Çetin Ünsalan: Enflasyon neden düşmeyecek?
5 Ağustos 2022Siparişle yüzde 80’i bile bulmasının engellendiği çok net gözüken enflasyon rakamlarının Ağustos ayından itibaren düşüşe geçeceği söylendi. Bakan Nebati’nin bu açıklaması, daha önce defaten verdiği tarihlerden biri olarak yine tarihe not düşüldü.
Öte yandan Cumhurbaşkanı Erdoğan da gerilemenin 2023 yılının ilk çeyrek sonunda başlayacağına işaret etti. Tıpkı bir sene önce katıldığı bir TV programında 2021 Ağustos ayının kırılma olacağını ve sonra enflasyondaki azalmanın faiz düşüşüyle birlikte başlayacağını ifade ettiği gibi.
Dünyada enflasyon zaten yükselişteydi ve üretimsizlikten kaynaklanan enflasyon gerçeğimizi görmeyerek üzerine bir de faiz oyunu oynadık; sonuç gerçekle ilgisini yitirmiş faiz ve enflasyon oranları olarak önümüze geldi.
Çok ilginçtir tüm bu süreçte ekonomi yönetimi içinde dönüp aynaya bakan olmadı. Kendi içinde savrulan ve çözüm üretmek yerine, bahane üretilen bir yapıda da elbette ekonomik göstergeler bozulmaya devam etti.
Bugün, sanki geçen yıl bunların hiç biri olmamış gibi yeniden enflasyonun ne zaman düşeceğiyle ilgili tarihler ve gerekçeler sıralanmaya başlandı. Peki enflasyon düşecek mi?
Bence bu yapı içerisinde kısa vadede bu mümkün değil.
Dünyadaki yükseliş trendini, artan ve Çin üzerinden daha da aratacağı gözlenen jeopolitik riskleri, bu risklerin ürün maliyetlerine etkisini dikkate aldığınızda zaten yurtdışında terse bir eğilim gözükmüyor.
Bu nedenle de yapılan açıklamalar da, faiz kararları başta olmak üzere hamleler de giderek sertleşiyor. Üstelik dünyadaki varlık balonunu patlama noktasına getirecek oranda riskli hareketlerden bahsediliyor.
Ama inanın Türkiye ekonomisinin bunların hiç birine ihtiyacı yok. Zira tüm bu gelişmelerin ötesinde kendi içinde ayrışan, kurgunun üretimsizlik üzerine yapıldığı, üretemedikçe maliyetlerin yükseldiği, ithalat ihtiyacının da dolar kuru başta olmak üzere açmazları tetiklediği bir noktadayız.
Sadece psikoloji yöneterek ve ‘düşecek’ diye ortalarda dolaşarak enflasyonun artış hızını azaltabilirsek tarihe geçebiliriz. Ama yüksek ihtimalle burada da ‘sakın bunu yapmayın’ diye okutulacak bir tarihe geçme eylemine imza atacağız. Tıpkı faizi düşürürsek, enflasyonun düşeceğini zannettiğimiz gibi. Neticede vaat tutuyor; tarihe geçiyoruz.
Merkez Bankası’nın son raporu zaten enflasyonun düşmeyeceğinin işaretini veriyor. Her ay açılan üretici ve tüketici endeksi arasındaki fark, son olarak yüzde 65’e vurdu. Ama Merkez Bankası bundan da kritik olan bir açıklama yaptı.
Üretici fiyatlarındaki artışın, tüm alt gruplara yayıldığını belirtti. Yakında enflasyonun nedeni üretici demeye başlarlarsa şaşırmayın. Alt gruplara yayılım öncelikle enflasyonun kalıcı halde olduğunu anlatıyor. Lakin iş burada bitmiyor.
Bugün her şey düzelse, ki kurguyu değiştirmezseniz düzelmez, henüz yansıtılamayan yüzde 65 enflasyonumuzu zaten bize haber veriyor. Üretici ya olmayan sermayesiyle bunu sineye çekip önce işten personel çıkaracak, sonra batacak ya da günün sonunda yansıtacak.
Mesele bu kadar açmaz noktadayken de sizin enflasyonun düşme eğilimine geçeceğini söylemeniz zor. Üstelik ek bir bütçe yapıp, muhtemel zamlarla enflasyonu kamu eliyle yukarı yönlü tetikleme ihtimali ortadayken.
Mesela yeniden değerleme oranı için yüzde 117 gibi rakamlardan söz ediliyor. Bu medyaya yansıdı. Yalanlama da gelmedi. O zaman Ocak ayında zaten enflasyonun bu civarlarda olmasının kabul edildiği anlaşılıyor. Şüphesiz resmi istatistik olarak.
Netice itibariyle ‘üreteceksiniz’; neyi niye ürettiğinizi ‘bileceksiniz’, bundan para ‘kazanacaksınız’. Yani ekonomiyi planlayacaksınız. Yoksa aynı şeyleri yapıp, farklı sonuç beklerken vatandaşa da dönüp ‘merak etme’ derseniz; o enflasyon düşmez.