Dünya Ekonomisi
Güldem Atabay: Çin’den gelen durgunluk dalgası…
Çin merkez bankası (PBoC) hafta başında yılın ikinci faiz indirimini gerçekleştirdi ve politika faizini %2,85’ten %2,75’e çekti. Bu hafta bizde…
Çin merkez bankası (PBoC) hafta başında yılın ikinci faiz indirimini gerçekleştirdi ve politika faizini %2,85’ten %2,75’e çekti. Bu hafta bizde yapılacak TCMB faiz toplantısında karar alıcılara ilham vermemesini dilememiz gereken bu adımın arkasında genişleyen bir emlak piyasası sorununun ekonomik büyümeyi aşağıya çekmesiyle ekonomik yapıya likidite sağlamak amacı var. Çin ekonomisinin nispeten düşük tüketici fiyatları enflasyonu, büyük bir dış ticaret ve cari fazla veriyor olduğu gerçeğinin PBoC’ye bu kararı aldırma alanı yaratan en temel makroekonomik veri seti olduğunu da hızla eklemek gerekir.
Yılın ilk yarısı Çin hükümetinin “sıfır Covid” politikası eşliğinde dönem dönem ekonominin önemli merkezlerinde uzun soluklu “kapanmalar” eşliğinde geçti. Çin’in bu politikası küresel tedarik zincirlerinin normalleşmesini geciktirerek dünya ekonomisine enflasyon olarak dönerken, Çin ekonomisine yansıması yavaşlayan ekonomik aktivite oldu.
Kapanmaların büyük ölçüde kalktığı ancak bitmediği 2022 ikinci yarı başlangıcında ise gelen ilk verilerin gösterdiği zayıflayan kredi, üretim ve yatırım talebinin ekonomik riskleri artırmakta olduğu.
“Sıfır Covid” politikasından vazgeçmeyerek ekonomiye yavaşlama dalgaları yollayan Xi hükümeti, PboC’nin faiz indirimleri yoluyla tam ters yönde bir destek vermeye çalışıyor. Fakat yaz sona erdikten sonra Covid-19 vakalarında yeni bir artış yaşanması olasılığı, “sıfır Covid” politikasının devam edeceği beklentileri, tüketicilerin hemen hemen tüm ülkelerde izlendiği üzere erteledikleri talebin muhteşem bir dönüşle ekonomik aktiviteyi hızlandırmasının önündeki en büyük engel halinde.
Çim emlak piyasasındaki sorunlar hükümetin devreye girmesine rağmen devam ediyor. Büyümenin lokomotifi olarak bakılan Çin konut sektöründe durum 2022’nin kalan yarısı ve hatta 2023 başları için umut verici değil.
Gelen son veriler ise ekonominin yavaşlamanın ötesinde daralma sınırına geçtiği yönündeki endişeleri körükler nitelikte. Evergrande ile su yüzüne vuran emlak piyasası krizi, konut yatırımlarının yılın ilk yedi ayında %6,4, konut satışlarının da %31,4 daralmasıyla beklenenin ötesinde bir kötüleşme aşamasına geçildiğini yansıtmakta. Çin’in konut fiyatları temmuz ayında 11. ay üst üste düşmeye de devam etti. Bu da tabii, bir sarmal haline dönüşen Çim emlak piyasasındaki sorunların hükümetin devreye girmesine rağmen devam edişinin bir başka kanıtı. Büyümenin lokomotifi olarak bakılan Çin konut sektöründe durum 2022’nin kalan yarısı ve hatta 2023 başları için umut verici değil.
Her ne kadar büyüme hedefi olan %5,5’in altında %3 civarı büyümenin geçici olacağı konusunda Çinli yetkililer durumu hafife alan açıklamalar yapsa da, nüfus yapısı gereği ekonomide yavaşlama genç işsizliğini hemen artırma eğiliminde Çin’de. Üstelik tüketiciler artan maliyet enflasyonunun olabilecek en yavaş şekilde tüketici fiyatlarına yansımakta oluşuna rağmen, küresel gelişmelerden tedirgin. Elleri ceplerine harcama için gitmekte tutuk.
Avrupa ve ABD ekonomilerinde yüksek enflasyon eşliğinde derinleşen resesyon tartışmaları Çin mallarına olan talebi bazı kalemlerde yavaşlatıp, bazılarında düşürdükçe Çin ekonomisinde zayıflayan iç talep merkezli olumsuz hava daha da güçleniyor. Denizaşırı ülkelerde şirketlerin yeni hammadde veya mal almak yerine stoklarını eritme çabası iç talebi zayıflayan Çin ekonomisi adına bir diğer kötü haber niteliğinde. Üstelik pandemi kapanmalarının hemen ardından mallar olan talep hizmetlere yöneldikçe, Covid kapanmaları devam eden Çin’de turizm sektörü de mevsim etkisine rağmen gelişmelerden alması gerektiği payı alamıyor. Dolayısıyla, Çinli üreticiler, denizaşırı ülkelerden gelen zayıf talebi kendi iç pazarlarından telafide de zorlanmaya başladılar.
Denizaşırı ülkelerde şirketlerin yeni hammadde veya mal almak yerine stoklarını eritme çabası iç talebi zayıflayan Çin ekonomisi adına bir diğer kötü haber niteliğinde.
Tüm bu ekonomik gelişmelerse, Başkan Xi Jinping’e alışılmadık şekilde bir üçüncü dönem vermesi beklenen iktidardaki Komünist Parti’nin bu yılın sonunda yapılacak büyük bir kongre öncesinde görmek istediği güçlü Çin ekonomisi tablosunda oldukça uzaklaşıldığını gösteriyor.
Mart ayından bu yana Çin ekonomisindeki yavaşlama işaretlerinin temmuzda iyice sertleşmesi Çin ekonomisi ötesinde küresel ekonomiyi de etkiler boyutta. Başta petrol fiyatları olmak üzere emtia fiyatlarında gözlenen gerilemede Çin’den gelen ekonomik zayıflamanın da büyük payı var. Emtia fiyatlarının gerilemesi ilk bakışta yüksek enflasyonla mücadele eden merkez bankaları açısından bir nimet olarak düşünülebilir. Ancak ABD ve Avro Bölgesi gibi belli başlı ekonomik merkezlerde enflasyonun hedefin 4-5 katında seyretmekte oluşu, emtia fiyatlarında gerilemenin fiyatlar üzerinde yaratacağı olumlu etkiden öteye parasal sıkılaştırmanın devam etmesi gerektiğini anlatıyor.
Faiz artışlarının 2023 ortalarına kadara devam edeceği, faiz indirimlerinin ise 2024 ortalarından önce kolay kolay gündeme gelmeyeceği beklentisi küresel durgunluk korkularını canlı tutuyor. Üzerine bir de dünyanın büyüme lokomotifi Çin ekonomisinin büyümekte zorlanması, iç talep ve dış talep kaynaklı sorunlar içinde bir emlak piyasası krizi yaşanması dünya ekonomisi için son derece olumsuz bir gelişme.
Likidite desteği önemli olsa da büyümede izlenen ivme kaybı açısından sene başından bu yana yapılan faiz indirimleri biraz geç ve az görünüyor. Görünen, PboC’nin faiz indirimlerine yılın geri kalanında da devam etmek zorunda kalacağı. Pekin’in ekonomiyi canlandırma girişimleri, yerel yönetimleri altyapıyı finanse etmek için borç almaya teşvik etmeye odaklandı ancak yerel yönetimlerin zaten aşırı yüksek borç sorunu henüz çözülmüş değil. Şimdiye kadar, politika yapıcılar emlak sektöründeki sorunlu şirketler arasında büyük ölçekli bir kurtarma girişiminden kaçındılar ancak ilerleyen aylarda durumun kötüleşmesi halinde Komünist Parti’nin büyük kongresinden sonra gündeme gelmeyeceğini söylemek kolay değil.
Çin ekonomisi pandemi döneminde bile izlenmeyen bir durgunluğu kendi iç dinamikleri kaynaklı yaşarsa küresel ekonomide neler olabileceğini düşünmeye başlamak zihin açıcı bir egzersiz olabilir.
Şimdi tipik bir likidite tuzağı sorunuyla karşı karşıyayız. Kredi arzı ne kadar gevşek olursa olsun, şirketler ve tüketiciler daha fazla borç alma konusunda temkinli davranıyorlar “dedi. “Bazıları şimdi borçlarını bile peşin olarak geri ödüyor. Bu bir durgunluğun habercisi olabilir.”
Bazı Çin ekonomisi uzmanlarına göre durum tipik bir likidite tuzağı sorunu. Kredi arzı ne kadar gevşek olursa olsun, şirketler ve tüketiciler daha fazla borç alma ve yatırım yapma konusunda temkinli. Çoğunluğu oluşturmasa da elinde parası olan şirket ve tüketicilerin bazıları borçlarını peşin olarak kapatmak peşinde.
Küresel enflasyon, sıkılaşan para politikası ve ABD ve Avro Bölgesinde artan durgunluk korkuları… Çin ekonomisinde de 2008 Küresel Finansal Kriz’den bu yana pandemi döneminde bile izlenmeyen bir durgunluğu ağırlıklı olarak kendi iç dinamikleri kaynaklı yaşarsa küresel ekonomide neler olabileceğini düşünmeye başlamak zihin açıcı bir egzersiz olabilir.
PolitikYol