Döviz
Dr Murat Kubilay: Yeni döviz şoku ufukta gözüktü
Gazete Duvar’dan Sinan Saygılı ile bir sohbet gerçekleştiren ekonomist ve köşe yazarı Dr Murat Kubilay, yeni bir döviz şokunun ufukta…
Gazete Duvar’dan Sinan Saygılı ile bir sohbet gerçekleştiren ekonomist ve köşe yazarı Dr Murat Kubilay, yeni bir döviz şokunun ufukta gözüktüğünü söyledi. Murat Kubilay, “Bu iş tehlikeli yerlere kadar gelecek, öncekilerden çok daha farklı olacak. Finansal sistem de sarsılacak” yorumunu yaptı. Dr Kubilay’a göre, Merkez Bankası rezervinde satılabilir düzeyde 10-15 milyar dolar gibi bir para kaldı.
Söyleşiden kritik paragraflar şöyle:
Döviz nereye koşuyor?
Zaten dolar kuru 15 liraya ulaştıktan sonra ekonomi yönetiminin yavaş yavaş satıştan vazgeçip kuru serbest bırakması, eldeki satabileceği alanın daralmasını görmesi ve bunun çok daha tehlikeli yerlere geleceğini fark etmesiydi. Yani Türkiye’nin dış borç (441 milyar dolar) ve ithalat yükümlülüklerini ödemekte sıkıntı yaşayabileceğini görüp çekilmesiyle gerçekleşti son hareketlilik.
Muhtemelen farklı bir düzeyde tekrardan dolar kurunu sabitlemek isteyeceklerdir, o baskıyı, en azından 1 lira gevşeterek (yeni barajın 16 lira seviyesine yükseltilmesi) çözebileceklerini düşünüyorlardır ama döviz açığının nedenleri daha yapısal olduğu için bu da kalıcı başarılı olmayacaktır. Bu noktada, seviyeyi (dolar kuru) ne kadar aşağıda yaparlarsa ömrü o kadar kısa olacak, ancak daha yukarlardaki bir rakamı savunma hattı gibi seçerlerse süreci bir süre daha götürebilirler.
BİR KUR ŞOKU DAHA MUHTEMELEN YAŞAYACAĞIZ
Öte yandan Ukrayna savaşının yarattığı özellikle büyük ithalat artışı, artı küresel merkez bankalarının son 40 yılın en yüksek enflasyonuna daha agresif şekilde yanıt verme istekleri, Türkiye’nin bu şekilde yapay politikalarla süreci bir yıl daha götürmesini engellemiş oldu. Kur artışlarının üzerine yeniden bir kur şoku da muhtemelen yaşayacağız. Şu anda kur şoku yaşamadığımız, sadece dövizdeki arz-talep dengesinden ötürü doların hafif hafif arttığı şeklinde değerlendirmek gerekiyor. Ancak geçen yıl kasım, aralık aylarında yaşadığımıza benzer bir durum önümüzdeki haftalarda gerçekleşebilir.
Ha bu arada Merkez Bankası Para Politikası Kurulu’nun toplantıları da var, burada telafi edici bazı geri adımlar atılırsa, daha pozitif bir durum gerçekleşebilir.
Bu adımlar ne olabilir?
Bu saatten sonra ya daha olağan politikalara geçiş ya da sermayenin serbestisini daha engelleyici politikalar tercih edilecek. Veya dışarıdan döviz kaynağı bulunacaktır. Fakat uzun yıllardan beri işte Körfez bölgesinden, Uzakdoğu’dan çok paraların geleceğine dair hep şehir efsaneleri çıkar ancak bunlar hiç gerçekleşmedi. Kolay kolay da ikili anlaşmalar Türkiye’nin ihtiyacını karşılayacak düzeyde olmayacaktır. Dolayısıyla da belli bir yerden sonra tekrar tıkanma olacak ve yeni bir şok yaşayacak gibiyiz.
MERKEZ BANKASI’NIN SATILABİLİR DÜZEYDE 10-15 MİLYAR DOLARI KALDI
Merkez Bankası’nın artık dövizi baskılayacak rezervinin de tükenme noktasına geldiği tartışmaları üzerine
Merkez Bankası rezervinde satılabilir düzeyde 10-15 milyar dolar gibi bir para kaldı. Öte yandan turizm gelirlerinin bir kısmı da önden geliyor, yani onlara rağmen durumun bu olması, muhtemelen bu parayı da hemen 15 lira seviyesinde heba etmeyelim, ileride daha zor günler için saklayalım demelerine neden oldu. Zaten Merkez Bankası turizmden gelen paranın bir kısmını sattı bile. Dolayısıyla o kaynak da düşünülenden daha erken tükeniyor. Yine bir süre daha bunu öteleyebilir iktidar ama önünde sonunda kaçınılmaz durum gerçekleşecek. Bu iş tehlikeli yerlere kadar gelecek, öncekilerden çok daha farklı olacak. Sadece enflasyon değil, finansal sistem de sarsılacak.
Özetle, bu kadar sürekli açık veren bir ekonominin zaten taşıma suyla değirmeni döndürmesi sağlanamaz.
Sermaye kontrolü tartışmalarına ilişkin
Bunun üzerine fazla yorum yapmak istemiyorum, sermaye serbestisi daha da kısıtlanabilir diyebilirim.
Alıntıdır, söyleşinin tamamı için tıklayın
Bankacılar Enflasyon Endeksli Bonodan Ürküyor!
Dr. Artunç Kocabalkan – Devrim Akyıl – Prof. Dr. Burak Arzova: Piyasa istim üstünde
Emre Balıca: Pembe gözlüklerle ilk ona