Çetin Ünsalan Yazdı: Enflasyon koşar adım geliyor!
19 Temmuz 2022Ekonomi yönetimi, Merkez Bankası, TÜİK ve ekonomiyle ilgili kurumlar tahminlerini ve söylemlerini enflasyon konusunda acilen gözden geçirmelidir. Çünkü bu gidişle haklarında halkı yanlış yönlendirmekten dava bile açılabilir.
Sadece söyleyerek ya da rakamlar üzerinden spekülasyon yaratarak enflasyonu düşüremeyeceklerini anlamış olmaları gerekiyor. Hele ki bir türlü düşmek bilmeyen ve arka arkaya artış eğilimindeki maliyetleri dikkate alırsanız.
Harcama grupları içerisinde, enflasyondaki ağırlığı sürekli düşürülse de, vatandaşın en büyük giderlerinin gıdada yoğunlaştığını biliyoruz. Son açıklanan tarım üretici enflasyonu, bir kez daha bize enflasyonun o kadar da çabuk hayatımızdan çıkmayacağını gösteriyor.
Aylık bazda minik bir gerileme olsa da yıllık bazda yüzde 148,9’luk bir artış yenilir yutulur ya da göz ardı edilebilecek cinsten değil. Bu, gıdada önümüzdeki süreçte fiyatların daha çok artacağını bize gösteriyor.
Enerji meselesine bakarsak, Bakan Nebati ‘düşürdük haber yapmadılar’ diye sitem ediyor ama düşürülmüş rakamların 25 TL seviyesinde olmasından ve bunun enflasyon üzerindeki etkilerinden söz etmiyor.
Ayrıca dünyada ABD’nin tüm çabalarına rağmen enerji maliyetlerinin talepten çok jeopolitik risklerde düzelmemesi de, önümüzdeki dönemde burada ciddi bir artış olacağının da habercisi gibi.
Yetmedi gıdadan navluna kadar tüm maliyetler dünya ölçeğinde artarken, yurtdışından borçlanamayan firmalarımızın, yurtiçinde de kaynaklarının kurutulduğunu ‘ağa kredisi’ ismini verdikleri sistemle, sadece büyüklerin kredi aldığı yaptıkları sitemden anlıyoruz.
İş bununla da bitmiyor. Halen yüzde 60 oranında farkla üretici tarafında yansıtılamayan enflasyon olduğunu, kurun pamuk ipliğine bağlı maliyetler ötelenerek tutulduğunu da dikkate alır ve CDS’lerin 900’leri vurmasının verdiği sinyali görmezden gelerek davranıyorsanız, sadece komik olmuyorsunuz, ortaya çıkacak maliyetleri, tolerans sınırının dışına da çıkarıyorsunuz demektir.
Yine yetmedi; paritenin, ihracatçı aleyhine bire bir noktasına gelmesi de, zaten gelirini TL’ye park etmek zorunda kalan bir yapıda onları ne kadar zorlayacağının anlaşılması bakımından anlamlı olduğunu düşünüyorum.
Finansal okuryazarlıktan uzak bir biçimde, bu parite eşitlenmesinin finansman problemi yaratmak yerine, fiyatları ucuzlatacağını söyleyenler bile çıktı. Türkiye’de ekonomi anlamında büyük bir akıl tutulması yaşanıyor.
Artık dönem kimin haklı olduğunun ya da haklı çıkacağının tartışılacağı bir evrede değil. Firmalarımızı, bireylerimizi, toplamda da ülke ekonomisi ayakta tutmak, sürdürülebilir kılmak için artık kalmayan psikolojiyi yönetmekten vazgeçip, somut, akılcı, ayağı yere basan planlar açıklamak durumundayız.
Aksi takdirde bir takım bankacılık ürünleriyle bu işin içinden çıkalayamayacağı gibi, mevcutta yüksek olan ve daha da yükseleceğini bağıra çağıra haykıran bir enflasyon gerçeğinin ışığında insanların satın alma gücünün tamamen eriyeceğini görmek durumundayız.
Meseleyi artık bir inat olmaktan çıkartmanın, akılla bilimle yönetmenin ve öngörülebilir olmanın vaktidir. Çünkü hamaset artık karın doyurmuyor. Doyurmadığı gibi bizi hızla aç bırakmaya ve hatta borçlarımızı da ödeyememe gerçeğine doğru götürüyor. İşin şakası kalmadı. Siyaseti bir kenara bırakın; konu acil.