FÖŞ yazdı: Pandemi çağında ekonomi (Video eklendi)
9 Aralık 2022
Bu sabah gırtlağımda düğümle uyandım. Şaşırtıcı değil, o gırtlaktan aşağı öyle şeyler döküldü ki, tarihi Yedikule lağımları isyan eder, çoktan sokaklara taşardı. Tıp konusunda benden çok daha bilgili olan eşim, ağzımdan içeri (burun deliğimi kapatarak) bir çorba kaşığı soktu. “Gırtlağında beyaz noktalar var” dedi. “Olmaz” dedim, “Beyazı gırtlaktan değil burundan alıyoruz, sana daha önce defalarca aradaki farkı izah ettim”. Anında çok önemli bir ilişkisel gerçeğe vakıf oldum. Ağzında kontrolü başkasında olan bir çorba kaşığı varken, espri yapma, adama İstiklal Marşı’nı tersten böğürttürüyorlar. Uzun kelamın kısası, İngiltere’de 5 çocuğun hayatına mal olan Strep bakterisi, ya da virüsü, ya da prionu bizim gırtlağı yuva seçmiş. İnanılır gibi değil. Son 15 günde 3 virütik hastalık geçirdim. Üstelik bağışıklık sistemimde 4 Biontech, grip ve zatürre aşıları var. Ama, meşhur Çin atasözünü bilirsiniz, “Karantinaya alınacak apartmanda yangın merdiveni bulunmaz”.
Bu ardı-ardına gelen virütik saldırılar benim için hiç süpriz olmadı. Çünkü, Covid pandemisinden şerbetliyim. Hemen maske ve eldiven taktım, evde haz-mat kıyafeti ile dolaşıyorum –deneyin, acaip bir sex fantazisi bu arada. Yine sosyal izolasyon konuşlandırmasına geçtim.
Hatıralar canlandı ateşten yuvalarından fırlayan gözlerimde. Bir gece TV başında pineklerken Süleyman Soylu “Bir saat içinde sokağa çıkma yasağı başlıyor” diye ilan edip, beni gecenin geç saatinde İstanbul’da fellik fellik TEKEL bayii aratmasıyla başladı pandemi yıllarım. Ardından geçen 1.5 yılda sadece 7 defa evden çıktım. 2 defa aşı, 2 defa vergi dairesi, 3 defa da….söyleyemem, ama savcılık da CCTV kayıtları vardır. Yakında TikTok’a da düşer.
O derin izolasyon aylarında çok okudum, çok yazdım. İspanyol Gribinden bu yana en beter pandemi nerden geldi, niye geldi, insanlığı nasıl etkiledi, jeo-politik ve ekonomik dinamikler nasıl mecra değiştirdi? Ekmek nusaf çarpsın, şu anda Omicron varyantının alt-türevlerini ezbere sayabilen ve tıp uzmanı olmayan beş Dünyalıdan biriyim.
Sonunda, pandemiden öğrendiklerimi bir kitap olarak derledim. 6 Aralık’ta saygın olmayan kitapevlerinde raflarda ya da merdiven altında yerini alacak: “Pandemi Çağında Ekonomi”—PAROLA YAYINLARI.
FÖŞ’ün beşinci kitabı bu. Hepsinde makale ve özel akademik çalışmalarım arasında titiz bir çalışma yaparak yakın tarihe ışık tutmaya çalıştım.
Bu kez de pandeminin insan davranışlarına, iş modellerine, makro-ekonomi, sağlık ve sosyal güvenlik politikalarının icraatına nasıl yansıdığını anlamaya çalıştım. Size kitabın bulguları hakkında bir kaç ipucu vereyim. Belki böylece hepimizin unutmak istediği bu karabasan yılları üzerinde düşünmenin önemine inanırsınız.
Pandeminin nedeni biziz. Yerküreyi ısıtmak için verdiğimiz aralıksız çaba ve çevreyi kirletmedeki eşsiz maharetimiz sayesinde tüm canlılar yer değiştiriyor. Bu tarihi göç esnasında daha önce homo sapiensle temasa girmemiş patojenler de bize açık büfe muamelesi yapıyor. Ya da domuz, kedi, inek gibi evcil hayvanlardan aktarma yapıp, soluğu solunum yollarımızda alıyor.
Covid-19 daha bitmedi. Tıp dünyasında çoğunluk görüş artık endemik hale geleceği yönünde. Yani her sene influenza sezonunun yanında bir de Covid sezonu yaşayacağız. Ama, öldürücü olmayacak, sadece iki hafta ateşler içinde kıvranıp ciğerlerimizi halıya öksüreceğiz. Azınlık görüş ise, Omicron’un daha öldürücü bir türe evrilmesinin imkan dışı olmadığı yönünde. Bu görüşe biraz daha yakınım. Çünkü, hala Afrika ve Çin’de Covid vahşi bir biçimde yayılıyor. İnsan bünyesindeki diğer türevlerle DNA değiştirip yeni mütasyonlar üretiyor.
Zaten, Covid endemiye dönüşse de, en geç 5 yıl içinde bir global pandemi daha patlak verecek. Dedim ya, pandemileri yaratan Gezegen’le kurduğumuz sağlıksız ilişki. Bolsanaro sayesinde Amazon harıl harıl yanıp, daha önce insan yüzü görmemiş canlı türleri aramıza karışırken, global ısınma 1.4C’e varmışken, Ukrayna Savaşı nedeniyle atmosfere saldığımız karbon gazı ikiye katlanmışken, yeni bir pandemi kaçınılmaz. Sıradaki düşmanın adını bilmiyoruz, ama eşkalini tarif edebiliriz. Yine bir üst solunum yolu enfeksiyonu olacak. Uzun enkübasyon dönemi olacak. Covid-19’dan daha öldürücü olacak.
Ama, Pandemi Çağında Ekonomi hastalığın tıbbi boyutu üzerine değil. FÖŞ’ün asıl ilgi alanı, insanlığın bu salgından aldığı ders. İlk ders, gıda ve tıbbı malzeme tedarikinde yerli üretim şart. İkincisi, aile ve kuruluşlar, hatta tüm devlet çok uzun süre evden/uzaktan çalışacak yedekleme sistemine sahip olmalı.
Milyonlarca insan pandemi esnasında hayatlarını gözden geçirip, eski işlerine dönmemeye karar verdiler. İnsanlığın %20’si pandeminin Bill Gates ve Ziyonizmin komplosu olduğunu düşünüp, aşı olmuyor. Bunlar bir-iki nesil içinde kromozom havuzundan silenecekler ve 21ci Yüzyılın sonunda insanlık daha rasyonel bireylerden oluşacak.
Makro-ekonomi pratiği konusunda da çok önemli şeyler öğrendik. Örneğin, para politikasında genişleme (faiz düşürme) ve Türkiye’de bir numaralı Covid desteği olan vergi ötelemeleri ve ucuz kredi çok faydalı değil. Nakit desteği şart. Pandemi milyonlarca zombi şirketin ömrünü uzattı. 2023 yılında büyük yaprak dökümü başlayacak.
Uzaktan eğitim diye bir kavram mümkün değil. Okuldan uzak kalan gençler muhakkak bir şeyler yitiriyor. Bir anlamda, başta en az gelişmiş ülkeler olmak üzere, pandemi kuşağı öncekiler ve sonrakilere nazaran daha verimsiz ve düşük ücrete mahkum oldu.
Pandemi yüzünden global borç krizinin eşiğindeyiz. 2023’te çok borçlu ülkeler ve onbinlerce şirketin batması yüksek olasılık. Türkiye gibi Gelişmekte Olan Ülkeler Gelişmiş Ülkelere yetişme şansını yitirdi.
Covid-19 aynı zamanda bir çok alanda katalist görevi yaptı. E-ticaret, uzaktan iletişim, yapay zekanın işyerine girmesi ve robotlaşma belki onyıl öne çekildi, yani hızlandı.
Pandemi bitmiş olabilir, ama geride bıraktığı yaralar çok uzun süre kapanmayacak. Semptomatik olarak hastalığa yakalananların belki %20’nde kalıcı sekeller ürüyor, yani belki hayatları boyunca normal faaliyetlerine dönemiyorlar.
Bunlar kitapta detaylarını okuyacağınız onlarca ilginç akademik incelemeden bazıları. Bu kitabı yazdım, çünkü pandeminin bende bıraktığı kalıcı izlerle ancak böyle hesaplaşabildim bilinçaltımda. Size de öneririm.
10 Aralık’ta TÜYAP Kitap Fuarında hem “Bizi bekleyen 10 yıl” başlıklı bir söyleşi yapacağım, hem de kitabımı imzalayacağım. Muhakkak gelin, CHP’nin Vizyon toplantısı maalesef vaka sayısını istenen ölçüde artırmadı, eksiği benle el sıkışmak tamamlayacak.
FÖŞ: SEYRETMEYİN, UTANIRSINIZ: Türkiye’de Çocuk Açlığı Sorunu