğunlaşıp, iş kontrolden çıkınca o kadar büyük bir patinaj noktasına gelindi ki, asgari ücret vergi dışı bırakılsın önerisine karşı, Hazine ve Maliye Bakanı, bir yıl önce bu uygulamayı hayata geçirdiklerini söyledi.
Bazı vergilerden feragat etmek ya da indirim yapmakla, vergi dışı bırakmak arasındaki farkı karıştırdığını düşünüyorum. En azından karıştırdığına inanmak istiyorum.
Çünkü asgari ücretin vergi dışı bırakıldığı bilgisi doğru değil. İşverenin üzerinde halen yük var ve bu ülkede asgari ücret açıklanırken net ve brüt diye bir kavram söz konusuysa meselenin vergi dışı bırakılmadığı zaten çok açık.
Şu bir gerçek ki işveren, çalışan, işsiz, emekli, memur, emeklilikte yaşa takılan, öğrenci, atanamayan öğretmen, esnaf, çiftçi ve aklınıza kim gelirse gelsin; büyük zorluklar içinde yaşıyor.
Satın alma gücünde büyük bir erime var ve yaşam maliyeti gelirlerin çok üzerine çıkarken, satın alma kabiliyeti her geçen gün yıpranmaya devam ediyor. Rakamlar speküle ediliyor; algı yönetilmeye çalışılıyor; ama nafile.
Tüm bu çerçevede sürekli bir gündem saptırma kaygısı da elbette önümüze geliyor. Ama yaşanan ekonomik problem o kadar büyük ki, inanın bana uzaylılar da gelse sonuç değişmez ve muhtemelen ilk sözleri ‘ekmek kaç TL’ olur.