Ekonomi
TPF Başkanı Ömer Düzgün: “Mağaza Sayısı 55 Bine Ulaşmadan Perakende Yasası ile Önlem Alınmalı”
Organize gıda perakende sektörünün en büyük organizasyonu olan Uluslararası Yerel Zincirler Buluşuyor Konferansı ve Fuarı (YZB) 2022, Ticaret Bakan Yardımcısı Sezai Uçarmak’ın katılımıyla 13'üncü kez yoğun bir katılımla kapılarını açtı...
Organize gıda perakende sektörünün en büyük organizasyonu olan Uluslararası Yerel Zincirler Buluşuyor Konferansı ve Fuarı (YZB) 2022, Ticaret Bakan Yardımcısı Sezai Uçarmak’ın katılımıyla 13’üncü kez yoğun bir katılımla kapılarını açtı.
Son 25 yılda perakende sektöründeki gelişime işaret eden Sezai Uçarmak, “Gelişim aslında yaşadığımız sosyal değişiklerle ve teknolojik gelişmelerle paralel ilerliyor. Bakanlığımız organize perakendenin hem üretim alanında hem de ticarileştirme alanında çalışıyor. ‘Bizim aklımıza bir şey geldi, en doğrusu bu’ gibi bir yaklaşım sergilemeden sektörün tüm temsilcileri ve işletmecileri ile sık sık bir araya geliyoruz, akademik çalışmalardan da faydalanıyoruz. Perakende ticaretiyle ilgili bazı düzenlemeler üzerinde çalışıyoruz” dedi.
Bu yıl “Yeniden Yerele” temasıyla düzenlenen zirvenin açılışında konuşan Türkiye Perakendeciler Federasyonu (TPF) Yönetim Kurulu Başkanı Ömer Düzgün; “Müthiş bir mağaza enflasyonu ile karşı karşıyayız. Ülkemizde 42 bin ulusal ve discount market vatandaşlarımıza hizmet veriyor. Son 10 yılda yüzde 395 artış gösteren discount market zincirlerinin sektördeki payı yüzde 79’a çıktı. Önümüzdeki 5 yıl içinde 13 binin üzerinde yeni mağaza açılması bekleniyor. Discount marketlerin gıda perakendesindeki payının ise yüzde 81’e ulaşması öngörülüyor. Bu durum sadece yerel işletmecilere değil, üreticiye de tüketiciye de zarar verecek. Mağaza sayısı 55 bine ulaşmadan Perakende Yasası ile önlem alınmalı.” dedi.
Türkiye Perakendeciler Federasyonu (TPF) tarafından düzenlenen Yerel Zincirler Buluşuyor (YZB) 2022, “Yeniden Yerele” teması ile kapılarını açtı. İstanbul Haliç Kongre Merkezi’nde bu sene 13’üncü kez düzenlenen zirvenin açılışı Ticaret Bakan Yardımcısı Sezai Uçarmak ve TPF Yönetim Kurulu Başkan’ı Ömer Düzgün’ün katılımıyla kapılarını açtı.
YZB açılışında pandemi sonrasındaki gelişmelere değinen Sezai Uçarmak, dünyada emtia fiyatlarının tahmin edilemeyecek seviyeye ulaştığını belirterek, “Bu süreçte yerel veya ulusal düzeydeki organize perakendede çalışan marketlerimizin sadece fiyat artışıyla gündeme gelmesi hoş değil. Onlar, üretilen ürünlerin tüketiciye ulaştırılmasında en önemli kanallar” dedi.
“20 SENE ÖNCEKİ TÜKETİCİ PROFİLİ YOK”
Konuşmasında perakende sektörünün 25 yıllık gelişimine değinen Uçarmak, “Sektördeki değişim ve gelişim aslında yaşadığımız sosyal değişiklerle ve teknolojik gelişmelerle paralel ilerliyor. Geçmişte esnaf işletmeleriyle yerel zincirlerin karşı karşıya gelmesine tanık olduk. Sonrasında hem esnaf işletmeleri hem yerel marketlerle organize perakendekilerin arasındaki gerilime tanık oluyoruz. Diğer taraftan artık hepsinin karşısında bir de elektronik ticaret var. Ülkemizin iç ticarete bakış açısı belli. Son derece liberal bir anlayış çerçevesinde bir yaklaşım mevcut. Sadece rekabetle ilgili alanlar, rekabetin bozulmasının önüne geçilmek için çalışılıyor. Şu anda da organize perakendenin sahip olduğu güç nedeniyle, tabii ki doğal olarak üreticinin tabii ki bazı şikayetleri var. Tüm bunlar bakanlığımızın düzenleme alanında. Üretim ve ticarileştirme alanında bakanlığımızın çalışmaları devam ediyor. Tüm taraflarla çok sık bir araya geliyoruz. Özellikle dernek, organizasyon, federasyon temsilcileri, işletmecileri sık sık bakanlığımıza davet ediyoruz. Perakendenin gelişim çizgisine baktığımızda, bugün 20 sene önceki tüketici profili yok. Bunu samimiyetle hepimizin düşünmesi lazım. Bugün tüketici seçici, kırılgan ve de aceleci. Bu üçüne kim daha rahat cevap verebiliyorsa aslında onun şansı her zaman daha çok olacak. Özellikle perakende ticaretiyle ilgili olarak haksız rekabetle ilgili bazı düzenlemelerimiz var” açıklamasını yaptı.
Sektördeki en ağırlıklı problemlerden biri olan ödeme konusuna da değinen Bakan Yardımcısı Sezai Uçarmak; “6 ay vadeli ürün ticareti olmaz. Zaman zaman bunlar uzun vadeli çekler vermek suretiyle bu tür ticaretlerin yapıldığını görebiliyoruz. Avrupa Birliği özellikle pandemi nedeniyle gıda alanını farklı bir yere koydu. Diyor ki, 1 aydan az süre dayanıklı olan, meyve sebze dahil üzere ürünlerde ödeme süresi 1 aydır, diğer ürünlerde de 2 ay. Biz bunu uygulamamız gerektiğini düşünüyoruz. Sektörde bunun tek yönlü olmadığını biliyorum, mutlaka başka alanda fedakârlık edilmesi gerekiyor. Oralarda da bazı çalışmalarımız var. Son zamanlarda özellikle meyve-sebze piyasamız fiyat nedeniyle gündeme geldi ama meyve sebzede büyük ölçüde üretimden kaynaklanan problemler var. Çünkü arzda problem olmaması lazım ki, onun ticarileştirilmesinde de bir problem olmasın. Yerli üretim havzalarını sık sık ziyaret ediyoruz. Üretimde kış aylarında sadece belli bölgelere bağımlı kaldığımız için, özellikle son zamanlarda nakliye ve benzeri alanlardaki fiyat artışlarıyla nedeniyle bizi zorlayan yerler oldu. Bunlarla ilgili de bazı düzenlemeler yapma ihtiyacı var” dedi.
Zorlukların aşılması ve tıkanıkların giderilmesi için bakanlığın kapılarının sonuna kadar açık olduğunu belirten Sezai Uçarmak şöyle konuştu; “Ülke menfaatine uygun ne olacaksa biz de bunları görüyoruz. Tabii bu konuda bir tarafta doğruyu yaparken, diğer tarafı bozmamak lazım, bunları ortak bir noktada yapmamız lazım. Bunların hepsi memleketin bir değeridir. Onun için buna çok dikkat etmek gerektiğini düşünüyoruz. Bakanlığımızın çalışmalarının devam ettiğini bir kez daha ifade etmek isterim.”
“YENİDEN YERELE DEMENİN TAM ZAMANI”
Organizasyonun açılışında konuşan TPF Yönetim Kurulu Başkanı Ömer Düzgün; “Geride bıraktığımız 2 yıllık pandemi sürecinde gerek sosyal gerek ekonomik yönden büyük bir sınav verdik. Küresel çapta ekonomik çalkantılar devam ediyor. Bu tablodan en az düzeyde etkilenmek, Türkiye ekonomisine katkı sağlamak, istihdamın artmasına destek olmak, yoksulluğu azaltmak, dış borç yükünden kurtulmak için yereli, yerli işletmecileri ve yerli üretimi topyekun desteklemeliyiz” dedi.
Pandemiyle birlikte hayatın pek çok alanında büyük değişimler yaşandığına, bu değişimlerin başında ise alışveriş alışkanlıklarının geldiğine dikkat çeken Düzgün, “Daha sağlıklı ve iyi bir yaşama odaklandık. Dijitalin kıymeti giderek büyüdü, sektörler dönüştü. Küresel ölçekteki olumsuzluklar ekonomide bir domino etkisi yaratıyor. Hammaddeden üretime, lojistikten müşteri temasına kadar geçen süreç birbirini iten ya da yavaşlatan faktörlerin bir bütünü. Enflasyon ve gıda fiyatlarındaki artışın yanı sıra tarım ve hayvancılıktaki sorunlarla birlikte 7’den 70’e bugün kendine yeten bir ülke olmayı her zamankinden daha çok istiyoruz. Yaşanan gelişmeler vatandaşlarımızı maalesef ki endişelendirdi. Bugün yerli üretime, yerli ürüne her zamankinden daha fazla erişmek istiyoruz. İşte bu yüzden yeniden yerele demenin tam zamanı. Daha fazla zaman kaybetmeden geleceğimizi bugünden konuşmalı, atılması gereken adımları tüm taraflarıyla belirlemeli, kaygılarımızı bir tarafa bırakıp tek yürek halinde hareket etmeliyiz. Tarladan çatala tüm gıda güvenliğimizi yeniden kurgulamalıyız.” açıklamasını yaptı.
“FAHİŞ FİYATLA ÜRÜN SATANIN CEZASINI HEM TÜKETİCİ HEM DE PİYASA VERİR”
Konuşmasında yılbaşından günümüze gerçekleşen gıda fiyat artışlarıyla ilgili konulara da değinen TPF Başkanı Ömer Düzgün şunları kaydetti: “Bir taraftan büyük bir rekabetle boğuşurken, diğer taraftan da bizden kaynaklı olmayan fiyat artışı konularında müşterilerimizle karşı karşıya kaldık. Bizler zincirin son halkasıyız. Yaşanan bu durumlar müşterilerimizin bize duyduğu güvene zarar veriyor. Maliyetlerin her geçen gün arttığı, karlılıkların düştüğü, büyük bir rekabet girdabında kürek çekiyoruz. Yerel zincirler olarak yaşanan bu ağır rekabet koşullarına rağmen ülkemize değer yaratmak için vatandaşlarımızın alım gücünü odağımıza alarak çalışıyoruz ve çalışmaktan vazgeçmeyeceğiz. Yerel zincirler olarak bizlerin fiyat artırmak gibi bir lüksü yok. Bu ekonomik ortamda fahiş, haksız, rakiplerinden yüksek fiyatla ürün satan bir üretici ya da satıcının cezasını herkesten önce hem tüketiciler hem de piyasa verir.”
“5 YIL İÇİNDE 13 BİNİN ÜZERİNDE YENİ MAĞAZA AÇILMASI BEKLENİYOR”
Binlerce sektör profesyonelini 13’üncü kez bir araya getiren YZB açılışında, Perakende Yasası’nda var olan eksik ayaklar nedeniyle rekabet ortamının sektörü artık zor bir duruma sürüklediğini kaydeden Ömer Düzgün; “Mağaza açma kriterleri başta olmak üzere private label ürünlere ait sınırlandırma gibi Perakende Yasası’ndaki eksik ayakları gündeme getirmeye devam edeceğiz. Bugün müthiş bir mağaza enflasyonu ile karşı karşıyayız. Yayımlanan raporlara göre ülkemizde 42 bin ulusal ve discount market vatandaşlarımıza hizmet veriyor. Discount market zincirlerinin toplam market sayısı son 10 yılda yüzde 395 artış gösterirken sektördeki payları yüzde 79’a kadar çıktı. Önümüzdeki 5 yıl içinde 13 binin üzerinde yeni mağaza açılması bekleniyor. Yine bu tabloda discount marketlerin gıda perakendesindeki payının yüzde 81’e ulaşması öngörülüyor. Maalesef ki bu gidişat şuna işaret ediyor, önümüzdeki süreçte yan yana, alt alta, üst üste market açılışları devam edecek. Bu durum sadece gıda perakendesindeki işletmecileri değil, üreticiye de tüketiciye de zarar verecek. Discount ve ulusal marketlerin mağaza sayıları 55 bine ulaşmadan Perakende Yasası ile önlem alınmalı” dedi.
“TEK BİR MAĞAZADA 20-25 HEMŞEHRİMİZE İSTİHDAM SAĞLIYORUZ”
Türkiye’nin 81 ilinde 5 ve üzeri 5 bini aşkın yerel zincirlerin tek bir mağazasında 20-25 kişiye istihdam sağlandığını belirten Düzgün sözlerini şöyle sürdürdü; “Perakende yasasındaki eksik ayaklar giderilmezse yerel zincirler rekabet gücünü kaybetmeye devam edecek. Yerel üretici ve yerel perakendeci ülkemizde gıda sektörünün sigortası ve teminatı. Bizler tek bir mağazamızda 3-5 değil, 20-25 hemşerimize istihdam sağlıyoruz. Yerel zincirlerin, yerel üreticinin, yerel markaların büyümesi demek Türkiye’nin büyümesi demek. Tüketici harcamalarının devam ettiği, ekonomiye olan güvenin sürdüğü bir ortam demek. Tüm bunların yanı sıra istihdama ve ülke ekonomisine katkımızın artması demek. Devraldığımız bayrağı daha ileri taşımak, bulunduğumuz ilçelere, şehirlere, ülkemize daha fazla katma değer sağlamak, yeni başarı hikayeleri yazmak için 100 bini aşkın çalışanımızla biz hazırız.”