Çetin Ünsalan Yazdı: ‘Çin, Rusya’ya kapı açtı…’
2 Mart 2022Ukrayna ekseninde yaşanan uluslararası mücadele ve güç adına paylaşım savaşlarının gölgesinde çok kutuplu dünyanın izleri bir kez daha görüldü. Batı ekonomilerinden arka arkaya yaptırım açıklamaları gelirken Çin, Rusya’ya manevra alanı açtı.
Tüm bunların 2 binli yıllarda tek kutuplu dünya düzeni içerisinde yaşanıyor olduğunu düşünsenize… Çoktan ABD öncülüğünde istenenler dikte edilmişti. O yılları hatırlayın.
Afganistan, Irak, hatta İran, Arap Baharı denilen banker cehennemi, Suriye ve aklınıza gelebilecek birçok bölgede ‘yaptım oldu’ anlayışı hakimdi. Hatta Irak konusunda Birleşmiş Milletler’in kararına rağmen, ABD’nin tanımayarak fiili durup yarattığını hatırlayın.
Fakat banker cehennemi ya da bilinen adıyla Arap Baharı’nda rüzgarın terse dönmesiyle birlikte çok kutuplu dünyaya doğru adım atıldı. Suriye’de yaşananlar çok kutuplu dünyanın da en bariz örneklerinden biri olarak tarih sayfalarına kazındı.
ABD’nin Büyük Ortadoğu Projesi’nin çöpe gittiği, uygulama alanı kalmadığı, ama zorlamaya devam ettiği bir anlayış içerisinde, yeni yüzyılın ekopolitik dengeleri İngiltere, ABD rekabetinin gölgesinde, teknolojik gelişimini hızlandıran ve dünyanın üretici olarak dikkat çeken Çin ve eski süper güç Rusya’nın nüfuz alanlarıyla birlikte dengelediği bir manzara ile karşı karşıyayız.
Elbette Ukrayna’da yaşananlar çok acı ve tarifi mümkün değil. Ama dünyada her yüzyılın ilk çeyreğinde yaşanan bu paylaşım savaşları hep acımasız sahnelere de dünyayı şahit etmiştir.
Şimdi gelinen noktada anlıyoruz ki iki kutuplu bir dünya, her iki tarafa da adım atarken iki kere düşünmesi gereğini dayatıyor. Aslında sağlıklısı üç kutuplu olması ama, bu konuda büyük şansı olan Türkiye, şaşı dış politik hatalarıyla bu fırsatı büyük ölçüde ıskaladı.
Tekrar sıcak gündeme dönersek, Ukrayna meselesinde Montrö üzerinden dengeleyici rol üstlenme fırsatı yakalayan Türkiye, ilk planda Rusya’nın da Ukrayna’nın da dış bir müdahaleye karşı koruyucusu oldu. İki gün öncesine kadar Montrö’yü tartışma aymazlığına bürünen zihniyete bu durum da ithaf olunur.
Lakin bu didişme içinde en çok Çin’in nasıl bir tavır alacağı merak ediliyordu. Çünkü fiili olarak çok kutuplu dünyanın en büyük göstergesi bu savaş sırasında Çin’in ne diyeceğiydi. Nitekim beklenen açıklama geldi. Önce haberi kaçıranlar için açıklamayı paylaşalım:
“Çin Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Wang Wenbin, Çin ile Rusya’nın karşılıklı saygı, yarar ve eşitlik kuralı temelinde ticari iş birliği yapmaya devam edeceğini söyledi. Wang, yaptırımın sorunu çözmek yerine yeni sıkıntılar yaratacağının artık sayısız gerçeklerle kanıtlandığına işaret etti.”
Bu Rusya’ya bildiğiniz arka kapıdan avluya çıkıp nefes alma hakkı tanımaktır. Zira enerjiden gıdaya, hammaddeden teknolojik ürünlere kadar bir çok talep açmazını Çin üzerinden çözmesi mümkün.
Bu durum da yaptırımları anlamsız kıldığı gibi, Batı ülkelerinin meseleyi tekrar masaya yatırmasına neden olur. Çünkü bu alandaki ısrar, bloklar arasında büyük kopuşlara neden olabilecek bir kırılmayı beraberinde getirir.
Oysa hem barış, hem de sağlıklı bir ekonomi için kutupların, birbirine kesişen kümeler içinde oluşması gerekiyor. Bu nedenle Çin ile ilişkileri olan AB ülkelerinin, ABD ile gerçek rekabet içindeki İngiltere’nin ekopolitik açmazları ya diğer kutupta kırılmalara neden olur ya da uzlaşının kapısını açar.
Mesele olumluya mı, olumsuza mı seyredecek hep beraber göreceğiz. Ama Çin’in bu yaptığı hamle hem en az iki kutuplu dünyanın netleştiğini, hem iki cephe açısından da uzlaşı arayışının daha barışçıl temellerde gerçekleşme ihtimalini, hem de ABD’ye ‘artık tek güç değilsin’ mesajını içeriyor.
Netice olarak bu açılan arka kapı ya çarşıyı daha çok karıştırır ya da herkesin savaş baltalarını toprağa gömmesini sağlar. Ama şu dip notu da eklemekte fayda var. Sıcak çatışma bitse dahi ekonomi ve politika üzerindeki streste 2024’den önce bitmez.