FÖŞ yazdı: Fed bizi nasıl öpecek?
31 Ocak 2022En beğendiğim düşünürlerden biri olan KONDA GM Bekir Ağırdır’ı okuyorum:
“İnanması çok zor ama bu hafta ülkede üretim durdu. Üstelik mucize diye gözlerdeki ışıltılarla anlatılan yeni ekonomik programa karşın enerji yetersizliği nedeniyle üretim durdu.
Peki böylesine önemli bir olayın muhalefetin de ekranlardaki tartışmalarında hatta sosyal medyanın bile yeterince gündeminde olmaması normal mi sizce?”
“Bu hafta yalnızca sanayi üretimi değil kar nedeniyle hayat da durdu. Özellikle İstanbul’da. Ve biz kar yağışı boyunca merkezi otoritenin kurumlarının mı yerel yönetim kurumlarının mı işini eksik yaptığını tartıştık. Daha ilginci belediye başkanının kar yağarken nerede olduğu, kimle olduğu, ne yediği konusunda haber, haberi yalanlama, yalanlamayı da yalanlama ile çok ama çok meşguldük”.
Canımdan çok sevdiğimi Başkanım Erdoğan sayesinde Türkiye pre-teknoloji toplumundan post-truth toplumuna geçti. Hiç mola vermeden, gerilikten ileri zekalılığa terfi ettik. Bu mucizevi inkişafın bir ikinci örneği için ParaAnaliz’e döneyim:
“Atlanta Fed Başkanı Raphael Bostic, Fed’in enflasyonu yatıştırmak için daha agresif bir yaklaşıma ihtiyaç olduğunu değerlendirmesi halinde 50 baz puanlık faiz artırımını seçebileceğini söyledi.
*****
Giresun’daki toplu açılış töreninde Cumhurbaşkanı Erdoğan, doları ve faizi düşürdüklerini enflasyonun da düşeceğini belirterek “Enflasyonun sizlerin üzerinde ciddi bir yük haline dönüştüğünü biliyoruz, görüyoruz. Bakın tekrar ediyorum faizle mücadelemizi biliyorsunuz. Faizi indireceğiz ve indiriyoruz. Bilin ki, enflasyondan inecek daha düşecek” dedi”.
Yok dayanamadım, içinde bulunduğumuz ilmi sefaleti açıklaması açısından, dostum ve ekonomist Cemre Yoldaş’a kulak verelim birlikte:
“Safsatalara inanmak için çok çaba harcamaya gerek yoktur. Çünkü insanlar genellikle tercih ettikleri sonuçlarla en iyi şekilde uyumlu olan varsayımları seçme eğilimi gösterirler. Bu yüzden de kendi düşüncesini destekleyecek olan argümanları rasyonelleştirme olayına girişir”.
Bu uzun girizgah şarttı, çünkü size Fed’in bizi nasıl öpeceğini anlatacağım. Ama, kime kulak vermeyecek. Çünkü, enflasyonun kendiliğinden düşeceğine inanmak daha az acı veriyor.
Ek olarak, yalnız ülkemiz değil, tüm dünyada hatırı sayılır bir azınlık da Fed’in 2022-2023 döneminde 7-8 kez faiz artıracağına inanmıyor. Hele bir de senede en az $500 milyarlık bilanço daraltacağı öngörüsü akla yakın durmuyor. Samimi konuşayım, ben de yakın geçmişte Fed’in tırsma tecrübelerine dayanarak bu seferki sıkılaştırma maratonunu şüpheyle karşıladım. İyi de, bu kez dünya konjonktürü geçmişe nazaran çok farklı. Enflasyon baskıları genele yayıldı. Enerji emtialarında süregelen yükseliş, Çin’in sıfır vaka politikası, gübre fiyatlarının çiftçinin canını yakıp tarımsal üretimi azaltması ve başta çip krizi olmak üzere bir dizi kritik girdide yaşanan darlıklar enflasyonun 2024-2025’ten önce rayına oturamayacağını anımsatıyor bana. Manşet enflasyon birkaç yıl merkez bankası hedeflerinin çok üstünde seyrederse, beklentilere sirayet eder. Keşke Başkanım Erdoğan ve yine başkanım Prof Kavcıoğlu bu makaleyi okuyup, bana DM atsa da anlatsam: Bizim enflasyon kendi başına düşmez, çünkü temel nedeni habis beklentiler. Fed bu kez da yolundan cayarsa, kredibilitesi TCMB ligine düşer.
Fed’in korkak çıkacağına inananlar yanında, bir de “Yahu, Türkiye’den kaçacak sıcak para kalmadı, ABD’yle ticaretimiz de kuş burnu kadar, Fed biz kasmaz” diyenler var. Doğrudur, ama eksiktir.
Senede $165 milyar dış borç yenilemek zorunda olan bir ülkeyiz, bu nasıl finanse edilir bilir misiniz? $10-15 milyarı kokain parasıyla (net hata ve noksan) desek, geri kalanı sendikasyon kredileri ve bilumum tahvilatla finanse ederiz. Dış borcun ikinci bir ayrımı daha vurgulanmalı: $165 milyarın üçte ikisi dış ticaret finansmanından kaynaklanan yükümlülük, geri kalan proje finansmanı borçları. İlkini finanse etmek daha kolay, çünkü teminat olarak mal veya hizmet vardır. Ama, proje kredileri aslında TL gelir üretecek bir yatırıma verilen FX krediler olduğu için, global finansal koşullara oldukça hassastır. Son olarak da kamu bu sene en az $10 milyar borçlanacak. Bu ihraçlar da ABD tahvil faizi ve Gelişmekte Olan Ülke tahvillerine iştahtan etkilenir.
Başlayalım dış ticaret yükümlüklerinden. Evet, bunlar kolay finanse edilir, ama maliyet fed funds oranına bağlı olarak yükselir. Halen LIBOR + 225 puandan borçlanan bir banka, takriben 275 baz puan dolar faiz ödüyor (çıplak maliyet). Sene sonunda bu meblağ 400-425 baz puana çıkar. Yani, sendikasyonun maliyeti en az %25 yükselir. Bu da ihracat ve ithalat fiyatına yansır.
Proje kredilerini tamamen yenilemek çok pahalıya oturacak. Çünkü bunlar ABD 2-10 yıl vadeli tahvillerinin getirisi kadar, Türkiye’nin kredi notuna ve CDS’ne bakar. Erdoğan faizleri sene boyunca kesmeyi aklına koyduysa, kredi notu düşer, CDS primi 650-700 puan arasına oturur. Bu senaryoda da halen 3-7 yıl vadede %6.40 – %7.70 arasında değişen Eurotahvil faizi %8-9’un de üstüne çıkar. Özel kuruluşlar bu faizden borçlanmaz, yeniden finansman oranını %100’ün altına çeker. Geçmişte bu oran %80’a kadar geriledi. Yani, $55 milyar vadesi gelen uzun vadeli kredi ve tahvilin $11 milyarı döviz olarak Türkiye’den çıkar. Hazine $10 milyar borçlanır, ama kamu borcunun “konveksitesi” yükselir, yani yalnız dolar/TL kuruna değil, FX faizlere de hassas duruma düşer. Eğer Fed sıkılaştırması 2023 yılında sürerse, bütçeden dış borca ödenecek gider hızla yükselir.
Fed biz öper, Sevgili Yengelerim. Bunun tersini söylemek post-truth’tur. Yani safsata.
FÖŞ
İngilizce YouTube kanalımız Real Turkey Channel’i ziyaret etmeniz ricasıyla..
Şahsi websitemden bir sayfa, ziyaret ederseniz güleceksiniz.