Sosyal Medya

TCMB Ne Kadar Faiz İndirirse Ne Olur? (GÖRÜNEN VE GÖRÜNMEYEN RİSKLER)

25 Temmuz 2019

Aşağıdaki   grafik Türkiye’nin bugün yapacağı neredeyse kesin olan faiz indiriminin düzeyi hakkında bir fikir verebilir.

Bloomberg grafiğine göre Türkiye’nin reel faiz oranı % 8,3 ve en yakın benzer oran % 8 ile Ukrayna’nın… Bunu açık ara bir farkın ardından ancak % 4,3 ile Meksika, % 3,1 ile Brezilya ve % 3 ile Arjantin takip ediyor.Rusya’nın politika faizi 2,8, Hindistan’ın 2,6. Daha yeni faiz indiren G. Afrika’nın reel faizi ise sadece % 2

Üstelik TCMB’yi radikal bir faiz indirimine sevk edebilecek bir başka teşvik de yurt dışı iklimden geliyor. Neredeyse bütün merkez bankaları bir faiz indirimi yarışına çıkmış gibiler. Dünya biraz da son ticaret savaşlarından etkilenerek kötüleşen küresel talebi canlandırmak için yine bildik ama git gide etkisiz hale gelen çareye yani parasal genişlemeye başvuruyor.

İşte bu ortam Türkiye’ye politika faizini indirmek için mükemmel bir fırsat sunuyor.

Yani hem politika faizi reel olarak çok yüksek hem baz etkisi nedeniyle önümüzdeki aylarda enflasyon oranının daha da düşeceği beklendiği için eğer bir şey yapılmazsa reel faiz oranı % 10’un da üzerine çıkacak.

Böyle bir ortamda muhtemel faiz indirimini konu alan uluslararası Bloomberg sitesinde yer alan haberin başlığı şöyle: “Erdogan Economics Weaponized as Central Bank Looks to Cut Rates”

Bu başlık bile beklenen faiz indirimini belli başlı derdini gösteriyor. Erdoğan’ın TCMB Başkanı Çetinkaya’yı “artık sabrımız tükendi” diyerek görevden alıp yerine yardımcısını atamasından sonra herhalde dünya yüzündeki hiçbir piyasa analisti veya ekonomist bugün açıklanacak faiz indirimi kararına yeni başkan Murat Uysal’ın karar verdiğine inanmayacaktır. Öyle olsa bile…

Bloomber’deki yazının başlığında “Erdoğan İktisadı” kelimesi geçiyor. Haberde bu iktisat “inane” yani saçma, anlamsız sıfatıyla niteleniyor.

İşte bu durum muhtemel faiz indiriminin en büyük sorunu… Sorun nicelik, yani ne kadar puan indirileceğinden çok nitelik, yani o kararın kim tarafından ve ne tür inanç ve saiklerle alındığı…

Buna rağmen finans piyasaları pragmatiktir. Biraz da güne bakar cinsten kısa görüşlü… Keynes’in “Uzun vadede hepimiz ölmüş olacağız” sözünü herhalde biraz yanlış anlamış bir piyasadır burası… O nedenle ilk planda bakacağı yine de nicelik olacak. Diğerini sonra düşünecek (ama mutlaka düşünecek)!

Hem zaten “Bana ne bana ne, başlarım bağımsızlığınıza, bana faiz indirimimi verin” diyen liderler az değil ki bugünün dünyasında…

Sağdan say, Erdoğan, Trump, Hindistan Başbakanı Modi… Böyle gidiyor. Alışılacak nâçar!

Meseleye böyle bakılınca gayet rahat bir 500 baz puan indirim bile rahat rahat yutulabilir piyasa tarafından.

Yutulabilir ama hazmedilebilir mi?

Niye hazmedilmesin ki? Bütün dünya faiz indiriyor, bizde de bir şey yapmazsak yakında reel faiz % 10’u geçecek, iç savaş içindeki Ukrayna’yı saymazsak en yakın rakiplerimiz % 4 civarında ise yakışan faiz indirimi en az % 5 değil mi?

Aslında piyasa bu sene için % 6 ila 8 arasındaki bir indirime razı ama bunun bir seferde yapılmasından korkuyor. Yani tek seferde 500 veya 600 baz puanı fazla buluyor.

Türkiye ekonomisinin gerçekten de bir ikilemi var.

Bloomberg haberinde görüşlerine başvurulan Lüksemburg’daki Nordea Investment Funds kıdemli stratejisti Sebastien Galy meseleyi iyi özetlemiş:

“Ekonomiyi canlandırmak için merkez bankası hızlıca faiz indirmek durumunda, fakat ithal enflasyon (İthal mallarının fiyatlarının artışı nedeniyle ortaya çıkan enflasyon-Paraanaliz) ve TL’nin zayıflığı göz önüne alındığında o kadar da fazla hızlı hareket etmemeli!”

Durum tam da böyle… Bir başka sorun da “Zaten önümüzdeki aylar böyle giderse reel faiz % 10’u geçecek o zaman indir 500 baz puan” metodu da bu basit reel faiz hesabına güvenilerek çok da yapılacak bir şey değil. Hesaba katılacak başka ve hiç de psikolojik olmayan değişkenler var.

Örneğin anonim bir Tweeter finans yorumcusunun bahsettiği konu: Türkiye’nin CDS’leri halen “rakipleri”ne göre yüksek. Bu durumda grafikteki gibi yüksek bir faiz indirimi yapılırsa Türkiye’nin konumu gelişen piyasalar içinde pek de rekabetçi bir yerde duramaz. Yani sadece düz reel faiz hesabı yetersiz.

Tüm Yazarlar

Yazarın Diğer Yazıları