Çetin Ünsalan Yazdı: ‘Hayaller gerçek olsa…’
9 Kasım 2022Memleket; Alice Harikalar Diyarı’na döndü. Hayaller havalarda uçuşuyor, Alice yolda giderken Pollyanna’ya rastlıyor; ikisi de el ele verip ayıp olmasın diye Pinokyo’ya uğruyorlar. Adeta durum bu.
Mesela Dünya Sefalet Endeksi’nde, Arjantin’in önünde açık ara birinciyken, ülkede herkesin refah içinde yaşadığını, ama refahta bir miktar düşüş olduğunu söyleyip, yılbaşıyla birlikte bu sıkıntının da giderileceğini söyleyebiliyoruz.
İnsanlar ve işletmeler borçlarını döndüremezken, yeni borçlar vermeyi müjde olarak sunabiliyor; herkesin kredi aldığından bahsedebiliyor ve bunun da ekonominin iyi olduğunun bir göstergesi olduğunu anlatabiliyoruz.
Bankalar yüzde 40 ortalamayla faiz sunarken, yüzde 10,5 faiz açıklayıp, sonra da kamuoyunun önüne çıkarak yüzde 18’e kadar düşen faiz oranlarından bahsediyor; tehlikeden söz eden bankalara da nasihat verebiliyoruz.
İşsizlikten yakının insanlar varken, işsizlik rakamlarını düşürebiliyor; herkesin iş bulduğunu iddia edebiliyoruz. İş bulamayan gençlerin de çalışmak istemediğini, iş beğenmediğini dile getirebiliyoruz.
Ülkede ve dünyada enflasyon diye bir gerçek varken, yüzde 10 enflasyondan utanan yabancı bakanların varlığından söz edip, hiç utanmadan gerçeği yansıtmasa bile yüzde 80 enflasyonla sokakta yürüdüğümüzü belirtiyor; kimse bizi sokakta görmeyince de göstermelik esnaf ziyaretleri yapabiliyoruz.
Bir Bakan çıkıyor son 2-3 seneyi saymazsak, enflasyonun ülkede yüzde 9 seviyesinde olduğunu vurgulayabiliyor. Ama o sayılmayan senelerde ekmeğin fiyatın 1,75 TL’lerden 5 TL’ye geldiğini, hatta 7,5 TL rakamının konuşulduğunu göz ardı edebiliyoruz.
Hatta bununla da yetinmeyip, un konusunda destek verdiğimizi söyleyip, fırıncıların maliyet endişelerini görmezden gelirken, enerji maliyetleri başta olmak üzere diğer kalemler önemli değilmiş gibi görüş paylaşabiliyoruz.
Bir başka Bakan çıkıp, son 20 senede bu ülkede hiç kimsenin enflasyona ezdirildiğini söyleyemeyeceği gibi iddialı sözler sarf ederken, ülkede çalışan her iki kişiden birinin açlık sınırının altında ücret aldığını görmezden gelebiliyoruz.
Akın akın dolar ya da avro bozdurup ülkeye gelenler, ellerinde bozdurdukları döviz karşılığı TL sallarken, ülkenin ne kadar ucuz olduğunu da, TL’nin son derece güçlü olduğunu da vurgulayabiliyoruz.
Yılbaşından sonra yaptığımız bütçede, yılın yarısında bitirdiğimiz bütçenin üç katı bütçe açığı vereceğimizi ilan edip, sonra da yılbaşından sonra ekonominin düzelebileceğini rahatlıkla söyleyebiliyoruz. Gerçekten çok garip bir ülke olduk.
Ortada bir hata olduğu çok açık. Ama ya hatayı yapan farkında değil ya da farkında olunmadığını sanıyor. Tıpkı fıkradaki gibi: “Adam trene binmiş, bilet kontrol sırası gelmiş. Kontrolör, biletinin İstanbul’a olduğunu, trenin Ankara’ya gittiğini söylemiş.
Adam kendinden emin: Peki makinist yanlış istikamete gittiğini biliyor mu?”
Alın size Türkiye’de ekonomi yönetimi…