Borsa
Emre Şirin: BORSA İSTANBUL’DA NELER OLUYOR?
Sermaye piyasalarının gelişimi reel ekonominin gelişimi açısından da son derece önemlidir. Şirketlerin halka açılması; sermayenin tabana yayılması, şirketlerin finansman ihtiyacını…
Sermaye piyasalarının gelişimi reel ekonominin gelişimi açısından da son derece önemlidir. Şirketlerin halka açılması; sermayenin tabana yayılması, şirketlerin finansman ihtiyacını faizli finansmana ihtiyaç duymadan sağlayabilmesi, bu sayede yeni yatırımlar yapabilmesi, büyüme ve karlılık açısından daha sağlıklı adımlar atabilmesi açısından oldukça kritik.
Bu, şirketler açısından olduğu kadar bireyler açısından da önemsenmesi gereken bir durum elbette. Çünkü birikimlerin hisse senedi piyasasında doğru bir şekilde değerlendirilmesi aynı zamanda ciddi bir getiri potansiyelini ve belki uzun vadeli düşünülürse emeklilik döneminin çok daha rahat geçirilmesini ortaya koyabilir.
Borsa İstanbul’da işlem gören, çok kıymetli, büyüyen, karlılığın sürekli artıran ve hatta kendi alanında küresel çapta söz sahibi olan şirketlerimiz var.
Ekonomi yönetimi, Borsa İstanbul, SPK gibi kurumlar her fırsatta bireyleri şirketlerimizi desteklemeye davet ediyor ve bunun önemine dikkat çekiyor.
Yukarıda ifade ettiklerimize bakılınca gerçekten pozitif bir tablo var gibi görünüyor. Ama gerçekte durum böyle mi?
Özellikle son bir yılda yaşananları şöyle bir hatırlayalım;
- Tekrar etmeye gerek olmayan ekonomi politikalarımız ve arkasına bakmadan ülkeyi terk eden yabancı yatırımcı
- Gelişmekte olan ülkeler ortalamasına bakıldığında oldukça yüksek seyreden cds primimiz
- Zaten yatırım yapılabilir seviyenin altında olan kredi notumuzun uluslararası kredi derecelendirme kuruluşları tarafından daha da düşürülmesi
- Yabancı yatırımcının terk ettiği borsamızın sığ bir yapı içinde ve dünya dinamiklerinden tamamen bağımsız bir şekilde belirli kişilerin inisiyatifine bağlı bir yapı içinde hareket etmesi
- Yaşanan yüksek volatilite ortamında en yetkili ağızların zaman zaman çıkıp ‘olan küçük yatırımcıya oldu’ diyerek aslında bireysel yatırımcının ne kadar korumasız ve bir başına bırakılmış bir durum içinde olduğu bir piyasanın oluşması
- Ve en sonunda ortaya çıkan ifşalar ile işin içinde SPK Başkanından tutunda, üst düzey bürokratlara ve danışmanlara kadar birçok ismin olduğu iddia edilen rüşvet ve manipülasyon çarkı.
- Türkiye’nin en güçlü bankalarının tahtalarında bir gün arayla yaşanan aşırı oynaklık ve manipülatif hareketler…
Görüldüğü üzere say say bitmiyor. Peki bu şartlarda, bu hareket tarzı ile bireyler nasıl borsada işlem gören şirketlerimize güvenip de yatırım yapacak?
Evet enflasyon çok yüksek, makro görünüme bakıldığında dolar/TL’de yön net bir şekilde yukarı, evet tarihsel olarak baktığımızda borsamız ve birçok güçlü şirketimiz hala dolar bazında çok ucuz. Ama yaşananlar belirli kişileri zengin ederken bireyleri strese sokmaya ve kaybettirmeye devam ederse bu piyasa nasıl gelişir? SPK’nın görevi öncelikle bireysel yatırımcıyı korumak değil midir?
Netice itibariyle tuz kokarsa… Gerisi malum…