Sosyal Medya

Ekonomi

Fikret Bila:   Emir komuta ekonomisi

  Hükümet her gün Yeni  Ekonomi Modeli’ni ayakta tutmak için ekonomiye yeni bir müdahale açıklıyor.  Serbest piyasanın kamu müdahalesi ve…

Fikret Bila:   Emir komuta ekonomisi

 

Hükümet her gün Yeni  Ekonomi Modeli’ni ayakta tutmak için ekonomiye yeni bir müdahale açıklıyor.  Serbest piyasanın kamu müdahalesi ve denetimi olmadan toplum menfaatine sonuçlar ürettiği yanlışına katılmıyoruz.

Adam Smith’in sıraladığı nedenler dışında (altyapı, mülkiyet hakkının korunması,  yargı ve kolluk hizmetleri, sınırların korunması), kalkınmayı hızlandırmak için parlak gelecek vadeden işkollarına kamu desteği (sanayi politikası) ve iklim değişikliği – çevre kirliliğinin engellenmesi amacıyla da kamu ekonomiye müdahale etmeli.

En önemlisi, özerk denetim kurumları ve yargı yoluyla mükemmel rekabet görülmeyen sektörlerde şirketlerin tekel karı elde etmesinin önlenmesi gerekir.

Fakat  müdahaleler serbest piyasa ekonomisinin ruhu olan kaynak dağılımında etkinlik, dışsallıkların bertaraf edilmesi, çıktıyı azamiye çıkartma ve kar güdüsünü olumsuz etkiliyorsa, devlet bunlardan kaçınmalı. Ek olarak, serbest piyasa ekonomisine müdahale paydaş tüm kamu kurumlarının ortaklaşması ile yapılmalı ki, koordinasyon ve tutarsızlık problemleri asgariye indirilsin.

Hükümetin son aldığı kararlar ekonomiye müdahalede günü kurtarmak dışında  hedef gözetilmediğinin işareti. Örneği menkullerde dövizle ödemenin durdurulması ihracatçıya büyük kayıplar yaşatırken, yeni ekonomide parlayıp da sermaye ihtiyacından kavrulan şirketler varken, emlakçıya yurtdışında konut pazarlama desteği vermek, ekonomik akıldan uzak. Enflasyonu zam yapana ceza keserek  engelleme düşüncesi de kökünden sakat. Hükümet çok sayıda tutarsız  gerekçeyle özel sektörün etkin faaliyet gösterdiği alanlara müdahaleyi sürdürürse, ekonomide çöküş hızlanacak.

 

Bu konuda  görüşlerimize destek olarak, Fikret Bila’nın Halk TV haber sitesinde çıkan makalesinden bazı alıntılar yapalım:

 

Emir-komuta ekonomisi

 

AK Parti iktidarı serbest piyasanın şampiyonluğunu yapıyor ama ülkeyi soktuğu krizden emir komuta ekonomisiyle çıkarmaya çalışıyor.

 

Aldığı yanlış ekonomik kararlarla krizi her gün biraz daha derinleştirirken günü birlik kısıtlamalarla çözüm arıyor.

 

Arıyor ama bulamıyor.

 

Son karar, dövizle alış verişin yasaklanması.

 

Hükümet bir kararnameyle “iki taraf da Türkiye’de yerleşikse dövizle sözleşme imzalayabilecekler ama ödemeler lirayla yapılacak” diye emir-komuta ekonomisinde olabilecek bir yasağı getirdi.

 

Dövizle ticaret, alışveriş yasak.

 

Peki ne oldu serbest piyasa ekonomisine?

 

Türkiye Turgut Özal dönemi öncesine mi dönüyor?

 

70 sente muhtaç olduğu için vatandaşın döviz taşımasının suç olduğu döneme?

 

Cüzdanınızda 1 dolar bile olsa “döviz kaçakçısı” muamelesi gördüğünüz yıllara mı dönüyoruz?

 

Hani düşük faiz ve düşük ücret sayesinde Türkiye ihracat patlaması yapacaktı? Kulaklarımızdan dolar akacaktı? Cari fazla ile ihtiyacı olan ülkelere kredi açacaktık? Faizle beraber döviz, dövizle beraber enflasyon düşecekti? Serbest piyasasının görünmez eli her şeyi düzenleyecekti?

 

Ne oldu da, dövizle ticaret, dövizle ödeme yasaklandı?

 

Hani “Kur Korumalı Mevduat” müthiş buluşu doları düşürecekti? Türkiye rahatlayacaktı. Bütün ülkeler Türkiye’den mal almak için sıraya girecekti?

 

Hani düşük faiz her şeyi halledecekti?

 

Düşük faiz doları düşürecek enflasyonu aşağı çekecek ve “Türk Tipi Ekonomi Tezi”ne bütün dünya hayran kalacaktı? Nasıl başardınız diye Türkiye’nin kapısını çalacaklardı?

 

Öyle olmadı.

 

İktidar dövizi tutabilmek için 128 milyar dolar harcadı. Tutamadı.

 

Kur Korumalı Mevduat hesabı uydurup, kur farkını ödemeye başladı. Bu ilk dönemde Hazine’ye 11,5 milyar liraya mâl oldu. Dövizi yine tutamadı. Düşük faiz, düşük kur, düşük enflasyon hayal oldu.

 

 

Cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminde geldiğimiz düzey Barış Soydan’ın vurguladığı gibi 1970’ler Türkiye’sini andırıyor. Serbest piyasada belirlenmesi ve serbestçe kullanılması gereken dövize yasak getirildi.

 

Türkiye’yi kurtarması için bel bağlanan ihracat da emir komuta ekonomisine bağlandı. İhracatçılar, turizmciler kazandıkları dövizin yüzde 40’nı Merkez Bankası’na vermek zorundalar. Kazandığı dövizin yüzde 40’nı Merkez Bankası’na vermek zorunda olan ihracatçı yine piyasadan döviz almayacak mı? Başka türlü işini nasıl sürdürecek? Dövizini Merkez Bankası’na teslim edecek ve piyasadan daha pahalı alacak olan ihracatçı nasıl patlama yapacak? Üretimi ithal edeceği ara malına bağlı olan üretici maliyetini nasıl düşürecek de Türkiye yabancılar için ithalat cennetine dönüşecek?

 

Bu mümkün değil.

 

İktidar da bunun mümkün olmadığını bildiği için yasaklar getirerek ticarette döviz kontrolüne geçti. İhracatçı dövizinin yüzde 40’nı Merkez Bankası’na getirecek, ticaret erbabı dövizle alış veriş yapamayacak. Yaparsa çok ağır ceza yiyecek.

 

Sırf faizi gerektiği gibi artırmamak için günübirlik, üzerinde çalışılmamış, yol açacağı sorunlara kafa yorulmamış kararlarla düze çıkacağını sanan, aslında debelendikçe batan bir ekonomi yönetimi var.

 

Doç Dr Evren Bolgün: İktisatçı Düzenlemelerin Düzensizliği

 

TCMB rezervlerini eriten hükümetin döviz arayışları devam ediyor: Döviz gelirini zorunlu ülkeye getirme limiti düşürüldü

 

Mustafa Morgil: Konut Fiyatları Niye Yükseliyor?

 

BAKMADAN GEÇME

Benzer Haberler