Sosyal Medya

FÖŞ yazdı:  Enflasyon düşmez, döviz şoku önlenemez

7 Kasım 2022

Seçim sathı mahalline girdiğimiz bu çok özel dönemde, FÖŞ bir çok açıdan kendini Altılı Masa (6M) muhaliflerinin çoğunluğunun ortaya sürdüğü görüşlerden çok farklı bir noktada buluyor. Yani, onlar Mars’ta, ben Kars’ta şeklinde bir farklılık. Muhalefet içinde yaz aylarında Erdoğan ve Cumhur İttifakı’nın anketlerde elde ettiği kazanımdan cesareti kırılıp, ekonominin güçlü performansını sürdürmesi halinde  2023 seçimlerini de kazanacağını öne süren bir grup var. Bir başka grup ise Erdoğan’ın bir şekilde Putin’in ağzından girip burnundan çıkarak doğal gaz faturalarını seçim sonrasına erteleteceğini öne sürüyor. Bu durumda, döviz kuru da seçime kadar sukunetini koruyarak, Erdoğan’a seçmen nezdinde itibarını geri kazanma şansı verecek.

FÖŞ yalın düşünen bir  fikir insanı. Hükümet cephesinin yaz aylarında anketlerde yükselmesinin BAŞLICA nedeni, Erdoğan’ın vaatleri  değil.  Turizm geliri beklentileri misliyle aşarak, belki de 1.5 milyon geçici istihdam üretti. Bunun yarattığı gelirin üstüne Temmuz zamları ve Bayram ikramiyeleri de binince, seçmen kendini zenginleşmiş hissetti. Yazın meyve-sebzeyle doymak daha kolay, elektrik-gaz faturaları da hane halkı bütçesini kış aylarındaki  kadar perişan etmiyor.

Kış soğukları başlayıp, global enerji fiyatları da yeniden yükselişe geçerken, ekonomide düzelme bekleyenlerin sayısında kayda değer bir gerileme gözlenecek. Türkiye’de süren kuraklık ise gıda fiyatlarında gerileme beklentisini mantıksız kılıyor. Doğrudur, Putin Erdoğan biraderini sever …mi acaba?). Çok, çok, biçok sevse de…  bedava doğalgazın faturası çok ağır olabilir mi?

Hemen bu sorulara cevap vereyim.

Enflasyon seçime kadar kalan süre zarfında düşer mi?  Kediye piyano çalmak öğretilebilir mi? Ekim ayı verileri bize ekonominin tam kapasiteye çok yakın seyrettiğini anımsatıyor.  Yani, ekonominin arz tarafı (ihracata yönelik sanayi üretimi haricinde) çıktıyı artırmakta zorlanır. Bu ortamda bütçe  ve asgari ücret zamları vasıtasıyla harcanabilir gelire dev enjeksiyonlar yaparsanız, enflasyon artar. En basiti, artan talep karşısında mal yetiştiremeyen üretici ve toptancı, zam yapar.

Bu senaryoda, aşağıdaki grafikte sunduğum Yİ-ÜFE ve TÜFE makası ilki lehine kapanır:

 

Devam edeyim, yaz aylarında döviz kuru “çıpasının” enflasyonu hiç de yavaşlatmadığını görüyoruz:

Yani, enflasyon katılaşmış. Enflasyondaki katılığın derecesini, çekirdek enflasyon tablosundan da görebiliriz:

Hangi çekirdek göstergesini baz alırsak alalım, 2023’ün ilk yarısında  aylık %5’in altında bir TÜFE temposuna yavaşlamak kolay değil. Fakat bu durumda, yıl başı zamları Mayıs’ta en az %25 satın alım gücü kaybetmiş olacak. Sizce bu denli hızlı reel gelir kaybına uğrayan seçmen Erdoğan’a minnettarlık duyar mı?

Biraz önce Garanti BBVA’nın bir araştırması elime geçti, 2023 sonunda enflasyonun %45’ten aşağı gerilemeyeceğini ifade ediyor. Yani, seçime giden aylarda aylık %4 civarında bir enflasyonla hayatı kararacak seçmenin.

Üstelik, enflasyon tahminlerinde riskler belirgin şekilde yukarı yönde. İlk belirsizlik, yılbaşında maaş ve ücret zamlarının oranını bilememek. %100  gibi seçim kazanmayı garantileme amacı güden bir zam, enflasyon öngörülerini yukarı revize ettirir. İkincisi, şimdi  anlatacağım, kış aylarında kur şoku bekliyorum ki Erdoğan ve Cumhur İttifakı “oyundan düşer”.

 

Niye kur şoku bekliyorum?

Sosyal medyada alay konusu oldum, yaz başından bu yana tekrarladığım kur şoku ve sermaye kontrolleri gerçekleşmedi diye. Aslında zımni bir sermaye kontrolü rejimindeyiz ya, neyse. Gelelim kur şokuna.

Ekim ayı dış ticaret istatistiklerine göre ihracat geçtiğimiz yılın aynı ayına göre yüzde 3 artışla 21,3 milyar dolara yükseldi. İthalat 29,3 milyar dolar oldu. Dış ticaret açığı Ekim’de yüzde 430,4 artışla 8 milyar dolar oldu.

Seçime kadar iç talep güçlü tutulacaksa, ithalat artışı da hız kesmez. Bu manzarayı olumlu anlamda değiştirecek en önemli gelişme gıda emtiaları ve enerji fiyatlarında elle tutulur gerilemeler olur ki,  bu enerji fiyatları bağlamında gerçekleşmiyor, gerçekleşmeyecek de. Putin’in tahıl koridorunu yeniden açmasıyla, gıda emtia  rallisi fren yaptı. Fakat, Putin’in ilerleyen günlerde bir kez daha bu çareye başvurabileceğini akıldan çıkartmayalım. Rusya’nın tahıl koridorundan çekilmesi iki günde buğday vadelilerinde %6 sıçrama yaratmıştı.

 

Dış ticarette ikinci önemli kalem ise ihracat; AB’nin resesyona yuvarlanması ile ilk alarm işaretini Ekim’de verdi. Aşağıdaki tabloda ihracatın yıl içinde AB’nin performansına paralel nasıl yavaşladığını görüyoruz.

 

Kasım2022-Haziran2023 döneminde EN AZ $35 milyar cari açık beklerim. Bu meblağın TCMB’nin likit, yani müdahalede kullanılabilir FX rezervine yakın olduğunu da söyledik, Kardeşim.

Yeni bir risk daha oluştu, büyük bankalarımız dahi sendikasyon yenilemelerinde %70’in üstüne çıkamıyor.  Bu oran  1Y2023’de daha gerileyecek, çünkü Fed-AMB faiz artırımları yüzünden son 20 yılın en sıkı finansal koşulları hüküm sürecek. Bu kalemden kaç milyar $ döviz kaçar, tam hesabını yapamadım, ama Euro-tahvillerin yenilenmesinin de güç olacağını kabul edersek, $10-15 milyarlık bir kaçaktan bahsediyoruz.

Zaten matematik olarak bu denklemde TCMB harcanabilir rezervi eksiye düştüğü için ekonomiyi  önce kur şoku, sonra da bireylere sermaye kontrolleri vuruyor.

KKM’ye girişler iyice  yavaşladı. KKM’deki bireysel mevduat çözülmeye mahkum, sebeplerini sıralayıvereyim size:

  • Henüz BOTAŞ-Gazprom doğal gaz kredilendirme görüşmelerinden sonuç çıkmadı. (Şüphem, Putin’in Erdoğan’ın BM ile işbirliği yaparak Rusya’nın tehditlerine rağmen tahıl koridorundan sevkiyatını zorlaması, Putin’i kızdırdı).
  • Kredilendirme gerçekleşirse, Erdoğan’ın Ukrayna Savaşı’nda arabuluculuk rolü ne denli kıymetli olursa olsun, yaptırımlar gelecek. Bu durumda da dış kredi bulamayacağız ve tehtidin ABD-AB kaynakları tarafından yüksek sesle kamuoyuna duyurulması bankalardan döviz mevduat kaçışına neden olabilir.
  • Seçime giderken KKM’nin çözülmesi yönünde 2 neden daha var. KKM’de kaldığı her ay servet yitiren bir kısım mudi, Erdoğan’ın Şubat’ta enflasyonun %20’lere düşeceği vaadine inandığı için bekliyor. Düşmezse, dövize kaçabilir. Kılıçdaroğlu’nun Mart’ta 6M iktidara gelirse KKM’de faizin Hazine payını ödemeyeceği tehtidini yinelemesi de son gerekçe.

 

Bir de “halkımız artık enflasyona alıştı, enflasyon  çatlasa da, patlasa da yine de Erdoğan’a oy verecek” görüşü var. Bu görüşü fevkalade elitist ve yukardan bakıcı  olarak nitelendiriyorum. Birisi hergün sizin totonuza elektrik şoku verse, buna alışabilir misiniz? Hergün popo ağrısı çekeceğinizi bile bile bu kişiyle dostluğunuzu sürdürebilir misiniz?  Evet, 1990larda hepimiz yüksek enflasyona alıştık. Çünkü, en az 25 yıllık bir yüksek enflasyonda hayatı idare etme becerimiz oluşmuştu. Son 10 yılda tek hanede seyreden fiyat artışının bir yılda %87’ye hızlanmasına alışılmaz,  çünkü ekonomik davranışları bu hıza uyarlayacak kıvraklık yok sıradan vatandaşta. Halihazırda, Erdoğan’a inanan, güvenen klitle, vaat ettiği gibi Şubat’ta AYLIK fiyat artışlarının durulmasını bekliyor. Mart’ta artık beklemez, tekler. Dövize döner, Erdoğan’a da sırtını.

 

FÖŞ yazdı:  Jeo-politik gerginlik 2023’te ekonomi ve piyasaları zorlayacak

 

Erda Gerçek’le piyasalarda GERCEK: Bilanço daraltmanın görünmez eli

Borsa İstanbul: Tehlike mi, Fırsat mı?

 

 

Tüm Yazarlar

Yazarın Diğer Yazıları