Döviz
Sterlin Çöktü: Böyle aşk olur mu hiç? Kalbin yok mu senin? #Dolar
Âdeta olağanüstü günlerden geçiyoruz. Neredeyse bu sene 90 merkez bankası politika faizini yükseltti. Aralarında enflasyon yerine büyüme tercihi nedeniyle tam…
Âdeta olağanüstü günlerden geçiyoruz. Neredeyse bu sene 90 merkez bankası politika faizini yükseltti. Aralarında enflasyon yerine büyüme tercihi nedeniyle tam aksi yönde politika izleyen Türkiye, Çin ve Japonya’nın yerel para birimleri de hâliyle haftayı hırpalanarak tamamladı. Japonya 1998’den sonra FX piyasasına müdahale ederek YEN’in değer kaybını durdurmaya çalışırken, iktisadi faaliyette ivme kaybı gören TCMB, politika faizini peş peşe ikinci ayda da indirerek Doların Türk Lirası karşısında Cuma günü yeni zirveyi (18,4280) test etmesine neden oldu. Hatırlanacağı üzere, 20 Aralık 2021’de, KKM ürünü devreye konulmadan önce 18,42 tüm zamanların zirvesi olarak grafiklere işaretlenmişti.
Amiral gemin FED’in enflasyonla kararlı mücadelesi ve bu yolda büyüme ve istihdamın acı çekeceğini söylemesi ardından en büyük 500 hissenin işlem gördüğü S&P500 endeksi hafta genelini yaklaşık %5 düşüşle tamamlarken, doların (DXY) piyasa kuru olan DXY, yirmi yılın en yüksek seviyesine tırmandı. Öte yanda, FED’in para politikası duruşuna en hassas 2 yıllık tahvil ile 10 yıllık faiz makası arasında getiri farkı son 22 yılın en negatif düzeyine açılırken (-50 baz puan), 15 yıl aradan sonra 2 yıllık tahvil haftayı %4,24 seviyesinde ve 15 yılın yeni en yüksek seviyesinde tamamladı.
Gerek artan jeopolitik riskler (Ukrayna’da ayrılıkçı bölgelerin referandumu), Moskova’nın Ukrayna’da nükleer silah kullanması halinde “felaket sonuçları” konusunda ABD’nin uyarısı, gerekse Avrupa ile Rusya arasında devam eden ekonomik savaşın kıta Avrupası üzerinde yarattığı baskının gölgesinde EUR’da kan kaybının devam etmesini bekliyoruz. EUR dolar karşısında 0,96’lı seviyelere kadar gerileyerek son 20 yılın dibini test ederken, riskin hâlen daha aşağı yönlü olduğunu düşünüyoruz. Bu risklere ilaveten, İtalya’da 2. Dünya Savaşı sonrası en sağcı hükümetin iş başına gelmesiyle sonuçlanabilecek genel seçimler dün yapıldı. Seçimler anketlerle uyumlu sonuçlanırsa ülkenin en büyük partisi olması beklenen İtalya’nın Kardeşleri lideri Giorgia Meloni (faşist diktatör Mussolini sonrası aşırı sağcı ilk başbakan olma yolunda görünüyo) ülkenin ilk kadın başbakanı olabilir. İtalya’nın siyasi sorunlarının da Kıta Avrupasını olumsuz etkilemesini bekliyoruz. Teknik bir bakış açısıyla, EUR’da daha da aşağıda 0,87 seviyesinin radar menzilinde olabileceğini ön görüyoruz.
Haftaya belki de damgasını vuran en büyük gelişmelerde biri, İngiltere’de Cuma günü açıklanan vergi indirim paketi oldu. Açıklanan paketin 1972 yılından bu yana en büyük vergi indirimleri içermesi, tahvil piyasasında âdeta çöküşü tetiklerken (5 yıl vadeli GITL (İngiltere devlet tahvili)) 50 baz puandan daha fazla sıçrayarak tek günlük yükseliş rekoru kırdı. İngiltere Merkez Bankası’ndan Kasım ayı olağan PPK toplantısında yönelik 100 baz puan faiz artırım beklentisi de %50’nin üzerine çıktı.
Kraliyet aslanı Sterlin ise Dolar karşısında süratle haftayı 1,08’li seviyelere kadar gerileyerek 1985 yılından bu yana (yani son 37 yılın) en düşük seviyesinde tamamlaması ardından, bu sabah Asya işlemlerinde, Sterlin’in Mart 1985’te test edilen ve grafiklerde görebildiğimiz en düşük seviye olan 1,0520 seviyesini de aşağı yönlü geçerek 1,0382 seviyesi ile tüm zamanları en düşük seviyesine geldiğini görüyoruz. Daha basit bir yaklaşımla, açıklanan devasa vergi paketi sonrası Sterlin son 24 saate neredeyse %7’den fazla değer kaybetti. Sterlinin de tıpkı EUR gibi dolar karşısında aynı kaderi paylaşma ihtimali (uzun süredir beklentimiz bu yönde) azımsanmamalıdır.
Gelin şimdi bu vergi indirimlerinin sterlin açısından ne demek olduğunu anlamaya çalışalım. Bir tarafta devam eden enerji krizi, yaklaşan soğuk ve pahalı kış, diğer tarafta ise büyüme problemlerini dengelemek adına İngiltere’nin atmış olduğu son 40 yılın en büyük vergi indirim adımının bütçe dengesini daha da fazla bozacağına inanıyoruz. Devletin vergi gelirlerinin düşecek olması daha fazla borçlanma gereksinimi getirirken, diğer taraftan hane halkının harcanabilir gelir düzeyinin artacak olması da enflasyon için sevimsiz bir haber. Nihayetinde, artan enflasyona karşı daha fazla faiz artırım ihtiyacı da daha pahalı borçlanma anlamına geldiğinden, sterlin ciddi mânâda baskı altında görünüyor.
DXY sepetinde yer alan 6 para birimi içinde aslan payı yaklaşık olarak %58 ile EUR’da bulunurken, YEN %14, Sterlin ise %12 paya sahip. Söz konusu 3 para birimin başına neler geldiğini anlatmaya çalıştık. Bu bakış açısıyla, DXY’nin de son 20 yılın zirvesine ulaşmasına şaşmamak gerekiyor. Teknik mânâda yukarıda 109,2 seviyesinin üzerinde aylık bir kapanış ile (teyit) 121 seviyesine doğru bir yolculuk bizleri şaşırtmayacaktır. Hazır yeri gelmişken, 1973 doğumlu olan DXY grafiğini incelerken, Twitter’da kıymetli hocam @e507’nin de hafta sonu Plaza Anlaşmasını gündeme getirdiğini okudum. Finansal okuryazarlık adına yeri gelmişken kısaca ben de konuya değinmek isterim.
Japonya’nın geride bıraktığımız hafta başarısız olma ihtimali çok yüksek olan doğrudan piyasa müdahalesini birkaç gün nedenleri ile birlikte bültenimizde ele aldık. Temelinde, ABD ile Japonya arasında açılan getiri farkı YEN’in değer kaybı ile sonuçlanmaktadır ve sadece Japonya Merkez Bankası’nın (BoJ) müdahalesi YEN’in değer kaybını (yavaşlatsa da) durdurmaya yetmeyecektir. YEN’in değer kaybının arkasında yatan asıl sorun Japonya’nın faiz artır(a)mıyor olmasıdır. Lâkin, sorunun çözümü tek başına BoJ ile değil, çok katılımlı (küresel merkez bankalarının tamamının katılımıyla) başarıya ulaşabilir. Tarihte de bunun en çok bilinen örneği 1985 yılında New York’ta bulunan Plaza Otel’de, Fransa, Batı Almanya, Japonya, ABD ve İngiltere’nin para piyasalarına koordineli müdahale ederek Japon Yeni ve Alman Markı karşısında ABD Dolarının değer kaybettirilmesi için yaptıkları antlaşmadır (Plaza Anlaşması). Aşağıdaki grafikten de görüleceği üzere, ABD Doları, 1985-1987 yılları arasında keskin değer kaybederken, piyasaya tekrar müdahale edileceği 1987 yılı Louvre Anlaşması’na kadar (bu sefer de doların devam eden düşüşünü durdurmayı amaçlayan, 22 Şubat 1987’de Paris’te imzalanan anlaşma) devam etmiştir. Plaza Anlaşmasının ana amacı, döviz kurlarını etkileyerek Amerikan ve Avrupa mallarının ihracatta Japon malları karşısında rekabet gücünü sağlamaktı. Asıl sorulması gereken soru ise bugünün dünyasında böyle bir anlaşma tekrar imzalanır mı? FED’in (ABD’nin) enflasyonla mücadele ettiği bir ortamda güçlü Dolar politikası izlemesi nedeniyle neredeyse imkânsızdır.
Küresel mali piyasalarda FED sonrası olumsuzluk, Avrupa’da egemen olan enerji krizi, Rusya özelinde artan jeopolitik endişeler ve küresel enflasyon sorunu finansal piyasalarda büyük bir panik havasına neden oluyor. Bu da hâliyle ne var ne yok sat doları al isteğini kamçılıyor. Bunu kaliteye kaçış (flight to quality) olarak ele alıyoruz. Euro ve YEN’den sonra çöküşe Sterlin’in de katılması sonrası hisse senetlerinde yaşanan sert satışlara kıymetli madenler de katıldı. Gümüşte Cuma günü yaşanan %4’ü aşkın değer kaybı bu sabah da korunuyor. Altının ons fiyatı haftayı kritik destek seviyesi olan 1,685 doların altında yine tamamladı. Daha da aşağıda 1,600 dolar seviyesini hedefliyoruz. Brent cinsi ham petrolün varil fiyatı uzun bir süredir dile getirdiğimiz kritik destek 92 doların altında ve haftayı %6’nın ötesinde kayıpla kapatarak bu sabah 85 dolara kadar geriledi. Daha da aşağıda 78 dolar seviyesine yönelik hedefimizi koruyoruz. Bu arada, Alman kamu kuruluşu RWE, Abu Dabi Ulusal Petrol Şirketi (ADNOC) ile Avrupa’nın en büyük ekonomisine Aralık ayı sonuna kadar sıvılaştırılmış doğal gaz sağlamak için bir anlaşma imzaladığını duyurdu.
Türkiye cephesinde hisse senetlerindeki sorunlar gündemin ilk sırasında yer alırken, Hazine Bakanı Nebati aracı kurum genel müdürleri ile bir araya gelirken, VİOP’ta vade sonu yaklaşırken konuşulan sorunlu rakam tutarı kafaları karıştırıyor! USDTRY kuru yeni haftanın ilk işlemlerinde 18,44 seviyesine yükselerek tüm zamanların zirvesini bir adım daha yukarıya taşırken, Sterlin ve Euro’da yaşanan çöküş ile EUR/TRY kuru son 2 ayın, GBP/TRY kuru ise psikolojik 20 seviyesinin de altına gerileyerek 19,30 ile son 4 ayın dibini test etti.
Yeni gün başlangıcında, Asya piyasalarında hava olabildiğince olumsuz. Japonya’da açıklanan ve 20 ayın en düşük seviyesine ulaşan PMI verisi ardından gösterge endeks Tokyo borsası %2 aşağıda işlem görürken, ABD borsalarının vadeli işlemleri de haftaya satıcılı başladı. Piyasaların panik havası ile koruma enstrümanlarına yönelik talebini arttırdığını olurken, piyasaların tansiyonunu gösteren volatilite endeksi VIX ise henüz 30 seviyesini aşmadığını not etmiş olalım.
Japon YEN’i yanı sıra, küresel risk iştahının bir başka göstergesi olan ve faiz artırma kervanına katılmayan bir diğer para birimi olan Çin Yuanın bu sabah 7,2 seviyesine dayanarak son 2,5 yılın en zayıf seviyesini test etti. Yuanın değer kaybının yavaşlatmak adında, Çin merkez bankası (PBoC), spekülatif işlemlere karşı 28 Eylül’den itibaren vadeli döviz alımlarında finansal kurumlar için döviz riski rezervlerini mevcut sıfırdan %20’ye çıkaracağını söyledi. Böylelikle Yuanı açığa satmayı zorlaştırmak isteyen PBoC, FX piyasasına da dolaylı olarak müdahale etmiş oldu. Lâkin, spot piyasada işlem gören Yuanın habere neredeyse tepki vermediğini de not edelim!
Veri takviminde bugün içeride kapasite kullanım oranı ve reel kesim güven endeksi takip edilebilir. Dışarıda ise Almanya’da açıklanacak IFO endeksi önemli.
iktisatbank.com