FÖŞ yazdı: El parasıyla seçim gerdeğine girmek
25 Ağustos 2022Pandemi nedeniyle mütevazi köşkünde 2 yıldır münzevi hayatı yaşayan FÖŞ, bu yaz “sahaya inerek” Anadolu’da halkın nabzını tutu. Atmıyor, hasta komada ve can çekişiyor. Velakin, hala birkaç kelam edecek mecali kalanlardan en sık duyulan soru şuydu: “FÖŞ Baba, işler daha da kötüye gidecek değil mi?” Onları rahatlattım: “Tabii ki, Darwin’in Evrim Teorisi’nin sınanacağı bir kışa giriyoruz. Sadece güçlü olanlar hayatta kalacak. Muhtemelen siz bunların arasında olmayacaksınız. Ama, böyle zamanlarda herkes biraz fedakarlık yapmalı, değil mi?” “Sizin gibi zayıf halklar elendikten sonra geriye kalanlar milli ve yerli Türkiye’yi kurarak bizi 21ci Yüzyılın en güçlü devleti yapacaklar”.
Bu nasihata aldığım cevapları burada tekrarlayamam, ama bu yüce milletin geminin batmak üzere olduğu bu türbülanslı dönemlerde bu kadar ufak bir fedakarlığa dahi yapmaya yanaşmaması Canımdan Çok Sevdiğim Başkanım RTE için kötü haber. Bu millet, dış operasyonlarla dibinde delik açılan ekonomiye katkıda bulunmak için altın ve dövizini de bankalara emanet etmez.
Sanırım RTE de bu olasılığı gördü ki, seçime kadar durumu idare etmek için Rusya’dan Suudi Arabistan’a para bulma turlarına çıktı. İlginçtir, Sevgili Abim Nebati’ye göre Rusya ve Körfez Krallıkları gibi kadim dostlarımızdan gelecek olan $50 milyarın döviz kurunu bu seviyede tutup tutmayacağı hararetli bir tartışmaya neden olurken, bir Odin’in kulu da 85 milyonluk ülkede seçim kazanmak için tek çaresi elden para dilenmek kalmış bir rejimin kollektif akıl sağlığını sorgulamadı.
Ninelerimizin çok güzel bir sözü vardır her genç damat adayına: “El parasıyla gerdeğe girilmez”. Her ne kadar taksitli düğün kredileri icat olunduktan sonra bu Anasözünün piyasa değeri derin bir iskonto yediyse de, özü hala geçerli. Koskoca Türkiye’nin anlı şanlı başkanı artık vatandaşın ona ebedi sevgisinden, ekibinin ekonomiyi düzeltme kapasitesinden, hatta $6 trilyonluk jelibon rezervi ve 2053’te karaya çıkacak Karadeniz doğal gazından umudu kesip, ecnebiden para dilenecek acizliğe düştü.
Bu denli strateji ve ahlaktan yoksun bir rejimin “ne yapıp yapıp bir yol bularak seçim kazanacağı”nı düşünenler ise rejimden daha düşük bir zeka düzeyine sahip. Dışardan $50 milyar gelmez, gelse de, ekonomiyi kurtarmaz. Önce bu ikinci, basit, fakat kimsenin anlamadığı gözlemin gerekçelerini sıralayıp, ardından el parasına göz dikerek sertleşen aletlerin dramını inceleyelim birlikte.
Farzedelim bir sabah Putin ve Muhammed bin Salman ellerinde bavullarla, kimseye haber vermeden Sarayın kapısına dayanıp “Sürpriiiiiiiiz! Sana seçim hediyesi getirdik. Arkadaşlar şu anda $50 milyar nakti sizin Hazine’ye taşıyor. Al, tepe tepe harca. Hiç hesap sormayacağız, yeter ki sen seçim kazan, güzel İnsan” diyip, bir de doğum günü pastası kestiler. Ekonomi kurtulur mu? Hayır, aksine daha derine batar.
- Arzı zaten kapasitesine yakın büyüyen bir ekonomiye $50 milyar talep enjekte ederseniz, enflasyon %150’ye çıkar. Seçmen Sarayı basar.
- Bu harcamaların büyük kısmı enerji, ham madde ve lüks araba ithalatı olarak dış dünyaya geri döner, cari açık iki misline katlanır. Dolar yine hızla yükselir.
- En önemlisi: $50 milyar 20 yıldır iyi kötü günde Erdoğan’ı sırtında ve kalbinde taşıyan dar gelirli ve cefakar vatandaşın cebine gitmez. Çoklu müteahhit çeteleri, mafya grupları, tarikatlar, FETÖ borsası kuran yargı ve polis mensupları arasında paylaşılır. Fakir yine kuru ekmeğe talim eder.
Zaten öyle bir para da gelmez. Anladığım kadarı ile Sevgili Başkanım RTE ve Putin Suşi’de şöyle bir mütabakata vardı: “Sen, yaptırımları delmeme yardım et; Esad’la da barışıp benim Suriye’deki askeri ve mali yükümü hafiflet. Ben de sana bol ticaret yapayım, bankalarına para koyayım, doğal gazı da rubleyle satayım”.
Saray Esat’la barışmak için çaba gösteriyor da, Esat’ın böyle bir niyeti yok. Daha önce, Körfez Krallıkları ve Ürdün’ün barış girişimlerini elinin tersiyle itti. Sebebi gayet basit. Esat, Nusayri-Şii (İran ve Afganistan’dan ithal edilen) nüfusa dayalı, sadece Kuzey-Batı Suriye’yi kapsayan bir ülkeyi yönetmeye razı oldu. Mültecileri geri alıp ilerde azınlığa düşmeye hiç niyetli değil. Türkiye’yle barışın en temel koşulu, tüm askeri varlığımızın ülkeden çekilmesi. Hadi, RTE buna da razı oldu diyelim. Sonuçta, İdlib’te Esad’dan kaçan en az yarım milyon mülteci daha bize sığınır. Bunların içine 15-30 bin de kelle kesici köktendinci ruh hastası karışıp, Türkiye’yi terör kampanyasına boğar. Sonuçta, halk yine Erdoğan’a oy vermez.
Rusya’nın seçimi finanse etmek için ikinci koşulu da Türkiye üzerinden yaptırımları delmek. Ama, ABD ve AB derhal manzarayı çakıp çok sert bir uyarı yayınladılar. Artık, bizim bankaların her dekontu ince elenip sık dokunuyor. Yakında, Rusya’nın satın alması yasaklanan yüksek teknoloji ürünleri içeren her ithalatın gümrüklerde haftalarca bekletildiğini göreceğiz. El parasıyla girilecek gerdeğe bir husye eksik başladık.
Suudi Arabistan başta Körfez Ülkelerinin Erdoğan’a mali destek vereceğini düşünmek bile saflık. Katar, Arap Dörtlüsü ile sorunlarını çözdü, bize ihtiyacı yok. Muhammed bin Salman Erdoğan’ın iktidarda kalmasını istemiyor ki? Erdoğan’ın yerine Kılıçdaroğlu ve Altılı Muhalefet bloğu iktidara gelince, Orta Doğu politikası “fabrika ayarlarına” dönecek. Yani, yüzümüzü AB’ye çevirip, Araplara “Biz karışmayız, kendi aranızda yiyin birbirinizi” denecek. Türkiye artık İhvan’a, HAMAS’a destek vermeyecek. Libya’dan çekilecek. Suriye’den de muhtemelen koşulsuz çekilecek. Araplar için ballı lokma tatlısı.
Tuh, tam gerdek sefası başlayacaktı, husye bitti, kuş indi …
Dışarıdan Para Gelir mi? Ekonomiyi Kurtarabilir mi?
FÖŞ-ANALİZ: Kredi faizleri geriliyor, ivme yavaşlıyor, TCMB daha ne istiyor?
FÖŞ hakkında basında çıkan ilginç yorumları okumak için tıklayın